15 Temmuz 2016 saat 16:16’da MİT Müsteşarlığına giden bir subayın verdiği bilgiler ile bir anda MİT binasında bir hareketlilik başlıyor. Kahraman subay, MİT personeline “FETÖ mensubu askerlerin Müsteşar Hakan Fidan’ı almak üzere MİT binasına operasyon yapacaklarını” söylüyor. Bu bilgiyi alan MİT personeli hemen dönemin Genelkurmay Başkanı ile irtibata geçip durumu bildiriyor. MİT binasındaki hareketliliği fark eden hain FETÖ’cüler, 16 Temmuz günü sabaha karşı saat 03:00’te başlamayı planladıkları “darbe” girişimine, 15 Temmuz saat 20:30’da başlamak zorunda kalıyorlar.

İşte bazıları “Bu saatte darbe mi olur?”, “Bu tiyatro!”, “Bu planlı darbe!” gibi akla mantığa sığmayan talihsiz açıklamalar yapıyorlar; ancak bu ülkenin her kurumunda kahramanlar olduğunu unutuyorlar. Kahraman subay sayesinde darbecilerin planı bozuluyor; acele ve plansız bir şekilde darbe girişimine başlamak durumunda kalıyorlar. Çünkü MİT, bir kalkışma olacağı bilgisine saat 16:16’da ulaşıyor ve harekete geçiliyor.

Darbe günü Urla’da saat 21:00 civarında AK Parti Urla İlçe Başkanlığı önünde, dönemin İlçe Başkanı Çetin Tutar, Yusuf Demirel ve ben buluştuk. İlçe Başkanlığını açıp bayraklarımızı astık, tüm lambaları açıp parti binasını beklemeye başladık. Yaklaşık yarım saat sonra yüzlerce Urlalı meydanda toplanmıştı. Hepsinin elinde Türk bayrakları vardı. Ben o meydanı gördükten sonra, bu ülkede hiçbir gücün darbe yapamayacağına o an kanaat getirdim. İnsanlar çocukları, eşleri, anne babaları ile gelmişlerdi. “Ülkemiz için, vatanımız için şehit olmaya geldik” diyorlardı. Bakınız, darbe süreci henüz devam ediyordu; ne olacağı, ne olduğu tam belli değildi ve yüzlerce insan Urla Meydanı’na gelmişti. Sonraki günlerde fotoğraf çektirmeye gelen şovmenler ile ilk gün, ilk saatlerde meydana çıkanları birbirinden ayırt etmek gerekir…

Urla’da darbe girişimi sırasında bir kahramanlık öyküsü yazıldı. Urla Emniyet Müdürlüğü personeli ve dönemin Emniyet Amiri Bekir Önsal, darbe gecesi bir kahramanlık öyküsü yazdılar.

DARBECİ KURMAY ALBAY’IN “SEN NE CESUR ÇIKTIN KOMİSER" SÖZÜNE, “TABANCAMDA 13 MERMİ VAR, BİRİ SANA NASİP OLUR ALBAY” DİYEREK CEVAP VERMİŞTİ KOMİSER BEKİR ÖNSAL…

Tatbikat olduğu söylenip Urla Menteş Askeri Kampı’ndan çıkarılan ve 5’er şarjör dolusu mermi dağıtılan silahlı askeri öğrenciler ve askerler ile başlarındaki subayların, İzmir Valiliği’ni kuşatma amacında olduklarını öğrenen az sayıdaki Urla Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurları, kararlı bir tutum sergiledi. Yolu trafiğe kapatan polis ekipleri, askeri konvoyun geçmesine izin vermedi, geri dönmeleri istendi. Aracından inen Kurmay Albay Enver Topal, tatbikata gittiklerini söyleyip polislerden yolu açmalarını istedi. Buna karşılık, polisin kendilerinde böyle bir bilgi bulunmadığını belirterek izin vermemesi üzerine, darbeci askerler ile onlara direnen polisler arasında kısa bir gerginlik yaşandı. Harbiyeli askerlere emir komuta eden Kurmay Albay Enver Topal, Urla İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polislerin başındaki Komiser Bekir Önsal’a, “Sen ne cesur çıktın komiser! Bizi belindeki o tabancayla mı durduracaksın?” diyerek, İzmir yönüne gitmek için ısrarını sürdürdü. Bu gelişme üzerine beylik tabancasını çeken, yanında az sayıda polis memuru bulunan Komiser Bekir Önsal, darbeci albaya, “Benim de ailemde şehitlerim var. Gerekirse ben de şehit olurum. Ailem de bundan onur duyar. Tabancamda 13 mermi var. Biri de sana nasip olur” diyerek kararlılığını gösterdi. Komiser Bekir Önsal ve diğer polislerin bu kararlı duruşu sonrasında, askeri konvoy geri dönmek zorunda kaldı.

Urla’da görevli kahraman polislerimiz, darbe gecesi bu duruşu sergilemeseydi, 700 kişilik silahlı askeri birlik İzmir Valiliği’ni kuşatacaklardı. Urla halkı ve Urla Emniyet Teşkilatı, darbe gecesi İzmir’de kilit bir rol üstlendiler.

Türkiye’nin, FETÖ bağlantısı nedeniyle kayyum atanan tek belediyesi Urla olmuştu. Urla, FETÖ’cü bir adamın belediye başkanlığı yapmasına izin vermemişti. Yine Türkiye’de ilk defa FETÖ esnaf yapılanması operasyonu Urla’da yapılmıştır. Urlamız, her zaman gösterdiği duruş ve vatan sevgisi ile ön planda yerini almış ve alacaktır.

Mutlu, huzurlu günler dilerim…