Aysel Ateş Abdullazade
"Boşanma evliliğin yan ürünüdür"
'Evlilik sevgiyi öldürür' diye bir düşünce hakim insanların psikolojisinde. Önce evlilik nedir, onu anlayalım.
Evlilik, birbirini tanıyan, birbirine birçok duygular ifade eden, ruhsal ve düşünce olarak yakın görünen, birbirini seven, aşık olan iki kişinin özgür irade ile yaşamını paylaşmasıdır, bir ömrü birlikte geçirmesidir. Evliliğin sadece hukuki yanı hariç, senetleşme ile derin bir bağı yoktur. Evlilik dediğimizde ilk akla gelen evrak, nikah, düğün, topluluk, kalabalık olmamalıdır. Kendi haklarını savunmak ve haklarından doğru bir şekilde yararlanmak için devletin, şahısları evli olarak tanımlaması gerekmektedir. Bunun için resmi nikah önemlidir. Fakat bunun haricinde evlilik bir idare, şirket, iş yeri, müessese değildir. Evlilik sözleşmesi dediğimiz hususlar, başta konuşulan şartlar, koşullar evliliğin temel prensiplerine tâbi tutulamaz. Evlilik duygusal bir eylemdir. Duygusallık insana has bir hissetme olduğundan burada koşullar, şartlar olmamalıdır. Böyle evlilikler gerçekçi değildir ve bir kontrakt üzerinde yapılan iş gereği görüntüsü vermektedir. Birbirine temiz duygularla, istek ve sevgi ile, tamamen kalp ve ruh birleşimi ile yaklaşan iki insanın kontrakt imzaları ile gerçekçi samimiyet mümkün değildir. Zaten bir yerde koşul varsa, orada amaç sevgi ve duygular olamaz. Kişilerin tek imzası birbirilerine verdikleri sözdür.
"BOŞANMA EVLİLİĞİN YAN ÜRÜNÜDÜR"
Belli bir zamandır bu cümle insanların kafasını kurcalıyor. Bu, ne demektir? Evlilik olmasa, boşanma da olmaz mı demek? Ya da evlilik olmamalıdır, dolayısı ile boşanmalar da olmayacaktır mı demek?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, evlilik ve boşanma duygusal bir eylemdir. Resmi yanını istisna etmiyoruz. Boşanma dediğimiz eylem ise ayrılıktır. Hayatı paylaşmayı sürdüremeyen, anlaşamayan insanlar ayrılmaya karar verir. Evlenmek kadar doğal, evlilik kadar normal bir şeydir boşanma. Kimse boşanmak için evlenmez elbette. Fakat gitmiyorsa, yolda aşılamayan maniler varsa, boşanma en son ve en uygun çözümdür. Birbirini zedelemeden, insanice özgür irade ile alınan bir karardır.
PEKİ, EVLİLİK SEVGİ BAĞINI KÖRERTİYOR MU, SEVGİYİ ÖLDÜRÜYOR MU?
Sevgi ile kurulmuş bir yuvayı değil evlilik, hiçbir güç yıkamaz. Birlikte yaşamak, bir çatı altında ömür paylaşmak bir süreç değildir, neticesinde bir ömür, hayat paylaşmaktan bahsediyoruz. Tüm mesele sevgi, aşk, tutkudur. Ve doğru zamanda doğru insanla verilen karardır. Yıpranma her eylemde olabilir zaman zaman. Bunu aşmak yine sevgiye dayanıyor. Taraflar arasında çekim, kıvılcım, aşk, tutku var ise, çözülmeyen hiçbir şey olamaz. Evlilik, bir evin içinde yaşamaktan ziyade, iki hayatı birleştirip bir yapmaktır. Kurulan hayaller, istenilen ve arzulanan mutlulukların gerçeğe dönüşülmesi üzere evlilik yoluna girilir. Bu yolu çiçeklendirmek yine tarafların sorumluluğundadır. Aslında mutlu olmak çok basittir. Kafanı sadece gökyüzüne bakmak için kaldır ve kulaklarını her şeyi duymayacak şekilde ayarlayarak yaşa gitsin. Mutluluk ve huzur vahdetinde hayatın kolaylığı tartışılmazdır. Sev, saygı duy, hisset, göster ve yaşa. Bu kadar sade.
Sonuç olarak, sevgili okuyucum, evlilik sevgiyi öldürmez. Evlilik aşkı bitirmez. Evlilikten korkulmaz. Ayrılık normaldir, boşanma doğaldır. Önemli olan tüm bu eylemleri bilinçli ve kimseyi incitmeden yapabilmektir. Elbette biten şeyler vardır, ama bitmeden önce onarılan, düzeltilen, yeniden yapılandırılan şeyler de mevcuttur. Yıpratan değil, onaran olduğunuzu başardığınız zaman hayat çok daha kolay olacaktır. Sevin, aşık olun, evlenin ve aşkla yaşayın.
Sevgi ve esenlikle!