İnsanlık veya Kadınlık

Kimi der ki kadın

Uzun kış gecelerinde

Yatmak içindir.

Kimi der ki kadın yeşil bir

Harman yerinde dokuz zilli

Köçek gibi oynatmak içindir.

Kimi der ki ayalimdir.

Boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran.

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.

O benim kollarım, bacaklarım.

Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır.

Ne güzeldir insan olmak ve ne güzeldir kadın olmak. Dünyayı her varlık güzelleştirir ama kadın bir başka güzelleştirir. Elinin değmediği bir yer bulmak mümkün değildir.

Kadın için çok şey yazılır çizilir. Kadının ne kadar önemli bir varlık olduğu anlatılır. O olmasa dünyanın ne kadar sıkıcı bir yer olacağı söylenir. Annelik vasfı yüceltilir. Dünyanın kadınlar etrafında döndüğü anlatılır durur. Ancak kadın, hep sıradan varlığına devam eder. Saltanatı anlatılanlardadır.

Kadın, anaerkil düzenden ataerkil düzene geçişte alanlarını kaybetmiştir. Dünyanın güç üzerine oturması kadının da pek çok alandan el çekmesine neden olmuştur. Ve bundan sonra kadın, savaşarak çoğu zaman alan kazanmaya başlamıştır. Bugün baktığımızda kadının da erkek kadar söz sahibi olabilmektedir erkek işi denilen alanlarda. Zaten hayat müşterek bir alan değil midir bir ucundan kadının bir ucundan erkeğin tuttuğu.

Böyle olsun isteriz de kadına biçilen rol, kadınlığı üzerindendir genellikle. ‘’Kadın, kadınlığını bilmeli.’’ Sözü boşuna söylenmemiştir. Kadın işi deyip küçümsediğimiz birçok şey vardır.

Daha küçük yaştan başlar yaftalanan rolü öğretilmeye. Kolunda bir altın bileziğin olsun, cümlesi kadına kurulur. Erkek için bu cümleyi duyamazsınız. İtaatkar olması gerektiği fısıldanır kulağına. Aldattığında yer gök inler ama erkek aldattığında erkekliğine verilir çoğu yerde. Kadın aklı vardır ayrı erkek aklı da vardır ama insan aklı yoktur. Betimlemelerimiz hep iki ayrı tür üzerinedir. Bir erkek,’’ kadınım ‘’diyorsa sahiplendiğini anlatır ama bir kadın, ‘’erkeğim’’ diyorsa amiyane bir kullanımdır, yakıştırılmaz bu tabir. Kadını hep bakımlı ve güzel olması beklenir çünkü onlar bu dünyanın çiçekleridir ama erkek, zaten erkektir. Bakımlı olması makbuldür ancak olmasa da tuhaf değildir. Bir kadına ‘’erkek gibi ‘’ dediğinizde iltifattır çoğu zaman ama erkeğe ‘’kadın gibi’’ dediğinizde iş değişir, hakarettir çoğu yerde. Kadına ait davranışlar, erkekte hoş görülmez. Erkeğe atfedilmiş işlerde kadın gördüğümüzde, mesele tır şoförlüğü, bir dururuz. Bunu nasıl yaptığını aklımız kesmez. Ama erkeğin evde ev işi yapması eşine yardım eden erkek imajını güçlendirir. Kadın hata yapar erkek ise deneyim kazanır çoğu şeyde. Kadına biçilen rol, öyle kalıplara sahiptir ki bunun dışında bir davranış hoş karşılanmaz toplumda. Açık giyinirse teşhircidir, çok bağırırsa şirrettir, ev işi yapmazsa pasaklıdır, dışarda çok gezerse başına geleceklerden sorumludur.

Hayat bu ya işte kadına birçok şey denmiştir de insan olduğu hatırlatılmamıştır çoğu zaman. Kadın ya da erkek ne fark eder önce insanız. İnsan olarak değerliyiz; insan olarak var olduk, insan olarak yaşarken bu hayatta varız. Çünkü insan olarak var olmayı becerebilirsek kadın ve erkek olmanın da kıymetini bilebiliriz diye düşünüyorum. O zaman kadının kıymetinin önce insanlığından kaynaklandığını anlayabiliriz. Büyük usta Nazım Hikmet’in dediği gibi kadın sınırlara sığmaz, kadın her şeydir, kadın öncelikle insandır. Her gün kadının günüdür, demek yerine her gün insanlık günüdür demeyi öğrenmeliyiz. Bunu aşabildiğimiz takdirde egosantrik bakış açımızdan da kurtulabileceğimizi ümit edebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.