Dünyayı sarsan, bütün bilim adamlarını şaşırtan iki büyük deprem yaşayan ülkemizde acılar bir yana, telaşlar bir yana, kargaşalar bir yana, tepkiler bir yana, bütün iyi şeyler bir yana, bir de medyum bilim insanlarımız türemeye başladı.

Bilim insanı ne demek?

Belirli bir konuda bilgi sahibi, bilimsel araştırmalar yapmış, sonuçlar çıkartmış konunuz uzmanı kişiler.

Konu deprem olunca bilim insanından çok, medyumları dinler olduk.

Bilim insanları çıkıyor televizyon kanallarına, açıklıyor gazete sayfalarına Türkiye’de ‘Maraş depremi geliyorum’ dedi.

Türkiye’de ‘İstanbul depremi geliyorum’ diyor.

Türkiye’de ‘İzmir depremi geliyorum’ diyor.

Türkiye’de ‘Malatya, Bingöl, Adana, Elazığ vs depremleri geliyorum’ diyor.

Doğal olarak soruyoruz, ne zaman?

‘Belki yarın, belki yarından da daha yakın, üç vakte kadar’

Türkiye’de bugün aklı başında herkes bilim insanları kadar şunu net biliyor.

Türkiye’de deprem bölgesi, kuzey de bir fay hattımız var, güneyde bir fay hattımız var, Ege Bölgesi’nde büyük, küçük fay hatlarımız var.

Buralarda deprem olabilir.

Bizim bilmediğimizi anlaşılan bilim insanları da bilmiyor.

Ne zaman olur belli değil!

Kaç şiddetinde olur o da belli değil!

Sonuçları ne olur o zaten hiç belli değil!

Yerin altından bu kadar haberli habersiz iken, yerin üstünde tedbir almaktan başka çaremiz yok.

Evleri az katlı, çok katlı ise çok tedbirli yapmak zorundayız.

Yıkılmayan hiçbir şey olmazsa deprem sadece salıncakta sallanmak gibi bir şey olacaktır.

Bilim insanları bu alanda çalışma yapıp, önceden depremi bilme olasılığı bulup, medyumluktan çıkana kadar da tek çaremiz var.

Tedbir, tedbir, tedbir!