İsyankâr Göztepeli, dünkü Beşiktaş maçındaki kadar hiçbir zaman haklı isyan etmemiştir diye düşünüyorum.

Maçın 20 ve 40. Dakikalarında iki oyuncusu dışarıda kalan Beşiktaş’ın, iki gol atarak ilk yarısı önde kapatması, bardağı taşıran son damla değil, bardağı kıran taştı.

Daha önce defalarca yazdım, futbol medyumu değilim ama futboldan olmasa da futbolcudan biraz anlıyoruz.

Herkes gibi.

Ara transferde iyi yönlü değişimler olmazsa Göztepe de düşer, Altay’da düşer dedim.

Bakınız geçmiş tarihli yazıma.

Altınordu’da düşer dedim ama onları kurtaran yine alt yapılarından yetiştirdiği kendisini göstermeye çalışıp, başka takıma transfer olmaya çalışanların varlığı Altınordu’yu birinci ligden düşmesini son maçlarda kurtardı.

Göztepe’nin düşmesine çok mu çok üzüldüm. Çıktığında sevindiğimin tam tersi şekildi.

Türkiye Süper Ligine en yakışan İzmir takımı Göztepe.

Çünkü taraftarı çok güçlü.

Dünkü maça bakın, takımın düştüğü kesinleşmiş, rakip geçen yılki haleni aratsa da güçlü Beşiktaş, tribünlerde genci, yaşlısı, kadını, erkeği, çoluğu, çocuğu binlerce taraftar yerine almış.

Mükemmel bir stada kavuşan Göztepe’nin düşmesi gerçekten İzmir için hem büyük bir kayıp, hem de büyük bir ayıp.

Takımın başkanı Mehmet Sepil’i fazla suçlamak istemiyorum. O elinden geleni yaparak, hem Göztepe’yi Süper Lig’e çıkardı, hem de muhteşem bir stada sahip olması için var gücüyle mücadele etti.

Üzerinde yüzyıllar da geçtiğinde Göztepe’ye bir çivi çakan başkan olarak her zaman adı anılacaktır.

O yüzden, ‘Sebil Gol, Gol’ diyenlere de üzüldüm.

Göztepe bir spor kulübüdür ve Anonim Şirkettir ve onun bir yönetimi vardır.

Her spor branşıyla ilgilenen de ayrı bir yönetim vardır.

Futbol konusunda yönetimde söz sahibi, irade sahibi, görüş sahibi, olur sahibi olanlar, sanırım rahmetli Kemal Sunal’ın bir filmde siyah boyalar çalıp, kendisini yabancı oyuncu olarak satmaya çalışması gibi kanmışlar, kandırılmışlar, belki de kanmak istemişler.

Futbol bu, yarısı oyun, yarısı ekonomi.

Futbol bu, yarısı top, yarısı para.

Kim bilir ne dümenler döndü ki, futboldan bir haberdar olan onca oyuncunun dolduğu futbol takımından bırakın iyi oyunu, oyun bile çıkmadı.

Sonuçta iyi oyun olmayınca, oyun olmayınca diğer takımlardan daha kötü halde kalınca matematiksel kural gereği küme düşüyorsunuz.

Üstüne basa basa yine söylüyorum, her zaman da söyleyeceğim.

Göztepe’nin alt yapıya önem vermesi gerekiyor.

Transferleri eksiklikleri gidermek için yapması gerekiyor, iyi takım kurmak sadece transferle olmaz, olmuyor da.

Bakınız dün ki maçta spiker bağıra bağıra oyuncu değişikliğinde giren oyuncuyu anons ediyor, ‘Akademik Takımın Yıldız Oyuncusu’

Stattaki bütün seyircilerde bu genç oyuncuların isimlerini bağırarak, alkışlayarak söylüyorlar.

Göztepeli olmanın ne demek olduğuna, Göztepe’nin ne yapması gerektiğine işaret ediyorlar.

Dilerim bu düşme, sonrasında daha büyük kaosları da beraberinde getirip, Göztepe’yi yıllarca süper lig hasreti içinde bırakmaz.

Geçmiş olsun Göztepe, geçmiş olsun İzmir!