Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay'ın konuşmasından önemli başlıklar şu şekilde:

7 ayda belediyede kendi bakış açımızı belediye yönetimine yansıtmaya çalıştık. Mali disiplini düzenledik. Belediyenin borçlarını düzenli ödeyememe sorunu vardı. Şu an belli bir plan çerçevesinde ödenmeye başladı. Bütün bunlar mali disiplin göstergesidir. Bunları yapmadan yatırım yapmak mümkün değil. Elimizden geleni maksimum çabayla yapıyoruz. 

Bütün belediyelerin SSK ve vergi borcu var. Belediyeler kamu kuruluşu. Geçmişte bu borçlar oluşmuş ve nasıl oluştuğunu ben üstlenip açıklayamam. Biz bunu yapılandırmak istedik. Ancak şu an bekletiliyoruz. Olumlu ya da olumsuz cevap verilmedi. 

Karşıyakanın en önemli sorunu trafik, otapark ve çevre temizliği. Bu konularda fark edelir çözümler sunamadıkça her zaman yarım kalacak çalışmalarımız. Bu sorunları kendi haline bırakmayacağız. Bu konuda Büyükşehir belediyemizin desteğini alarak ilerliyoruz. Geçtiğimiz haftalarda büyük bir komisyonda bir araya geldik. Trafik sorununun üzerinde durduk. Projelerimiz var. Büyükşerimizin de bu konuda çalışacağını biliyorum.

 Kent A.Ş. bizim en sıkıntılı birimimiz. Bunun nedeni restoranlar, kafeler işletip devasa borçlara sahip olmasıdır. Gözde yerlerde bulunan restoranların zarar etmediğini söyleyebilirim. Ancak bazı kafelerimiz sadece sosyal hizmet adına var olan kafelerimiz var. Her tarafı süper market olan bir yerde belediyenin market işletmesi doğru değil. Bu marketleri kapatma ve devretme yoluna gideceğiz.  

Bir yılda 270 280 kişinin işe alındığı bir dönem olmuş. Kent A.Ş.'deki çalışanlarımızın yerlerini koruyabilmesi elimizden geleni yapacağız. Amacımız işten çıkarma asla değil. Ancak hiç işten çıkarma olamayacak diyemem. Benim belediye başkanı olarak görevim insanların istihdam sorunlarına cevap verebilmek. 

Gizli Kapaklı mı olmalıydı?

Kongre süreciyle ilgili aleni olarak sürecin içinde olması eleştrilerine de yanıt veren Başkan Tugay şunları söyledi;

"Aleni olmamalıydı diyenler şunu mu demek istiyor? Gizli kapaklı mı olmalıydı? Ben 11 yıla yakın parti üyesiyim. İlçe başkan yardımcılığı yaptım. Kongre süreçlerinde yaşanan duyguyu çok iyi biliyorum. Bir noktada şu soruyu tüm soruyu kendime ve tüm partililere sormak istiyorum. Biz siyasetçi miyiz? Niye siyaset yapıyoruz? Belediye başkanı siyasetçi değildir deniyorsa burada bir samimiyetsizlik olduğunu biliyorsunuz. Biz siyasetçiyiz. Savunduğumuz bir dünya görüşü ve üye olduğumuz bir parti var. O partiden aday olduk.O partinin içinden geliyoruz. Partide bir sıkıntı varsa yapılması gereken o sorunu görmezden gelmek midir, ilkesel olarak doğru bulduğumuz şeyi soruyu savunmak mıdır? Eğer görmezden gelmeyi yanlış buluyorsak bu sefer bir sonraki soru bunu aleni mi yapmalıyız gizli kapaklı mı yapmalıyız?

Ben bu soruları sorarak ilerlediğimde kendime şunu söyledim samimiyetsiz olma. Neye inanıyorsak, neyi düşünüyorsak arkadan bir şeyleri halletmek yerine toplumun önünde konuş. Bunu yaparken de amacım partideki insanları ayrıştırmamak. Görüş ayrılılıklarının olmaması imkansız ama hepimizin ortak bir görüşü var, Atatürk ilkeleriyle demokratik, laik, çağdaş bir ülke haline gelmesi. Yönetim kavgaları verirken kendini çok değerli gören kimseler üyeleri delegeleri kendi için yönlendiriyor. Delege ağaları var. Kimseye bir ilçe başkanını işaret etmedim. Kendi mahalle dinamiklerinize göre bir ilçe başkanı seçin dedim. Ancak geçmişte iyi işler yapmamış kişilerin tekrar seçilmemesiyle ilgili görüşümü belirttim. Delegenin ve üyenin özgür karar verdiği bir seçim süreci istiyoruz. Kendi partimiz içindeki mücadeleyi dinamizmi yapıcı bir hale getirirsek bu ülkeye yararlı bir hale gelebiliriz."