Avukat camiası Bayraklı ve Bornova sınırları içinde olduğu için, hukuk bu sınırlarda daha çok konuşulduğu için zaman zaman Bayraklı’ya, Bornova’ya yolum düşer.

Gideceğim yere giderim de, nasıl döneceğimi, ne zaman döneceğimin hesabını çok iyi yapmak gerekiyor.

Gitmek ve dönmek zor misali.

Hele ki Bayraklı tarafına gitmek zorunda kalırsam.

Bırakın hesap yapmayı, nefes bile almakta güçlük çekiyorum.

İnsanların kutu içinde yaşar gibi yaşamak zorunda kaldıklarını, bırakın içinde oldukları binanın camlarını, giderken arabalarının camlarını dahi açamıyorlar, o pis kokuyu almamak, nefeslerini tutmamak ve kusmamak için.

Ama görsellik diz boyu.

Koca koca afiş bilbordları ve İzmir’in kalbi Bayraklı, İzmir’in neşesi Bayraklı, İzmir’in güzeli Bayraklı.

Afişlere kapalı camdan bakma zorunda kalınca afişlerin inandırıcılığı da kalmıyor.

O güzelim renkli, koca koca afişler Bolu’nun balta girmemiş ormanlarında, doğayla baş başa, temiz havada hazırlanıyor sanırım.

Bayraklı’nın Karşıyaka’dan kalan parçası, Bornova’dan kalan parçası arasında sıkışmış halini görünce, ‘Zeki Müren’de bizi görecek mi?’ esprisi insanın aklına geliyor.

Denize kıyısı olan ama denizin onunla ilgisi kurulamayan İzmir’in ender ilçelerinden birisi Bayraklı.

Ama yiğidi öldürüp hakkını yemeyelim, şöyle Anadolu Caddesi’nden giderken, Bayraklı’nın kıyısından geçerken, o dağlara doğru iyice yükselmiş kaçak konutların ortasında muhteşem bir bina var.

Denizi gören odaları var.

Bayraklı’nın içler acısı halini, geri kalmışlığının halini, imar düzensizliğinin halini gösteren bina.

Işıklı panosu Bayraklı Belediye Başkanlığı binası.

Bayraklı’nın geliştiğini gösteren tek bina.

Bayraklı’nın tamamın nasıl olması gerektiğini gösteren tek bina.

Bayraklı’da bir belediye başkanını olduğunu gösteren tek bina.

Bayraklı’da Başkan Serdar Sandal’ın Bayraklı’yı düşünürken denize baktığı tek bina.

Afişlerin temiz, kokuların pis olduğu Bayraklı’nın kötü kaderinin yazıldığı bina.