Öykü Aksüyek

Öykü Aksüyek

Ramazan geldi davulcular başladı. Peki gece vakti çalınan davul, hukuka aykırı mı?

27.08.2008 tarihinde başvurucu, bir ay boyunca her gece 03.30'da davul çalınmasının sağlıklı çevrede yaşama hakkını engellediğini, ibadete zorlayıcı sonuçlarının olduğunu, bunun din ve inanç özgürlüğüne ve devletin her vatandaşa eşit mesafede durmasını gerektiren eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini iddia ederek uygulamanın iptali talebiyle İzmir 4.İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

Mahkeme 02.07.2009 tarihli kararıyla; inanç özgürlüğü yönünden ramazan aylarında davul çalınmasının ibaretin bir unsuru olmadığı, toplum içinde gelenekselleştirilmiş bir uygulama olduğu, bu sebeple sadece davul çalınmasının ibadete zorlayıcı bir durum yaratmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.

Danıştay ise 23.09.2013 tarihli kararı ile İdare Mahkemesi tarafından verilen kararı hukuka uygun bulmuştur. Başvurucu bunun üzerine, Anayasa Mahkemesine özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunmuştur.

Söz konusu başvuruda mahkeme; özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının Anayasa m.20 çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, konuta saygı hakkı ve haberleşme gizliliği bakımından ise Anayasa m.21 ve 22’nin söz konusu olacağını, bireyin maddi ve manevi varlığı üzerinde etkisi bulunan çevresel meselelerin özel hayata saygı hakkı çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirtmiştir. Başvurunun Anayasa m. 20 ve 21 bakımından incelenmesi gerektiğini ve şikayetin konusunun temelde gürültü kirliliği olduğunu tespit etmiştir. Bunun yanında sadece davul çalınarak bireylerin uyandırılması, ibadetin zorunlu unsurlarından olmadığı ve bu sebeple tek başına ibadete zorlama olarak nitelendirilemeyeceği belirtilerek inceleme m.20 vd. kapsamında yapılmıştır.

Tüm bu hususları ele alan mahkeme, kararında; gece vakti davul çalınması sonucunda oluşan gürültünün, başvurucunun evinin önünde ve gece saatlerinde meydana geldiği göz önünde tutulduğunda, başvurucunun özel hayatını doğrudan etkilediğinin açık olduğunu ancak bu kapsamda rahatsızlığın yoğunluğunun, etkiye maruz kalma süresinin ve kişi üzerindeki etkisinin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında, ramazan aylarında davul çalma olgusunun geleneksel ve öngörülebilir olduğunu, uyku saatinde olması sebebiyle yaşam kalitesini etkilediğinin tartışmasız olduğunu, ancak sesin etkisi ve sese maruz kalma süresi dikkate alındığında bunun katlanılamayacak derece olduğunun söylenmesinin güç olduğunu ve başvurucunun ortalama bir bireyden daha fazla etkilendiğine dair herhangi bir delil sunmadığını belirterek Anayasa m.20’de yer alan güvencelerin işletilmesi gereken asgari ağırlık düzeyine ulaşmamış olduğunu ve bu nedenlerle başvurunun kabul edilemez olduğunu tespit etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.