Canko, “Kadına yönelik şiddet tüm dünyanın kanayan yarasıdır”
EKAM; her alanda kadın olgusu ile ilgili önemli araştırmalar yapıyor
Türkiye nüfusunun yüzde 49,8’ini oluşturan kadınların karşılaştığı sorunları, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde kadına yapılan her türlü şiddeti kınadıklarını ve tüm kadınlar için eşitlikçi ve adil bir dünya dilediklerini belirten Dr. Dilek Maktal Canko, “Kadına yönelik şiddet sadece bizim ülkemizin değil, tüm dünyanın kanayan ve en önemli yarasıdır” dedi.
Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (EKAM) amacı ile ilgili bilgi veren Dr. Dilek Maktal Canko, “EKAM hukuksal, sosyolojik, ekonomik, kültürel, tarihsel ve sağlık alanlarında kadın olgusu ile ilgili araştırmalar yapar veya yaptırır. EKAM, her şeyden önce kadının bir birey olarak farkındalığını sağlayacak çalışmalar yapar, kadına destek olur ve rehberlik eder. Toplumsal cinsiyet ve kadın çalışmalarında araştırma ve eğitimin hem teorik hem de pratikte yapılmasını teşvik eder; bu konularda projeler üretir ve projeleri destekler. Ayrıca eğitime yönelik etkinliklerde bulunur ve bu konularda yapılan akademik çalışmalara destek verir” diye konuştu.
Amaçlarını gerçekleştirmek için EKAM’ın, kadın sorunları konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde seminerler, konferanslar, sempozyumlar ve sertifikalı eğitim programları düzenlediğini belirten Dr. Dilek Maktal Canko, bu çalışmaları kitap haline getirerek yayınlanmasını ve böylece bu konuların daha geniş kitleye duyurulmasını sağladıklarını belirtti.
Kadına yönelik şiddet tüm dünyanın kanayan yarası olduğunu bildiren Dr. Canko, “Kuşkusuz kadınların dünyadaki en önemli sorunu, tarih boyunca ataerkil düzenin ataerkil bakış açısıyla belirlediği sınırlar içinde yaşamaktır. Bu sınırlar kuşkusuz kadının kendini istediği gibi ifade edememesine neden olmaktadır. Daha somut olarak kadın, şiddet ve baskı ile karşılaşmaktadır. Kadına yönelik şiddet sadece bizim ülkemizin değil, tüm dünyanın kanayan ve en önemli yarasıdır” dedi.
Kamusal ya da özel alanda olsun kadına yönelik baskının her türü şiddet olarak değerlendirildiğini vurgulayan Dr. Dilek Canko, kadına yönelik şiddetin birçok nedeni olduğunu belirterek, en temel nedenin yüzyıllardır süre gelen ve erkekleri üstün konumda tutan politik, ekonomik ve sosyal süreçlerin olduğunu dile getirdi.
2017 yılında yayımlanan Türkiye’deki kadına yönelik şiddet üzerine yapılan bir alan araştırmasından örnek vererek, kadına yönelik şiddet ile kadının eğitim seviyesi arasındaki ilişkisini değerlendiren Dr. Dilek Canko, “Şiddet gördüğü belirlenmiş 200 kadın ile görüşme yapılmıştır. Çalışma kapsamında her eğitim seviyesinden kadınların şiddete maruz kaldığı belgelenmiştir. En fazla ilkokul eğitimi alan kadınlar, ardından da ortaokul ve lise eğitimi alan kadınların şiddete maruz kaldığı görülmüştür. İçlerinden üniversite mezunu olup şiddete maruz kalan olsa da diğer eğitim seviyelerine göre sayıları daha azdır. Kuşkusuz eğitim her alanda olduğu gibi şiddet eğilimli insanlar üzerinde de etkilidir” diye konuştu.
Şiddet gören kadınların çoğu zaman dış veya iç sebeplerden dolayı kendilerini ifade etmekten kaçındıklarını belirten Dr. Canko, kadınların ancak şiddetin boyutları arttığında kamu kuruluşlarından yardım istediğini ve kamu kuruluşlarının şiddet gören kadınlara ilişkin çok hassas çalıştıklarını belirtti. Kadına yönelik şiddet haberlerdeki dilin kuşkusuz tahrik edici dilden uzak olması gerektiğini ve medyanın büyük bir toplumsal güç olarak şiddeti desteklememesi gerektiğinin altını çizen Dr. Dilek Canko, kadına yönelik şiddetin önlenmesinin en önemli yolunun eğitim olduğunu belirtti.
Toplumsal cinsiyet çalışmalarının erkeklerin de katıldığı çalışmalar olması gerektiğini bildiren Dr. Canko, “Kadınlara ve erkeklere birlikte eğitimler verilmeli ve çözüm birlikte aranmalıdır. Zaten asıl meselenin ötekileştirmeden kaynaklandığı unutulmamalıdır. Bugün hala alınan tüm tedbirlere rağmen kadınlar tüm dünyada şiddete maruz kalıyorsa çözümü baskıcı tavırlarda değil eğitimde, bilimde, sanatta aramalıyız. Şiddet uyguladığı tespit edilmiş erkeklere; toplumsal cinsiyet eğitimi, bilim ve sanat alanında eğitim verilirse sonucun değişeceğine inanıyoruz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.