Banu Pirinçcioğlu
BİR DURUŞUN OLACAK
Kendi cümleleriniz olsun. Yeni yetme ergen gibi, duyup beğendiğiniz cümleleri kullanmayın.
Kendi fikirleriniz de önemli.
Insanın kendine yapacağı en büyük iyiylik. Kendi olmak.
Kimbilir kimin fikrini benimseyip kendi öz hakiki fikriniz gibi söylüyorsunuz.
Başkaları sizi sevecekse eğer kendi halinizi görüp sevsin. Yok sevmeyecekse de sevmesin.
Birilerine yaranmak adına kimseleri satmayın mesela. Başkasının gözüne hoş görünmek için karakterinizi harcatmayın iki kuruşa.
Çünkü bunlar geçici mutluluklar. Hayat çizginizi sahtekarlık üzerine kurarsanız sahtekarlık görürsünüz. Etme bulma durumu. Hiç şaşmaz.
Dünya kadar eğitim aldım. Kişisel gelişimin kitabını yazarım. Insanları okuma konusunda dedektif bile olurum. Kim yalan söylüyor, yalanı nasıl söylüyor ilk görüşte anlarım. Mesela çok kolay yalan söyleyenler var. En çok onlardan korkarım.
Saniyeler içerisinde yalanı kurma, kelimelere dökme ve hatta kendini bile yalanına inandıran insanlar tanıdım. Kibarca susup dinlemeyi tercih etmem. Ben daha çok küt diye yüzüne vurma taraftarıyım. Kimine göre dangalaklık yaptığım. Bana göre doğruluk.
Menfaatle işim olmaz. Menfaatçileri de sevmem.
Pirinç ayıklar gibi, tane tane ayıklarım hayatımdaki parazit yapan sesleri. Hiç pişman olmadım. Şu da bana lazım olurdu, tutsaydım bir kenarda dediğim kimse yok. Demek ki doğru yoldaymışım.
Az insan, öz ve sağlam insan benim mottom.
Bir insanın bin tane arkadaşı varsa uzaklaşırım derhal. Çünkü o arkadaşlık değil, başka birşey. O insan toplamak. Bir insanın bin tane arkadaşı olamaz. Onlar olsa olsa tanıdık olur.
Hep söylerim. Bir duruşunuz olsun.
Sizi siz yapan birşeyiniz olsun. Kıvrak olup her kaba uyum sağlamaktansa düz olun, kendi kalıbınız kadar insan olun.
Farkındalık arttığında bu gibi şeyler size fazla geliyor. Mikrobu bedenden atmaya çalışan antibiyotik gibi, hayatınızdan saçma insanları atmak istiyorsunuz.
Duruşsuz ve zayıf karakterli olanlar hayatınızdan çıkınca nefes alıyorsunuz.
Bende öyle oluyor yani.
Sırf doğruları söylediğim için çoğu köyden kovuluyorum da o köylerde kalmak istesem susardım zaten.
Insanlarla ilgili iyi bildiğim bir başka şey de, doğruları duymaya tahammülsüz oldukları. Gerçek hayattan ziyade tiyatro oynamayı sevdikleri.
Onlar gibi olmayı istermiydim? Hiç sanmıyorum. Öncelikle kendime tahammül edemezdim,. Aynaya bakacak yüzüm olmazdı.
Karakterinize bir bakın bakalım, kendinizi biraz izleyin. Olmak istediğiniz kişimisiniz yoksa olmanızı istedikleri kişi mi?
Yoksa her kalıp size uyar mı?
Bir duruşunuz varsa mesele yok. eğri yada büğrü farketmez. Ama hem eğri hem doğruysa olmamışsınız demektir.