Mutlu Çakır
ATATÜRK’E SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Hain bir suikaste kurban giden ve Kocatepe camiindeki cenazesine, o zaman ki Genel Kurmay’ın talimatıyla üniformalı katılmaktan hem ağır bir hüzün hem de gurur duyduğum Cumhuriyet aydını AHMET TANER KIŞLALI, 80’li ve 90’lı yıllarda, gazetede yayınlanan köşe yazılarını topladığı kitabının adını; Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliğikoymuştu.
Bu haftaki yazımın başlığı için ben de hem onu anmak hem de 80’li, 90’lı yıllardan bugüne geldiğimizde, batı cephesinde değişen bir şey yok demek için bu başlığı seçtim.
Zira, bu ulusa yeniden başı dik durmayı öğreten, tarih önünde şanlı bir zafer ve muhteşem devrimler bırakan Mustafa Kemal’e saldırmak, o tarih sahnesine çıktığından beri değişmeyen bir durumdur. Benim kanaatime göre, savaştığı düşmanlarının bile saygısını kazanmış ATATÜRK’e saldırmak, kurtardığı ulusun içindeki ayrık otları açısından ağır ve tedavisi olmayan bir hastalıktan başka bir şey değildir.
Bu hastalıktan muzdarip, iflah olmaz kişiler, savaşırken, cumhuriyeti kurarken, devrimleri yaparken, hastayken, ölürken ve bugün aramızdan ayrılışının üstünden 78 yıl geçtiği halde, aynı iştahla, aynı saldırmaya devam ediyorlar. Çünkü, “Atatürk’e saldırmazsa ölecek” diye bir hastalık var. Allah vermesin. Bir yakalanırsan, çaresi yok.
78 sene geçmiş mesela, 10 kasımda bir bakıyorlar ki, milyonlarca insan, işi gücü bırakıp, ayağa kalkıyor saygı duruşunda bulunuyor! Ne oluyor??? Hastalık, hemen nüksediyor.!
Atatürk’e saldırma hastalığı, aslında çok fena bir hastalık ama Allahtan, salgın boyutuna ulaşmıyor. Zira, bizim yüce milletimiz, bu hastalığa karşı bağışıklık kazanmış durumda, genetik olarak. Damarında, Türk kanı taşıyan, aydınlanmadan, ilerlemeden yana olan, çağdaşlığa ve demokrasiye inanan hiç kimse de bu hastalığın mikrobu barınamıyor. Bu ülkenin sağcısında da solcusunda da ATATÜRK düşmanlığı bulamazsın. Müslümanı, ateisti, hristiyanı hiç kimseden Atatürk ‘e hakaret duyamazsın.
Ama kim ki haindir. Kim ki, bu ulusa bu topraklara düşmandır. O kişide Atatürk’e saldırmazsa ölecek hastalığı yer yatak bulur ve bünyesini kemirir, ruhunu çürütür.
Başı fesli, deli raporlu birisi “Tarihçi” sıfatını adının önüne çivilesen durmayacak ama “Keşke” diyor, “Yunan galip gelseydi. Ne saltanat yıkılırdı, ne hilafet kalkardı”. Birisi bu deliyi (ben demiyorum, raporunu kendi avukatı Mahkemelere sunduğu için deli diyorum) birisi uyandırsın. Cumhuriyetin 93. Yılını geride bıraktık. Saltanat istiyorsa, gitsin “Muhteşem Yüzyıl” falan izlesin.
Bir de Fatih Tezcan var mesela,10 kasımda kutlama yapıyormuş(!). Küfürün, hakaretin bini bir para. Akit denen diğer şeyden bahsetmiyorum bile.
Ama bu hastalıklı kafaları duyduğunuzda, canınız sıkılıyor, öfkeleniyorsanız... Size, bir tavsiyem olacak. İzmir Barosu bünyesinde, Av.Cemil Öz’ün girişimleri, yönetimin sahiplenmesiyle önce bir komisyon sonrasında da bir merkez kuruldu. İZMİR BAROSU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ.
Bu merkez, Atatürk’e karşı yapılan saldırıları takip ederek, yasal süreç başlatıyor. Şikayetçi oluyor. Tedavi amaçlı olan bu kuruluşta çalışan gönüllü hukukçular, sivil toplum kurulularıyla ve de vatandaşlarla da sıkı bir iş birliği içindeler. Sosyal medyadan, takip edin, destek olun. Eğer canınızı sıkan bir durum olursa, bu merkeze bildirin, sizin adınıza dilekçe hazırlamaktan veya sizin adınıza da şikayetçi olmaktan, daha doğrusu sizleri de yanlarında görmekten gurur duyacaklardır.
Atatürk’ün ülkesinde, Atatürk’e saldırmak bu kadar kolay olmasın diyorsanız, siz de hem konferans ve seminerlerde hem de Atatürk’e karşı saldırılarda, Baro’nun ATATÜRK MERKEZİ yanında olun.
https://www.facebook.com/izmirbarosuata/?fref=ts
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.