ANILAR BİZE NE ANLATIR

Elimizde çok güçlü bir anahtar var. Her zaman her yerde süresiz kullanabildiğimiz çok işlevli bir anahtar. Nerede isterseniz kullanabilirsiniz. Ancak sıradan bir açar olmadığını eklemeliyim mutlaka. Kullanırken dikkatli olmamız gerekiyor çünkü sizi gittiğiniz yerde bırakma olasılığı çok yüksek. Size gittiği yerden dönememiş, orada takılı kalmış birçok insanın hikayesini anlatabilirim.

Ama gelin biz bu anahtarın neden bu kadar güçlü olduğundan bahsedelim. Çünkü bizi anılarımız şekillendiriyor. Daha doğrusu bizi anılarımızın şekillendirmesine izin veriyoruz. Birine neden böyle davrandığını sorduğunuzda size vereceği cevap, daha önce yaşadıklarının gölgesinde bir cevap olacaktır. Anı torbamızda her duruma karşı hazır tuttuğumuz asla vazgeçemediğimiz duygularımız vardır.

Peki neden anılarımıza bu kadar sıkı sıkıya tutunuyoruz, hiç düşündünüz mü? Bunun cevabını öncelikle ilkel geçmişimizde aramamız gerekir.

Sürüden ayrılanı kurt kapar mı? İlkel geçmişimizde sürüden ayrılan, başına buyruk davranan her kimseyi kurt kapmıştır maalesef ve bu insanlar gen havuzunda yok olup gitmiştir. Bu düşünce dizgesi yüzyıllar içinde aktarıla aktarıla günümüze kadar gelmiştir. Bugün hala toplumda çoğunluğun yaptığının kabul görmesi bundandır. İşte gücü de buradan gelir. Gen aktarımımız bize daima bildiğimiz yoldan gitmeyi, denenmiş olanı denemeyi salık verir. Böylece toplumsal istikrar devam eder. Herkesin yaptığı toplumca kabul görür ve kimseyi kurt kapmaz.

Anılarımız da bu noktada bizim için bağlayıcı olur. Nasıl ki gen aktarımımızda aynılığı olağan kabul ediyorsak anılarımız sonucunda kaydettiğimiz duygularımız da bizimle birlikte devam eder yaşam yolculuğuna. Tabi ki bunun beynimizin işleyişiyle de sıkı sıkıya ilişkisi vardır. Ancak hayat bizi hep kaydettiğimiz duygulardan vurur. Yaşadığımızı bir daha bir daha yaşama eğilimi içindeyizdir. Genellemelerimiz vardır. Bir ilişkide hüsrana uğrarsak başka bir ilişkide de hüsrana uğrayacağımızı düşünürüz. Para kaybetmişsek yine para kaybedeceğimizi sık sık düşünürken buluruz kendimizi. Başımıza gelen herhangi bir şeyin başımıza gelme olasılığı çok yüksektir. Genellemelerimiz bilişsel çarpıtmalar olmasına rağmen birçoğumuz bundan besleniriz. Buna da topluma uyum deriz. Çünkü hiçbirimiz bir kurt tarafından kapılmayı istemeyiz.

Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Atalarımız içinde farklı yollardan gidip kurtla karşılaşmayan da var ya da kurtla karşılaşıp, mücadele edip kurdu yenen yoluna devam eden var. İyi ki de öyle yapmışlar çünkü bugün bu kadar muazzam bir medeniyetin tepesinde oturuyorsak farklılıkçı atalarımıza borçluyuz bunu. Yeni keşifler, inanılmaz icatlar hep bu farklılık odaklı insanlar sayesinde gerçekleşmiştir. Dünya kurda yem olmaktan korkmayanların yüzü suyu hürmetine dönüyor desek hiç de abartmış sayılmayız bence.

Anı torbamızda sıkı sıkıya bağlandığımız duygularımızı es mi geçmeliyiz o zaman? Aslında buna vereceğimiz cevap, hayır olmalıdır. Sevgili okuyucu kafan bu noktada karışabilir. Hangi tarafı övdüğüm belli değil, diye eleştirebilirsin ancak burada taraf tutmak gibi bir niyetim yok. Dünya her iki tarafta da yer alan insana ihtiyaç duyuyor. Kimileri bu hayatta yol açar kimileri de açılan yoldan giderek yolu sağlamlaştırır. Hangi taraftan olduğunuzu sizin yapınız belirler. Her ne kadar ‘’ Hayat cesurları sever. ‘’ denilse de her zaman böyle değildir.

Duygularımız ayrıca bizim koruyucu kalkanımızdır. Durumlar karşısında aynı duygu durumuyla hareket etmek bizi olası tehlikelerden de korur. Aynı hataları yapmamızı engeller, daha sağlıklı kalmamızı sağlar. Sonuçta toplumun sağlıklı bireylere ihtiyacı vardır. Sağlıklı birey sağlıklı toplumun da temelini oluşturur.

Peki ya anılarına takılı kalanlar! İşte burada sorun başlıyor. Anılarımızdan daha doğrusu kaydettiğimiz duygulardan yararlanabiliriz ancak aşırı genelleme yaparsak orada takıntılarımız başlar. Bu durumda da bizi köşede bir kurt beklemektedir. Bu sefer de yerimizden hiç kımıldamadığımız için kurt tarafından kapılırız. O zaman sanırım yapmamız gereken dengeye gelmek. Anılarımızda da, ileriye doğru atacağımız adımlarda da.

Anılarımız bize ne mi anlatmalıdır? Güçlü olmayı, güçlü kalmayı. Yeni bir yol açacaksak da açılan yoldan gideceksek de… Bu yüzden hangi grupta olduğunuz değil bu grupta nasıl ilerlediğiniz önemlidir. Bazen kurtlardan korkmamak bazen de kurdun yoluna çıkmamak gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.