Yerel seçimlerden çıktığımızda yeni yeni belediye başkanlarımızla, eski sorunlarla, yeni umutlarla seçimi arkamızda bıraktık.

Belediye Başkanı seçilenler başkanlık koltuğuna oturduklarında, ilk meclis toplantılarını yaptıklarında, sorunlarımız ortada kaldı gibi.

Çünkü Belediye Başkanları tek tek, belediyelerin kendilerinden önceki dönem yaptıkları borçları öğrenip, bu borçlarla nasıl baş edeceklerini kara kara düşündükleri izlenimini verdiler.

Kimisi açık açık söyledi!

Kimisi gizli gizli dert yandı!

İzmir’deki belediyelerin borç batağında olduğu ise siyaset dünyasının gündemi oldu.

Daha önce kim belediye başkanıydı, hangi partinin başkanıydı bununla ilgili kısır bir tartışmaya girmeye hiç gerek görmüyorum.

İzmirliler olarak hakkı olan seçim hakkını kullandı ve İzmirliler olarak hakkı olan şehirde yaşadığı sorunların çözümlerine dair beklentiler içinde.

Seçme hakkını kullanan vatandaşa ‘Yok’ demeye, ‘Yapamıyorum’ demeye, ‘Yapamam’ demeye kimsenin hakkı yok.

Seçim öncesi belediye başkanı olabilmek için seçim mücadelesi içine girdiyseniz, bu mücadeleyi kazanmak için daha güzel İzmir sözünü verdiyseniz, bunu öyle ya da böyle yerine getirmek zorundasınız.

Belediye Başkanı seçilmeden önce ‘Belediyenin borç batağında olduğundan bilgim yoktu’ demeye kimsenin hakkı yok.

Başkan olmak istediğiniz yerde seçmenin sizden beklediklerini nasıl biliyor, ona göre konuşup, sözler veriyorsanız, başkan koltuğuna oturduğunuz belediyenin de mali durumunu bilip, sözlerinizi ona göre ölçerek, biçerek konuşmanız gerekirdi.

Belediye Başkanlığını kazanmak kolay, zor olan belediye başkanlığı yapabilmektir.

İzmirlilerin bir beş yıl daha kimseyi idarece edecek, İzmir’i bilindik sorunlarıyla yaşayacak hali yok.

Her bir belediye başkanımızın zor bir süreçte belediye başkanı olduklarına hepimizi şahidiz.

Ama bu şahitlik onlardan hiçbir şey beklemememiz anlamana gelmiyor ve gelmez de.

İzmir artık değişim istiyor, gelişim istiyor, yaşanabilir İzmir istiyor.

Özellikle İzmirli gençler iş istiyor!

Vesselam!