AK Partili Çelik'ten terörle mücadele açıklaması!
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terörle mücadelenin güçlü bir şekilde devam ettiğini belirtti.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terörle mücadelenin güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayarak, “Terörle mücadele Türkiye’nin ulusal bütünlüğünü, ilkesini, demokrasisini korumak için haklı ve meşru bir mücadele. Bu uğurda büyük fedakarlıklar sergileniyor. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Gazilerimize de şükranlarımızı ifade ediyoruz. Sakarya Zafer’i milli mücadele dönüm noktasıdır. Bizi bu topraklardan silmeye çalışan vatanımıza göz diken güçlere karşı verdiğimiz mücadelenin dönüm noktalarından bir tanesidir. Burada düşmana dur denilerek varlığımızın daim olacağı bir kere daha ilan edilmiştir. O büyük mücadelede emeği geçenlere başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün emeği geçenlere saygılarımızı sunuyoruz. Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının o zor koşullarda verdiği mücadele bu toprakların ebediyen vatanımız olacağını o zor koşullarda bütün dünyaya güçlü bir dille anlattı. Bugün aynı iradenin devam ettiğini ifade etmek istiyorum” dedi.
“P18 dikilitaşı BM’nin bahçesinde sergilenecek”
Bu sene Göbeklitepe’deki 12 bin yıl öncesine tarihlenen 2018’de UNESCO dünya mirası listesine kaydedilen P18 dikilitaşının küçültülmüş bir kopyasının Birleşmiş Milletler binasının bahçesinde kalıcı olarak sergilenmeye başlayacağını belirten Çelik, “İnsanoğlunun en eski tarihine kodlanan Göbeklitepe’deki bu eserin Anadolu’dan çıkmış bu eserin Birleşmiş Milletler bahçesinde sergilenecek olması Anadolu’nun dünya için ne kadar büyük bir merkez olduğunun bir kez daha ilanı olacaktır” dedi.
“Aileler vicdan nöbetini tutmaya devam ediyor”
Diyarbakır annelerinin evlat nöbetinin 3 Eylül’de 3. yılına girdiğini hatırlatan Çelik, “Diyarbakır anneleriyle birlikte İzmir’de, Van’da, Şırnak’ta, Hakkari’de, Muş’ta, evlatları terör örgütü tarafından dağa kaçırılan aileler vicdan nöbetini tutmaya devam ediyor. AK Parti MYK’sında bilsinler ki Diyarbakır anneleri olmak üzere bu ismini saydığım illerde ve başka illerdeki anneler de her zaman gündemimizdedir. Terörle mücadele operasyonları güçlü bir şekilde devam ediyor. İçişleri ve Milli Savunma Bakanlıklarımızın koordinasyonunda çok güçlü bir şekilde terörle mücadele ediliyor. İçişleri Bakanlığı’mızın Eren operasyonları 15 bölgede sürüyor. Terörün her gün yeni bir boyutuyla karşı karşıya kalıyoruz. İnsanlık düşmanı bir yapı olan teröre karşı verdiğimiz bu mücadele aynı zamanda bir insanlık savunmasıdır. Tabi güvenlik güçlerimiz sadece görünenle değil aynı zamanda kamuoyunun dikkatine gelmeyen çok önemli operasyonlara imza atıyorlar. Sadece bu yıl içerisinde ülkemizde 130 terör eylemini güvenlik güçlerimiz engellemiştir” dedi.
“Engellenen 126 eylem terör örgütü PKK’nın, 3 eylem girişimi DEAŞ’ın”
Engellenen 126 eylemin terör örgütü PKK’nın, 3 eylem girişiminin DEAŞ’ın 1 eylemin ise aşırı sol örgütlerinin girişimi olduğunu belirten Çelik, “Bu kararlı mücadeleyi veren bütün güvenlik güçlerimize teşekkürlerimizi ifade etmek istiyoruz. Terör örgütünün yönetici kadrosuna dönük operasyonlar, İçişleri Bakanlığı, MİT, Milli Savunma Bakanlığı bütün bu birimlerin koordinasyonuyla güçlü bir şekilde devam ediyor” şeklinde konuştu.
Okulların açıldığını belirten Çelik, “Pandemi döneminde Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığımız koordinesinde okulları açık tutma, çocukları yüz yüze eğitime hazırlama faaliyetini büyük bir hassasiyetle yürütüyor. Milli Eğitim Bakanımız alınan tedbirleri gelinen aşamalarla karşılaşılan zorlukları ve bunlara karşı bir cevap üretildiğini güçlü bir şekilde sık sık bilgilendirerek paylaşıyor” dedi.
“Son 18 yılda okul öncesi eğitime erişen öğrenci sayısı yaklaşık olarak 4 kat artmıştır”
AK Parti döneminde okul öncesi eğitime erişimin artmasının çok önemli bir olgu olduğunu vurgulayan Çelik, “Çünkü çocukları okula hazırlamak, öğrenciler arası başarı farklarını en aza indirme konusunda okul öncesi eğitim kritik bir rol oynuyor. 2002 ile 2020 yılları arasında okul öncesi eğitime erişim 320 binden 1 milyon 225 bin’e yükselmiştir. Yani son 18 yılda okul öncesi eğitime erişen öğrenci sayısı yaklaşık olarak 4 kat artmıştır. Diğer önemli başarılardan bir tanesi orta öğretimde okullaşma oranının yükselmiş olmasıdır. 4+4+4 eğitim sistemiyle 12 yıllık kesintisiz eğitime geçmemiz bu noktada büyük rol oynadı. Bu sayede 2002 yılında yüzde 50.57 olan ortaöğretimde okullaşma oranı 2020 yılında 87.93’e ulaşmıştır. Tabii Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi sürekli olarak artırılmıştır.
2002-2020 yılları arasında yılda yaklaşık 17 katına eğitime ayrılan toplam bütçe, yatırıma ayrılan ise 5 katına çıkarılmıştır. Eğitim alanındaki asıl özne öğretmenlerimizdir. Öğretmenlerimize yapılan yatırımdır. 2002-2020 yılları arasında öğretmen sayımızı okul öncesinde 13 bin 356’dan 95 bin 49’a çıkarmıştık. İlköğretimde 370 bin 303’ten 677 bin 915’e, orta öğretimde 138 bin 956’dan 382 bin 109’a yükselttik. Bu sayede öğretmen başına düşen öğrenci sayısı azaldı. 2002 yılından bu yana öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilköğretim kademesinde 27 den 17 ye, ortaöğretim kademesinde 17’den 14’e düşürülmüştür. Pansiyon kapasitesinin yükseltilmesi konusunda önemli adımlar atılmıştır. Ücretsiz ders kitabı dağıtımı önemli bir dönüm noktasıdır. Performans artışı uluslararası öğrenci değerlendirme programı PISA’da Türkiye 2018 yılındaki döngüde matematik ve fen alanındaki en yüksek puanlarına ulaşmıştır” ifadelerini kullandı.
“Bu kitaptan elde edilen gelir AFAD’a bağışlanacak ve kitap çeşitli dillerde yayımlanacaktır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” kitabının yayımlandığını bildiren Çelik, “Burada bir konuşmalar derlemesi olarak değil daha müstakil görüşler olarak bu kitap hayata geçmiş oldu. Bu kitap hem Cumhurbaşkanımızın liderliğinde siyasetimizin ve ülkemizin çeşitli konulardaki yaklaşımlarını ve tabi ki liderlik ettiği konuları net bir şekilde anlatıyor. En önemli konulardan bir tanesi küresel ölçekteki ayrımcılık. Birleşmiş Milletlerdeki çifte standart meselesidir. Kuşkusuz BM’nin meşruiyet, işlevsellik, temsil, kapsayıcılık gibi çok ciddi sorunları var. Burada Cumhurbaşkanımız BM toplantılarına katıldığında yüksek sesle bunları ifade etti. Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilen reform ihtiyacı daha çok kimseler tarafından dillendiriliyor. Bu veto konusundaki imtiyazın ortadan kalkması ve temsildeki adaletin sağlanması gibi konularda bir kitapta sadece eleştiri değil aynı zamanda Türkiye adına yapılan önerileri okumakta mümkün olacaktır. Bu kitaptan elde edilen gelir AFAD’a bağışlanacak ve kitap çeşitli dillerde yayımlanacaktır” dedi.
“Mısırla ilişkilerimizde bir normalleşme süreci yaşanıyor”
Konuşmasında Mısır ile olan ilişkileri de değerlendiren Çelik, “Mısırla ilişkilerimizde bir normalleşme süreci yaşanıyor. Daha önce Kahire’de gerçekleştirilen toplantının ikinci aşaması Ankara’da gerçekleşti. Bundan memnuniyet duyuyoruz. Mısır ülkemizin önemli ortaklarından bir tanesi. Haftalık 21 sefer ile THY Afrika kıtasına en fazla uçuşu Kahire’ye gerçekleştiriyor. 2020 yılında toplam ticaret hacmimiz 4,85 milyar dolar olarak gerçekleşti. Tabi Mısır’la ikili ilişkilerin yanı sıra konuşmamız gereken başka meseleler var. Libya, Suriye, Irak, Filistin ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri Mısır ile konuşmamız gereken meseleler. Hem ilişkilerin normalleştirilmesi hem de iki güçlü ülkenin bu bahsettiğim sorunlarda daha ortaklaşan strateji üretme konusunda ilerlemesi memnuniyet vericidir. Buradan kardeş mısır halkına selamlarımızı iletiyoruz” cümlelerini kullandı.
“Türkiye Kabil büyükelçiliğini kapatmamıştır”
Afganistan’daki gündemi bütün dünya gibi yakından takip ettiklerini belirten Çelik, “NATO’nun Afganistan’dan çekilmesiyle fiili güç olan Taliban sahada kontrolü ele aldı. 15 Ağustos itibariyle ülke genelinde büyük oranda hakimiyetini kurdu ve Kabil’i ele geçirdi. Afganistan’daki yabancı askerlerin tamamı 31 Ağustos tarihinde ülkeden ayrılmış oldu. Biliyorsunuz Taliban’la Ahmet Mesut güçleri arasında birtakım çatışmalar çıkmıştı. Onlarda 5 eylül itibarıyla Taliban’ın hakimiyet sağlamasıyla sona ermiş oldu. NATO destek misyonunun sona ermesiyle bizim askerlerimiz 25 Ağustos’ta ülkemize dönmüş oldular. Türkiye Kabil büyükelçiliğini kapatmamıştır. Bu Afganistan’ın dünya ile bağlantısını sağlayan çok önemli bir faaliyet. Bizim dışımızda, Pakistan, Rusya, Çim ve İran büyükelçilikleri faaliyetlerini sürdürüyorlar. Şu aşamada tabii geçici bir hükümet kuruldu. Bunun yeterince kapsayıcı olduğunu söyleyemeyiz. Bundan sonraki adımların daha kapsayıcı olması konusunda takiplerimizi sürdüreceğiz. Kadın hakları konusunda geçmişte yaşanan acıların ve sıkıntıların yaşanmamasını temin ediyoruz. Afganistan’daki geçiş hükümeti ile iş birliğine uluslararası toplum temkinli yaklaşıyor. Bu bahsettiğim insan hakları ve kadın hakları konusu mesajların verilmesi ve etkili olması için bu ilişkileri kesmek değil uluslararası toplum ilişkileri sürdürerek bu mesajların etkili olmasını sağlayabilir. Uluslararası toplumun daha sağduyulu davranması gerekir. Bazı siyasetçiler bizim oradaki gücü tanıdığımızı belirttiler.
Büyükelçilikteki yetkililer Afganistan’daki yetkililerle görüştüğü zaman resmi, aynı şekilde fiili durumu getiren Taliban yetkilileriyle görüştüğünüzde fiili bir durum ortaya koymuş oluyorsunuz. Bunlarla ilgili konuşurken daha derinlemesine bilgi sahibi olarak konuşmakta fayda vardır” diye konuştu.
“Bir Fransız firması DAEŞ’i desteklemiş”
Müttefiklerin terör örgütleriyle olan ilişkilerindeki ilkesizliğe sıklıkla vurgu yaptıklarını hatırlatan Çelik, “Özellikle PKK terör örgütünün Suriye kolu olan YPG-PYD’ye verilen destek konusunda daha önce çok defa eleştirilerimizi dile getirdik. Bunun tabi somut bir örneği Afganistan’dır. Afganistan’da büyük ülkelerin her biri bir terör örgütüne destek verip bir başka ülkeye karşı vekalet savaşı yürüttü. Ama sonuçta kazanan terör oldu.
Şimdi aynısının Suriye’de yapıldığını görüyoruz. Şimdi yeni bir şey çıktı. Bir Fransız firması Suriye iç savaşında DEAŞ’ı üstelik Fransa gizli servisinin bilgisi dahilinde desteklemiş. Bu tabi insanlığa karşı işlenen firmanın faaliyeti insanlığa karşı işlenen suçlara örnektir. Mesele Fransız yargıtayına taşınıyor. Ve Fransız yargıtayı da firmanın yargılanabilmesinin önünü açan bir karar açıyor. Üstelik firmanın DEAŞ ile olan ilişkisinde hem Fransız iç dış ve askeri istihbarat servislerinin sürekli olarak devrede olduğuna dair iddialar da bu şekilde yargılanmış olacak. Dolayısıyla Fransız yargıtayının buradaki kararı terörist gruba verilen fonların aslında terörizmi finanse etmek anlamına geldiği şeklindedir. Türkiye Suriyeli Türkmenlere yardım gönderdiği zaman Türkiye’yi illegal yapılarla ilişkili göstermek isteyenlerin en çok sesinin çıktığı yerlerden bir tanesi Fransa idi. Ama şimdi gördük ki Fransız askeri istihbarat örgütlerinin bilgisi dahilinde DEAŞ ile bağlantılı bir takım kurumlar ortaya çıkıyor. Bunların Türkiye hakkında DEAŞ ile sahada göğüs göğse çarpışan Türkiye hakkında söyledikleri yalanların bir başka ifadesidir. Bu konuyu da güçlü bir şekilde takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.