Batı Nil Virüsüne dikkat
Sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşan bir tür viral enfeksiyon olan Batı Nil Virüsü hastalığı günden güne yaygınlaşıyor.
Memorial Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, Batı Nil Virüsü ile ilgili bilgi vererek, önemli uyarılarda bulundu.
Vatandaşları virüsün bulaşıcılığı hakkında bilgi veren Ayşegül Ulu Kılıç, şöyle konuştu; "Batı Nil Virüsü insanlarda enfeksiyona yol açmaktadır. Ana konağı vahşi kuşlar olan Batı Nil Virüsü insanlara en sık ‘Culex’ cinsi sivrisineklerin ısırması ile bulaşmaktadır. Hastalık kişiden kişiye bulaşmamaktadır. Daha nadir olarak da kan transfüzyonu ve organ nakli ile bulaşmaktadır. Doğum sırasında anneden bebeğe de geçtiği bilinmektedir. Geçmişte dünya çapında büyük salgınlara neden olan virüsü taşıyan Culex türü sivrisinekler ülkemizde de görülmektedir. Hastalığın kuluçka süresi yaklaşık olarak 2-15 gün arasında sürmektedir. Enfeksiyon, kuluçka süresinin ardından farklı klinik tablolar görülebilir. Bazı vakalarda hiçbir belirti görülmezken, bazıları yatarak tedavi gerektirecek ve hatta ölüme yol açacak kadar ciddi seyirli olabilir."
Kılıç, virüsün belirlileri ile ilgili olarak "Batı Nil Virüsü’ne bağlı olarak gelişen hastalıkta çoğu zaman ilk görülen belirti baş ağrısıdır. Çoğunlukla grip benzeri semptomlarla ortaya çıkan belirtileri arasında sırt ağrısı sık görülmektedir. Ani başlayan yüksek ateş, halsizlik ve kaslarda güçsüzlük önemli belirtiler arasındadır. Mide bulantısı, kusma, ishal, deride kızarıklık ve lenfadenopati olarak bilinen lenf bezlerinin aşırı şekilde şişmesi gibi semptomlar da bulunmaktadır. Batı Nil Virüsü ile enfekte olan kişilerde hastalığın % 80 oranında belirti vermediği söylenebilir. Hastalığın varlığına dair belirti gösteren % 20’lik dilimde yer alan semptomatik vakaların % 90’ında ise Batı Nil Ateşi olarak bilinen yüksek ateş görülmektedir. Sinir sistemi tutulumu ise toplam semptomatik vakaların % 1’inde görülür. Batı Nil Virüsü’ne bağlı olarak görülen sinir sistemi tutulumu sonucunda Batı Nil Nöro İnvaziv Hastalık (BNNI) olarak tanımlanan hastalık gelişmektedir. BNNI’nın yaklaşık % 65’i ensefalit ( beyin iltihabı), % 30’u menenjit ve geriye kalan % 5’lik kesim ise akut flask paralizi olarak tanımlanan felç türü ile seyreder. Tüm Batı Nil Virüsü vakalarının % 1’i menenjit, ensefalit ve felç ile sonuçlanmaktadır. Ensefalit ile sonuçlanan vakaların ise yaklaşık % 20’si hayatını kaybederken, bu oran felç vakalarında %10 ile % 50 arasında yer alır.
Hastalığın ilacı olmadığını için çok tehlikeli olduğuna dikkat çeken Kılıç son olarak "Hastalığın teşhisi için klinik belirti ve bulguların durumuna göre kan testi ve omurilik sıvısı ile test yapılır. Batı Nil enfeksiyonuna karşı vücudun bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar laboratuvar ortamında saptandıktan sonra kesin teşhis konulur. Bu hastalık için henüz geliştirilmiş bir aşı ya da ilaçlı tedavi uygulaması bulunmamaktadır. Hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve belirtilerin etkisini azaltmak için farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Ancak nörolojik hastalık nedeniyle hayati kayıplar ileri yaştaki kişilerde daha fazla olmaktadır. Batı Nil Virüsü enfeksiyonu, insanlara en çok enfekte sivrisinek ısırmasıyla bulaşmaktadır. Vakalar genellikle yaz aylarında çoğalan ve sonbaharda da yaşamaya devam eden sivrisineklerin çok olduğu mevsimlerde ortaya çıkar. Sivrisinek ısırıklarından korunmak ve ilaçlama son derece önemlidir. Sivrisineklerin geceleri beslendiği göz önünde bulundurularak, riskli bölgelerde uzun kollu kıyafetler giyilmeli. Kapı ve pencereler sineklik olmadan uzun süre açılmamalıdır. Bunun yerine ortam ısısını ayarlamak için klima kullanılabilir. Sulak alanlardan uzak durmak, olası sivrisinek ısırıklarını engellemek için etkin bir yöntemdir. Ayrıca riskli bölgelere yapılan seyahatler öncesinde, hastalık salgınlarını kontrol etmek ve böcek kovucu ilaçlar kullanmak gerekir" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.