AŞKTA SADAKATİN ROMANI; ÖMRÜMÜN DÖRT MEVSİMİ
Elveda Rumeli, Söylenmemiş Sözler, Aşk Hayat ve Arayış adlı romanlarıyla edebiyat dünyasında adını duyuran ve ülke genelindeki okurlara ulaşan Ramis Çınar,eseri olarak nitelendirdiği Ömrümün Dört Mevsimi'ni okurlarla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyor
Yaşanmışlıklardan yola çıkılarak kurgulanan Ömrümün Dört Mevsimi isimli roman, yaşlılık çağında huzurevine düşen emekli subay Osman Yolgiden'in inişlerle çıkışlarla hayatını ve sevdiği kadını kazanma uğrunda verdiği yarım asırlık mücadeleyi konu alıyor.
Yarım Asırlık Bir Aşkın Destansı Romanı
Roman kahramanı Osman'ın, 1964 yazında Tekirdağ karşılaştığı Bahar'a ilk görüşte vurulur. Duygularını bir müddet içinde saklayan Osman bir müddet sonra cesaretini toplayarak Bahar ile tanışır; sevgili olurlar. Bahar'a yakın olmak isteyen Osman, Harbiye sınavlarını kazanır ve Talat Aydemir'in (iki seneyi bulan) darbe girişimi sonrası öğrenimine başkentte devam eder. 30 Ağustos 1967'de teğmen rütbesiyle mezun olan Osman, aynı gün Milli Piyango büyük ikramiyesini kazanır. Fakat yine de subay olma idealinden vazgeçmez ve Erzincan'da görevine başlar; Baharla yolları ayrılır. Mektuplaşmalar, kısa görüşmeler yeterli olmaz; ilişkileri Bahar'ın yazdığı bir mektupla son bulur. Fakat kader farklı şehirlerde ve farklı mevsimlerde Bahar'ı hep Osman'ın karşısına çıkaracaktır.1964 ve 2014 yılları arasındaki zaman diliminde, yarım asra yayılan bir aşkın yeşilçam filmlerine özgü bir anlatımla işlendiği Ömrümün Dört Mevsimi adlı romanın arka planında, Türkiye'nin yakın tarihine ilişkin olaylar da yer alıyor.
Postiga Yayınları tarafından yayınlanan 400 sayfalık kitap, Türkiye genelinde seçkin kitabevlerinin raflarında yerini aldı.
Kitaptan…
Her şey onu görmemle başladı.
İnsan hayatında öyle anlar vardır ki, yaşadığınız anın sıcaklığıyla fark etmeseniz de yıllar sonra sonuçlarını gördükten sonra neleri değiştirdiğini anlarsınız. Ömrümün baharında, Bahar ile ilk kez karşılaştığım yaz akşamı da onlardan biriydi…(Kitaptan)
Kafamda cevaplanmayı bekleyen bir sürü soru vardı. Var olma sebebimiz neydi? Yemek, içmek, uyumak, üremek ve sanki hiç yaşamamış gibi ölmek olamazdı elbette. Bunların da ötesinde kolayca görünmeyen ve herkesçe bilinmeyen, yaşamın derinliklerinde bir mana olmalıydı. Fakat bunun ne olduğunu bilmiyordum. Sevilen insana kavuşmak mıydı? Halk içinde saygınlık getirecek başarılar elde etmek miydi? Başkalarına iyilik yapıp onları mutlu etmek ve onlarla beraber mutlu olmak mıydı? İmtihan yeri olan maddi dünyada, yaratana karşı kulluk görevini yerine getirmek miydi? Yoksa mutlu bir aile kurup topluma faydalı evlatlar mı yetiştirmekti? Bunların hepsiydi belki de. Veya bilmediğim, akıl erdiremediğim başka bir şeydi.
Ramis Çınar Kimdir?
1983 yılında Silistre’de doğdu. 1989 yılında gerçekleşen zorunlu göç esnasında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. İlk, orta ve lise öğrenimini Tekirdağ’da tamamladı. Selçuk Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nü bitirdi (2004). Özel sektörde satın alma, kamuda basın-yayın alanlarında çalıştı.
Üniversite yıllarında yazınsal çalışmalarına başlayan Çınar, buruk bir aşk hikâyesini konu alan Söylenmemiş Sözler adlı romanıyla 2009 yılında edebiyat dünyasına adım attı. Ekim 2012’de, Balkan Savaşları ve 1. Dünya Savaşı’nın yaşandığı yıllarda Rumelili kalabalık bir ailenin hikâyesini, dönemin atmosferiyle birlikte anlattığı Elveda Rumeli adlı romanını yayımlayan Çınar, daha geniş bir okur kitlesine ulaştı. Çınar'ın uzun yıllar üzerinde çalıştığı Aşk, Hayat ve Arayış adlı romanı Haziran 2014'te, Ömrümün Dört Mevsimi Temmuz 2016’da kitapseverlerle buluştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.