Aziz Kocaoğlu hangi savaşa hazırlanıyor?
Mevlüt Dağdeviren yazdı...
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bana göre Türkiye’deki en büyük siyasi algı üstadıdır.
‘Hoppa nereden çıkardın’ diyenler, yazımı sabırla okumaya devam edin…
Ahmet Piriştina, tüm İzmir’i hatta Türkiye’yi üzen ani bir ölümle aramızda ayrılmış, ancak daha cenaze kalkmadan, CHP İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı kim olacak kavgası başlamıştı. Doğal olarak ilçesinde çok güçlü olan, büyük bir farkla seçim kazanan isimler, o koltuğa kendilerini layık görüyorlardı.
Bu her hangi bir partide olabilecek doğal bir durumdu, çünkü birkaç gün içinde o koltuğa bir isim seçilecekti ve Türkiye’nin en değerli koltuklarından biri olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğu öyle kenara bırakılacak ve daha sonra düşünülecek bir konu değildi.
O yüzden kulisler çok hızlı başladı.
Zira önemli adaylar vardı ve her aday da o koltuğu hak ediyordu.
Rakipler güçlü olunca kavga da büyük olacak ve CHP İzmir büyük bir yara alacaktı.
Önlem olarak, hiç o taraklarda bezi olmayan bir isim olarak Aziz Kocaoğlu işaret edildi.
Üstelik İzmirli’nin oyu ile değil de CHP’nin ataması ile o koltuğa oturacak kişinin biraz da söz dinlemesi gerekiyordu.
Yani İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını fiilen CHP İzmir İl Yönetimi ve Genel Merkez bünyesinde oluşmuş bir ekip yönetecekti.
Bir taşla adeta iki kuş vurulacak, Abdül Batur ve Cevat Durak arasında kopacak büyük fırtınanın örgüte zarar vermesi önlenmiş ve partinin sözünü dinleyecek bir isim de bulunmuştu.
Bunu yazdıklarım, sonraki süreçte adeta test edilmiş ve doğrulanmıştı… İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Genel Başkan Deniz Baykal’ın İzmir ziyaretinde yanına dahi sokulmamış ve Aziz Başkanın şekeri tavan yapınca da küfrü basmıştı.
Yani özetle Aziz Başkan İzmir’de iktidardı ama muktedir değildi.
Sonra ne oldu?
İşte Aziz Başkanın veya ekibinin o müthiş algı dehası ortaya çıkıyordu.
İzmir’deki belli başlı gazeteler ve önemli köşe başlarını tutan gazeteciler koro halinde başlamışlardı: Aziz Başkan, Büyük Başkan, Dürüst Başkan…
Müthiş bir koroydu ve hiç susmuyordu.
O ses o kadar güçlü çıkıyordu ki, koskoca dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal, hava alanında yanına dahi sokmadığı Aziz Başkanı yeniden İzmir’den aday göstermek zorunda kalıyordu.
O dönemi anımsayan gazeteciler, İzmir Büyükşehir Belediyesinin Basın Biriminin, basını her gün nasıl haber bombardımanına tuttuğunu da hatırlayacaklardır.
Neyse geçti o günler, Aziz Başkan 2009’da seçimi kazandı, giderek güçlendi. CHP İl’in Milletvekillerinin, örgütteki belli başlı güç odaklarının hatta Genel Merkezin, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki etkisini kırdı.
Kendisini takmayan bürokratlara baş eğdirdi veya gönderdi ve zamanla oturduğu koltukta hem iktidar hem de muktedir oldu.
HEP ŞANSLIYDI
Ancak Aziz Başkanın bu siyasi algı dehasını aynı zamanda şansı da hep destekledi. Son anda geliveren Bornova Belediye Başkanlığı şansı, ardından rahmetli Başkan Ahmet Piriştina’nın vefatı ve anlattığım sürecin adeta bir piyango bileti gibi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını Aziz Başkan’ın kucağına bırakması, elbette büyük bir şans da gerektiriyordu ki, o şansı hep yaver gitti.
DURDUK YERE NEDEN GENEL MERKEZLE KÖTÜ OLDU!
İzmir Büyükşehir Belediyesi gibi şirketleriyle birlikte yıllık bütçesi 10 milyarı (katrilyonu) aşan bir kurumu yönetirken, Aziz Başkan neden Genel Merkezle kötü oldu ve seçime 6 ay kala ‘ben aday değilim’ dedi?
Mevzu sadece Muharrem İnce’ye destek çıkması mıydı?
Elbette hayır, sorunun cevabı başka bir soruda gizli; neden Muharrem İnce’yi desteklemek zorunda kaldı?
Gerçek şu ki, Aziz Kocaoğlu İzmir’i yönetememişti, CHP’nin İzmir’deki seçmeni ve diğer İzmirliler, hiçbir zaman sunulan hizmetten memnun olmamıştı. Aziz Kocaoğlu’na ve ekibine karşı inanılmaz bir öfke birikmişti ve her geçen yıl bu birikim artamaya devam ediyordu.
Genel Merkez de İzmir’deki oyların Aziz Kocaoğlu ve ekibine ait olmadığını biliyordu. Bunlar daha önceki yazımda anlattığım gibi ‘AKP karşıtlığının mecburi bir sonucu’ olarak CHP’ye sığınmış oylardı.
Dolayısıyla CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hizmette, liderlikte, başarıda büyüyemeyen, efsaneleşemeyen İzmir’deki bu yapının, Genel Merkezi dahi tehdit edebilecek bir egoya sahip olmasına dur diyecek, İzmirliyi de bu eziyetten kurtarma girişiminde bulunacaktı.
İşte bu realite Aziz Başkanı, Muharrem İnce kanadına itti ve değişim dedi…
BÜYÜK ALGI-BÜYÜK OYUN!
Şimdi bugüne dönelim; Aziz Başkan çıktı ve artık aday değilim dedi. Dedi ama hiç kimse buna inanmadı. Zira tıpkı 2009 yerel seçimleri öncesinde olduğu gibi basın kuruluşları adeta basın bülteni bombardımanına tutulmuştu.
Rutin zamanlarda İzmir basınına günde 2 adet basın bülteni gönderen İzmir Büyükşehir Belediyesi Basın Birimi, Aziz Başkan ‘ben bırakıyorum’ demeden günlerce önce başlamıştı fazla mesai yapmaya… Bu sefer sadece İzmir basınına değil, aynı zamanda ulusal basına da günde ortalama 8 basın bülteni gönderilmeye başlanmıştı.
İlginç değil mi?
Ben artık yokum, emekli olacağım, çoluk çocuğumla, torunlarımla ilgileneceğim diyen birinin bu azmi, bu ısrarı neden?
Zaten, Başkan Kocaoğlu’nun ‘bırakıyorum’ dediği toplantı için efsane başarılarını (!) cilt cilt kitaplara dönüştüren o çalışmayı yapması ve bunları birer değerli tablo gibi basına hediye etmesi, mesajı vermeye yetmişti.
Tabi bu daha başlangıçtı, bir de gördük ki, bu basın bülteni bombardımanı ve cilt cilt kitaplarla yetinilmemiş, tüm ulusal gazetelerin içinde dağıtılmak üzere Aziz Başkan Efsanesini (masalını) içeren 8 sayfalık bir gazete hazırlanmış ve bu gazeteler milyon lirayı bulacak bir bütçe ile tüm büyük gazetelerin içinde Türkiye’ye dağıtılıyordu.
BİZ APTAL DEĞİLİZ, DÜRÜST OL, CANIMI İSTE!
Şimdi saadete gelelim, Aziz Başkanım ve değerli akıl veren danışmanları, lütfen bize aptal muamelesi çekmeyin…
Biz oyunu gördük, şuraya yazıyoruz ki vatandaş da görsün...
Algı da büyük, oyun da büyük…
Muhtemelen bunun ödülü olacak vurgun da büyük olacak… Vurgunu mecazi anlamda kullanayım…
Buradan açıklıyorum, 2009 yılında Deniz Baykal’a yapılan blöf, kurulan tuzak bu kez hem CHP Genel Başkanına hem de tüm Türkiye’ye kuruluyor.
Büyük bir beceriksizlikten büyük bir başarı hikayesi, bir liderlik efsanesi yaratılmaya çalışılıyor. Elini vicdanına koyan herkes, diğer partilileri bırakıyorum, elini vicdanına koyan her CHP’li bilir ki, Aziz Kocaoğlu, başarılı bir Başkan değil, hele hele efsane bir başkan hiç değil, hele hele CHP’ye hayal ettiği başarıyı getirecek Genel Başkan Adayı hiç değil…
Aziz Başkanın ekibi büyük algı oyunları yerine keşke şu kenti biraz daha iyi yönetmek için kafa yorsaydı.
Peki oyunun hedefi ne?
Alternatif iki hedefi var.
Yani moda deyimi ile win-win…
Yani kazan-kazan yöntemi…
Bir; efsane başkan masalı ile CHP Genel Başkanını korkutabilirlerse tekrardan Genel Merkezin ricası (yalvarması) üzerine CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak…
İki;
Kılıçdaroğlu bu blöfü yemez de, ‘Aziz Başkan biz yaptık sen etme, gel İzmir adayımız ol, yoksa İzmir elden gidiyor’ diye yalvarmazsa, başka bir ismi İzmir’den aday gösterirse…
İşte o zaman bu yapılan yatırımlar boşa gitmeyecek. Milyon liralık basın operasyonu ile yaratılacak Büyük Başkan Masalı, pardon algısı ile seçimden sonra Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkanlık koltuğundan edecek süreç başlayacak…
İzmir’i başarıdan başarıya taşıdığı gibi İzmir’i marka kent, dünyanın cazibe merkezi, dünyanın en iyi tasarım kenti, dünyanın en en en en bilmem ne kenti yapan Efsane, Büyük, Dürüst Başkan Aziz Kocaoğlu, CHP’yi Atatürk’ten sonra yeniden diriltecek, bu ülkenin tek umudu, tek iktidarı yapacak aday masalı ile Türkiye’ye pazarlanacak…
Tabi yerse…
Dip not: Bu operasyon AKP’ye değil, doğrudan CHP’ye çekiliyor…
Dip not 2: Efsane Başkan masalına kaynak olarak kullandıkları Kırsal Kalkınma hamlesinin iç yüzüne de birlikte bakacağız…
Dipnot3: Genel Başkanlık olmazsa ikinci adamlık da işgörür...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.