Mutlu Çakır
ÇARE: DAHA ÇOK DEMOKRASİ
Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz şeyler var.
Devlet içinde devlet olmaz. Devlet içinde, paralel veya başka bir geometrik yapılanmaya kesinlikle izin vermemek gerekir. İşin içine bir kez paralellik girerse, hak eden değil de adamını bulan yükselir. Devlet içindeki şu veya bu yapı kendisinden olan olmayan diye ayrımcılık yaparak devlet mekanizmasını hasta eder. Bu yolun sonunda da çöküş kaçınılmaz olur.
Devlet içinde devlet olmayacağı gibi, Liyakat olmadan da devlet, devlet gibi olamaz. Devlet yönetiminde, şundan veya bundan olan değil, hak eden yükselmelidir. İş bilenin, kılıç kuşananın olmalıdır.
Buraya kadar, 15 temmuz kalkışmasına hep beraber karşı durmaya mecburuz.
Ama ya bundan sonra ne olmalı?
Bu ülkenin, fabrika ayarları 1919 dan itibaren kanla ve barutla yapılmıştır. Savaşın galibi Mustafa Kemal ve gazi meclis, 1923 de cumhuriyeti kurup da devrimleri gerçekleştirerek fabrika ayarlarını netleştirmiştir.
Herkesin, her kesimin barış içinde yaşaması için, devlet işleriyle din işlerini kesin kes ayıracağız. Din referanslı yapılar, devlet işlerini de buna göre yapmaya kalkarsa ortaya felaketler çıkıyor. Bunu anlamak için ille de darbe gecesini yaşamak zorunda değildik ama maalesef yaşadık.
İnsanların, tarikat, cemaat şu bu diye ayrışması ve birini boğazlaması tarih boyunca sürekli tekerrür etmiştir. Darbe gecesi duyulan “vurun öldürün, ateş edin acımayın” nidaları da göstermiştir ki, dinin birleştirici gücü kadar, kendi kan kardeşine bile şiddet uygulatabilecek bir yönü de vardır. Hele elinde tank, top vs olursa. Duamız odur ki, Allah bize 15 temmuz gecesi gibi bir gece bir daha yaşatmasın.
Dine de dindara da saygılı olmak zorundayız. İnsanın maneviyat yönü ondan ayrılamaz. Ama devlet yapısında dini değil, aklı bilimi ve liyakatı esas almak ve en başa koymak zorundayız. Dilerim, darbe teşebbüsü gecesinde yaşananlar bu konudaki tartışmalara nokta koymuş ve herkesi duruma aymıştır.
Bir arada huzur ve barış içinde yaşamak için ortak paydalarımızda buluşup bir birimize sarılalım. Demokrasimizi yüceltelim, geliştirelim. Evrensel standartlara taşıyalım. Demokrasi ve özgürlüklerin kök saldığı yerde darbenin adı bile olmaz.
Bu yüzden ÇARE: OHAL’in amacına ulaşmasından hemen sonra ve çok ivedi olarak topyekun bir demokrasi seferberliğidir.
Daha çok demokrasi, daha çok barış ve daha çok huzur demektir.
Bu ülkenin geleceği demokrasi, hukukun üstünlüğü ve bir barış adası olarak dünyaya da barış ihraç eder olmasından geçer.
Ekonomisi de böyle büyür. Halkı da böyle zenginleşir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.