Bazen konuştuklarınıza dikkat etmelisiniz.

Çoğu zaman da konuşurken kullandığınız kelimelere.

Boş konuşmakla, olmaması gerektiği gibi konuşmak arasında da sonuçta çok büyük bir fark vardır.

Aklın düşündüğü zamanda değilseniz, dilinizden çıkan sözler ve cümleler sizi ya zamanın çok gerisine götürür, ya da zamanın çok ilerisine.

Bu da sizin zamanın insanı olmadığınızı, zamanınızı boşuna işgal ettiğinizi gösterir.

Bakınız Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan'ın son çevre, doğa ve yapılaşma üzerine yaptığı açıklamaya.

Açıklamanın yapıldığı yer, Urla'da doğanın az ve az kaldığı yerlerden birisi olan Yağcılar Mahallesi.

Orada doğanın tam da içerisine 650 villalık bir proje yapılması düşünülüyor.

Başkan Balkan, Urla'nın sakinleriyle, çevrecileriyle alanda açıklama yapıyor, projenin riskler taşıdığını iddia ediyor, doğayı korumakta kararlı olduklarını üstüne basa basa söylüyor, belediyeye herhangi bir başvuru yapılmadığını belirterek ekliyor:

"Planlamanın bölge sakinlerinin ve doğanın rızasının alınarak yapılması gerekir!'

Başkan Selçuk Balkan; hani "Doğaya rağmen yapılaşmaya karşıyız" demiştin.

Doğaya rağmen yapılaşma, belediyeye başvurulması, bölge sakinlerinin ve doğanın rızası alınarak oluyor mu?

Yani projeyi hayata geçirmek isteyenler, başvuruda bulunarak izin isteseler, bölge sakinleriyle oturup konuşsalar, doğanın da doğal temsilcisi, sözcüsü, savunusu her kim ve kimlerse onlara da danışsalar, Urla Yağcılar Mahallesi'nde, ormanların başladığı yamaçta 450 lüks villanın yapılmasının doğa açısından bir mahsuru yok mu?

Yani Urla'da sadece Yağcılar Mahallesi'nde mi doğaya karşı yapılaşma yapılıyor?

Yani Urla Belediyesi sınırları, sadece Yağcılar Mahallesi'yle mi sınırlı?

Yani Urla Belediye Başkanlığı'na başvuranların yapılaşmayla ilgili problemlerini çözen bir masa mı var?

Yani Urla Belediye Başkanı olarak Selçuk Balkan'ın 'Doğa' anlayışı bildiğimiz doğa anlayışından ve doğa beklentisinden biraz farklı mı?

Yani!

Vesselam!