Medicana Bahçelievler Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Özgür Yaşar, akıllı mercek implantasyonu ve işlem sonrasında dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı. Yrd. Doç. Dr. Özgür Yaşar, akıllı mercek implante operasyonu sonrasında kesintisiz ve akıcı bir görüş elde edilebileceğini ifade ederek, “Doğal lensimiz 40 yaşından sonra esnekliğini kaybeder ve yakını görmekte güçlük çekmeye başlarız. Bu nedenle yakın gözlüğe ihtiyaç duyarız. Daha ileri yaşlarda ise orta mesafeyi de net görememeye başlarız. Gelişen teknoloji ile birlikte yapay göz içi mercekleri de ilerleme kaydetti. Bu akıllı mercekler sayesinde uzak, orta ve yakın mesafelerde de kesintisiz ve akıcı bir görüş elde etmek olanaklı hale geldi. Saydamlığını ve elastikiyetini kaybeden doğal göz içi merceği, bu akıllı merceklerle değiştirilince hasta tüm gözlüklerinden ömür boyu kurtulabilmekte. Bununla birlikte akıllı mercek implante edilen hastalarda ömür boyu katarakt da gelişmiyor” diye konuştu. 
 

"Akıllı mercek ile ömür boyu gözlüklerinizden kurtulabilirsiniz” 
 

Dr. Yaşar, genellikle akıllı mercek implante yönteminin 50 yaş ve üzeri hastalarda tercih edildiğini belirterek, şöyle konuştu: “Göz numaraları yüksek ve özellikle de hipermetrop hastalarımızda, çoklu gözlük kullanımı olduğundan bu yöntem ideal olmaktadır. Sadece hipermetropi değil miyopi ve astigmatizmada da bu metod ile rahatlıkla giderilebilmektedir. Neredeyse tüm göz kusurlarında bu işlemi uygulayabilmekteyiz. Katarakt bulunan uygun hastalarımızda da bu yöntemi tercih etmekteyiz. Daha genç yaşlarda ve excimer laser ile düzeltilemeyecek seviyede göz kusuru olan hastalarda da bu işlem altın standart olabilmektedir“ dedi ve ekledi: “Akıllı mercek ömür boyu gözde kalabilmektedir ve değişimi zorunlu olmadıkça gerekmemektedir. Hastalar ömür boyunca gözlük takmaksızın tüm mesafeleri net görebilmektedirler.” 
 

“Akıllı Mercek İmplantasyonundan sonra aynı gün evinize dönebilirsiniz” 
 

Akıllı mercek implante operasyonunun ağrısız ve dikişsiz olduğunu vurgulayan Özgür Yaşar, operasyonun yaklaşık 5-10 dakika arasında sürdüğüne dikkat çekerek, “Akıllı Mercek implantasyonu aslında katarakt (fako) metodu ile aynıdır. Sadece bu işlemde implante edilen merceğin tipi değişmektedir. Sistem tamamıyla aynıdır. Damla ile uyuşturulan göze 2.8 mm’den girilerek saydamlığını veya esnekliğini yitirmiş göz içi merceği ultrasonik ses dalgaları yardımıyla akıllı mercek ile değiştirilir. Bu metot tamamen ağrısız ve dikişsizdir. Yaklaşık 5-10 dakika sürmektedir. İşlem'den 2 saat sonra hastamız göz bandajını kendisi açıp verilen damlaları evinde kullanmaya başlayabilir. İşlem sonrası hastalarımız hemen tüm mesafeleri net bir şekilde görmeye başlamaktadırlar” dedi. 

Akıllı merceğin her hastaya uygulanamayacağını da sözlerine ekleyen Dr. Yaşar, “Göz arkasında özellikle retina tabakasında problem bulunan hastalara ve/veya korneasında problem bulunan hastalara uygulamaktan kaçınırız. Örneğin ileri seviyede diabetik retinopatisi olan hastalara, yaşa bağlı sarı nokta hastalığı olanlara, dejeneratif miyopisi bulunan hastalara, keratokonus, pellusid dejenerasyonu, korneal skar bulunan hastalara uygulamaktan kaçınıyoruz“ açıklamasında bulundu. 
 

“Akıllı mercek implantasyonundan sonra bir süre ışık hassasiyeti oluşabiliyor” 

Dr. Yaşar, operasyon sonrasında hastalarda geçici bir ışık hassasiyeti olabileceğine vurgu yaparak, dikkat edilmesi gereken noktaları şu şekilde sıraladı: 

“Akıllı Mercek halkalardan oluştuğu için işlem sonrası bir müddet hastalarımız ışıklı veya parlak objelerin etrafında hareler görebilmektedirler. Bu durum en fazla 3 ay sürüp geçmektedir. Biz bu duruma nörojenik adaptasyon süreci deriz. Öncelikle biz ilk 4 gün göze su sürülmemesini istiyoruz. İlk 1 ay göze dokunulmamasını öneriyoruz. İşlem sonrası 3 hafta boyunca reçete ettiğimiz göz damlalarını tarifimize göre azalan sıklıkta disiplinli bir şekilde kullanılmasını, ayrıca hastalarımızdan operasyon sonrası 1’inci gün, 4’üncü gün ve 3’üncü hafta rutin kontrollerine gelmelerini istemekteyiz. İşlemden yaklaşık 4-5 gün sonra tozlu ve ağır olmayan işlerde çalışanların işe dönmelerinde sakınca görmüyoruz. Genellikle hastalarımız 1’inci aydan itibaren tamamen normal hayatlarına geri dönerler ve spor dahi yapabilmektedirler.”