Aylardır korktuğumuz, öldürdüklerini seyrettiğimiz, hayatımızın bütün normallerini alt üst eden, anormal bir hayat bırakan korona virüsüyle ilgili olarak ilk ciddi çalışma, aşılama dün resmen başladı.

Aşının Çin’den gelmesinden, içeriğinden dolayı tartışma konusu ise dün ki ilk aşılama ile bitti.

Yaklaşık 260 bin sağlık çalışanı ilk etap aşılarını oldu.

Sağlık Bakanı, süreci yönetim bilim kurulundaki bütün bilim adamları ve en nihayetinde ülkenin idarecisi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da aşısını oldu.

‘Ben aşı vurulmak istemiyorum’, ‘Aşının güvenilir olup, olmadığını bilmiyorum’, ‘Aşının tek çare olduğunu düşünmüyorum’ diye düşünenler de sanırım mesajı net olarak almışlardır.

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, Sağlık Bakanı,  bilim adamları, sağlık çalışanları aşıyı korunmak için oluyorsa, aşıyla ilgili söylenenlerin tam tersine dünyanın yeni normallere dönmesi için aşının şart olduğunu uygulamalı şekilde gösteriyorlarsa, bize de ‘Aşıdayız’ demek düşer.

Tabi ki aşı olmak zorunlu değil.

İstemeyene zorla aşı yapılmayacak.

Ancak önümüzdeki süreçte aşı olanlarla,  olmayanlar olarak toplumda bir ikilik yaşanacak.

Kısıtlamalar yer yer sosyal ve ticari anlamda kalkacak, aşının vurulmasının artmasına bağlı olarak.

Sonra da, herkesin var olan HES koduna bir kod daha girecek.

Aşı kodu.

Kısıtlımalar devam etmeyecek belki ama özel kısıtlamalar gelecek.

Özel ve resmi bütün her yerde aşı olanlara girişlerine izin verilecek, aşı olmayanların içeri alınması engellenecek.

Ve hatta aşı olmayan kaderini yaşamak istiyorsa, o kaderini kısıtlamalar içinde,  kendi kendine yaşayacak.

Bütün olarak normallere dönmek için, sağlıklı gelecek için, hastalanmamak ve ölmemek için başka çaresi de yok.