1926 yılında inşa edilen ve 1960'lı yıllara gelindiğinde İzmir'in elektrik ihtiyacını yüzde 30'unu karşılayan ancak yıllar içinde hizmet dışı kalan tarihi Elektrik Fabrikası için ‘halkındır, satılamaz’ diyen Pekdaş, burasının planlarda belirtildiği gibi kültür fonksiyonuna uygun olarak ‘Milli Kütüphane’ projesi için kullanılmasını önerdi.

Başkan Pekdaş, yaptığı açıklamada;  “İzmir’de kamusal faaliyetler için mekan arayışı sürerken, bir taraftan da kamuya ait malların ve alanların özelleştirme yoluyla satışı gündemde. Tarihi Elektrik Fabrikası’nın satışı gündeme geldiğinde konuyu arkadaşlarımızla ele aldık. Bu konuda net bir tavır belirtmemiz gerekiyordu. Ben başından beri kamucu bir belediye başkanı olduğumu söyledim. Tüm dünya artık her şeyin kar olmadığını fark etti. İnsanın önemini ortaya çıktı. İnsan odaklı bir yerde insanların o yerin bütün haklarından, bütün imkanlarından yararlanması gerektiği gerçeğiyle yüzleştik ve geçmişten gelen kültürün kentlerde yaşatılması için ortak çaba gösterilmesinin ne kadar değerli olduğu anladık. İnsanların bir araya geleceği, iletişim kuracağı yurttaş olmanın gereğini yerine getireceği ve bu haklardan yararlanacağı yerler bu tür kamusal yerlerdir. İnsan tek başına olmak için değil, birlikte yaşamak için yaratılmıştır. O zaman birlikte üretilen, dayanışma içinde olunan alanların çoğaltılması lazım. İnsanların birlikte sanat yaptıkları, kültürel faaliyette bulunduğu, spor yaptığı alanlara ihtiyaç var. Kitap okunan, şarkı söylenip, dans edilen mekanlar yaratmamız gerekiyor. Kısacası kamusal mekanlara ihtiyacımız var ve bunu çözmemiz gerekiyor. Alsancak’taki Tarihi Elektrik Fabrikası da bu işlevi gören, kamuya ait bir yer. Kamunun imkanlarıyla değer kazanmış, kamunun yatırımlarıyla değeri ortaya çıkmış bir mekan. O zaman bu alandan faydalananlar da kamu olmak zorundadır” dedi. 
 

KÜLTÜREL FONKSİYONLA TANIMLANMIŞ 
 

Elektrik Fabrikası’nın bulunduğu bölgenin planlarda kültür fonksiyonuyla tanımlanmış olduğuna dikkat çeken Pekdaş, “Planları açtık baktık, planlarda bu yer kültürel fonksiyonla tanımlanmış. 2011 ve 2012 den beri bu böyle. Ayrıca Koruma Kurulu da bu tanımlı alanda sadece plan kararlarına uygun bir uygulama yapılacağının vurgusunu yapmış. Biz de plan kararları gereği bu alanda sadece kültür fonksiyonu hayata geçecekse o zaman doğrusu ne olmalıdır diye düşündük. Özelleştirilip, özel sektörün kültürel faaliyetleri mi açılmalı yoksa kamunun tümünün yaralandığı bir kültür fonksiyonumu yerine getirilmeli diye sorduk. Kamunun tüm ihtiyaçlarının karşılanacağı yer olması gerekiyor. Çünkü İzmir’de biz kamusal alan fakiri bir ilçeyiz” diye konuştu. 
 

KENTİN SİMGE YAPISI
 

Satışa çıkarılan Elektrik Fabrikası’nın kamu malı olarak yeniden işlevselleştirilerek kente kazandırılması gerektiğini söyleyen Pekdaş, “Burası için en uygun tanımın Milli Kütüphane olacağını düşündük.  Çünkü Milli Kütüphane İzmir’in simge yapılarından biri…  Cumhuriyet öncesinden bu yana ulus olmanın temeli olan Milli Kütüphane ne yazık ki İzmir’deki ihtiyaca yetmiyor. Bütün şehirlerde Milli Kütüphane binaları yenilendi ve büyüdü ama İzmir’deki bir türlü yenilenmedi. İzmir’de sürekli bir yer tartışması vardı. Elektrik Fabrikası için en iyi kültürel fonksiyonlardan biri Milli Kütüphane… Türkiye’de yayınlanmış bütün eserleri bünyesinde barındıran bir kütüphane… Milli Kütüphaneye bu kadar acil bir yer aranıyorken ve elimizde kamuya ait bir mülk de varken, bu ihtiyacı buradan karşılayabiliriz, diyerek bu öneride bulunuyoruz. Kentin merkezindeki bu simgesel bir yapıyı, doğru bir kültür fonksiyonu ile tanımlanmış olacağız. Bu yer restore edilerek Milli Kütüphane için tahsis edilmelidir” dedi. 
 

RESTORASYON PARASI HAZIR
 

Bu önerideki amacın İzmir’in bir ihtiyacını kamusal bir alanla karşılayarak kamusal bir fayda sağlamak olduğunu dile getiren Başkan Pekdaş, “Özelleştirme İdaresi satmaktan vazgeçsin, her şey para değildir. Kaldı ki buranın restorasyonu için para da hazır. Bütün belediyeler tahsil ettiklerini emlak vergilerinin belirli payını kültür varlıklarının korunması için Valilikteki fona gönderirler. Biz Konak Belediyesi olarak Konaklı hemşehrilerimizden topladığımız emlak vergilerinden payı her sene bu fona aktarıyoruz. Benim görevde olduğum dört yıl boyunca yaklaşık 26 milyon lira parayı fona aktardık. Bizim fondan aldığımız para ise bu sürede 3 milyon lira bile değil… İzmirli hemşehirlerimizi geçtim Konaklıların ödediği emlak vergilerinden fona aktarılan parayla bu bina restore edilir. Kamuya ait bir mülk kamunun verdiği parayla kamuya kazandırıldı. Milli Kütüphane de değerli bir binayı kazanmış olur. Çocuklar, gençler, akademisyenler İzmir’in merkezi yerinde tarihi bir binada; elektrik üreten bir yerde bu kez kültür üretilen bir yerde hizmet almaya devam eder. Kaldı ki burasını satın alacaklar da mutlaka kültür fonksiyonuyla işlevselleştirmek zorunda ama bu kültür faaliyetlerinden sadece parası olanlar faydalanmasın kamu yararlansın, derdimiz bu” diye konuştu.