Nöroloji Uzmanı Dr. Sema Nergiz, genel anlamda baş dönmelerinin arkaya ve öne gitme veya düşme hissi olduğunu belirterek "Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Bazen çok ciddi nörolojik bir hastalığa da işaret eder. Baş dönmesinin nörolojik kökenli olabileceği gibi, iç kulaktaki rahatsızlık sonucu da ortaya çıkabilir. İşitme ve denge sinirleriyle beyni ve beyinciği tutan hastalıklar, nörolojik kökenli baş dönmesi ve denge bozukluğuna yol açar" dedi.

"Baş dönmesinin 3 sebebi var"
 

Baş dönmelerinin 3 nedeni olduğunu ifade eden Dr. Nergiz "Baş dönmesinin beyin hastalıkları, iç kulak rahatsızlıkları ve psikojen nedenler olmak üzere üç nedeni vardır. Beyin hastalıkları arasında beyin damar tıkanıklıkları, beyin sapındaki iltihabi hastalıklar, multipl skleroz, tümörler de baş dönmesi yakınmasına sebep olabilir. Beyin damar tıkanıklıkları ve beyincik kanamalarına karşı dikkatli olunması gerekir. Baş dönmesi şikayetiyle acile gelen her hasta öncelikle damarsal problemler açısından incelenmeli ancak damar hastalığı olmadığı kanıtlandıktan sonra iç kulak ya da denge siniri hastalıkları gibi iyi huylu tablolar düşünülmelidir" ifadelerini kullandı.

"En büyük suçlu migren"
 

Nörolojik açıdan baş dönmesine en sık yol açan hastalığın migren olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Nergiz, "Yıllarca teşhis konulamadan farklı tedaviler verilen hastaların önemli bir bölümünün migren olduğu son 10 yılda fark edildi. Bu gruptaki kadın hastalar erkeklerden 5 kat daha fazla olup, çocuklarda da baş dönmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Çocukların baş dönmesi atağı sırasında oyununu bırakıp tutunmaya ya da düşmemek için oturmaya çalıştığı ya da en yakınındaki kişiye sarıldığını görülür" ifadelerine yer verdi.

"Beyin ve damar hastalıklarına bağlı olabilir"
 

Ani başlayan ve ilk kez ortaya çıkan baş dönmesinin beyin ve damar hastalıkların habercisi olabileceğini Uzm. Dr. belirten Nergiz, "Çift görme, yüz, kol ve bacakta uyuşukluk, güçsüzlükle karakterize olan bu hastalıkta nadir de olsa tek başına baş dönmesi ve dengesizlik görülebilir. Beyin sapı ve beyinciği tutan kanama ve damar tıkanıklıklarının neden olduğu tabloda, yaşamsal bölgelerin etkilenmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle özellikle acil servislerde görülen hastaların mutlak bir nöroloji hekimi tarafından değerlendirilmesi ve beyin damar hastalığı kuşkusu uyandıracak bulgular saptanması durumunda yatırılarak tedavi edilmesi gerekir" dedi.

Baş dönmesinin tanı ve tedavisi

Uzm. Dr. Nergiz, baş dönmesinin tanı ve tedavi hakkında faklı yöntemler uygulandığını ifade ederek, "Baş dönmesi sık sık oluyorsa, eşlik eden nörolojik hastalığı düşündüren bulgular varsa mutlaka bir doktora gitmek gerekir. Vertigonun gerçek olup olmadığının anlaşılabilmesi için ayrıntılı sorularla öykü alınır. Bunun bir göz kararması mı yoksa bir hareket hissi mi olduğu, ne kadar sürdüğü, işitme kaybı, bulantı ve kusma olup olmadığı sorulur. Hastanın genel durumu, ilaç alıp almadığı, kafa travması öyküsü, son zamanlarda geçirilmiş bir enfeksiyon olup olmadığı gibi birçok soruya cevap vermek gerekir. Ayrıntılı öykü ardından dikkatli bir nörolojik muayene yapılması gerekir. Hastalığın kulaktan mı yoksa nörolojik bir olaydan mı kaynaklandığı anlaşılmaya çalışılır. Gerek görülürse beyin görüntülemesi yapılır. Rutin kan tetkiklerine bakılır. Başka birçok hastalıkla ilişkili olduğu yönünde şüphelenilen hastalarda ileri incelemelere başvurulur.

Vertigo beyin damar hastalığı, MS, beyin tümörü, boyun kemiklerinde kireçlenme gibi hastalıklarla ilişkili ise bu hastalıklara yönelik özel tedaviler uygulanır. Baş dönmesi kendisi bir hastalık olmayıp başka hastalığın belirtisi olduğu için öncelikle asıl sebebin tedavisi gerekir. Baş dönmesi şiddetli olan hastalar bazen serum takılıp hastaneye yatırmak gerekebilir" ifadelerini kaydetti.