CHP'li Bakan'dan hayvan haklarıyla ilgili 4 ayrı kanun teklifi
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Murat Bakan hayvan haklarının korunması amacıyla 4 ayrı kanun teklifi verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Murat Bakan hayvan haklarının korunması amacıyla 4 ayrı kanun teklifi verdi.
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HAYKONFED) ile beraber çalışma yürüten CHP’li Murat Bakan; belediyeler tarafından gerçekleştirilen hayvan katliamlarının engellemesi amacıyla belediyelere idari para cezası uygulamasını, sokak hayvanlarının mahalli idareler tarafından barındırılmasını ve ev hayvanlarının yasadışı deneylerde kullanılmasının önüne geçilmesini kapsayan kanun tekliflerini TBMM Başkanlığı’na sundu.
Hayvanları Koruma Kanunu’nda yaptığı değişikliklerle sahipsiz hayvanlar ve ev hayvanlarının korunması amacıyla gerektiği sayıda hastaneli bakımevleri kurularak buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetlerin yürütülmesini talep eden Bakan, teklifine tüm il ve ilçelerde yeterli sayıda veteriner hekim istihdamını da kanun maddesi olarak ekledi.
HAYVAN KATLİAMI YAPAN BELEDİYELERE CEZA!
Bakan, verdiği kanun teklifiyle belediyeler tarafından gerçekleştirilen hayvan katliamlarının önünde geçilmesi amacıyla 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28’inci maddesine “Sahipsiz hayvanları koruma, barındırma ve bakımlarını sağlama, kısırlaştırma anlamında görevini yerine getirmeyene Belediyelere, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hayvan başına iki bin lira idari para cezası, sebepsiz yere sokak hayvanlarını öldüren ve/veya öldürmeye teşebbüs eden Belediyelere ise hayvan başına beş bin lira idari para cezası kesilir” bendinin eklenmesini istedi.
SOKAK HAYVANLARI MAHALLİ İDARELERCE BARINDIRILSIN!
Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda öngörülen durumlar dışında öldürülmelerinin yasak olduğunu vurgulayan Bakan, sokak hayvanlarının mahalli idareler tarafından barındırması amacıyla 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6’uncu maddesinin “Mahalli idareler, sahipsiz veya güçten düşmüş ev hayvanlarını hayvan bakımevlerine götürmekle yükümlüdür. Mahalli idarelerce bu hayvanların öncelikle bakımevlerinde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların mikroçiple kayıt altına alındıktan sonra öncelikle sahiplendirilmeleri esastır. Güçten düşmüş hayvanları, bakımevlerinde ayrılacak özel bölümlerde hayvan refahına uygun olarak bakılır. Mahalli idareler sahipsiz ev hayvanlarının refahını sağlamak üzere yeterli sayı ve özellikte besleme noktaları teşkil etmekle yükümlüdür. Hayvan bakımevi izinleri mahalli idareler tarafından verilir” şeklinde değiştirilmesini talep etti.
EV HAYVANLARININ YASADIŞI DENEYLERDE KULLANILMALARINA ENGEL!
Ev hayvanlarının yasadışı biçimde deneylerde kullanılmasının önüne geçilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 10’uncu maddesinin “Ev hayvanı satış yerlerinde ev hayvanı bulundurulamaz ve gerek ev hayvanı satış yerlerinde, gerekse üretim çiftliklerinde ve/veya bakımevlerinde ev hayvanı satışı yapılamaz. Ev hayvanı ithalatı yapılamaz. Hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur. Üretim çiftliklerinin ruhsatlandırılması ve denetimi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yerine getirilir. Ev hayvanlarının üretimini yapanlar, annenin ve yavrularının sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla yükümlüdür. Hayvanların ticarî amaçla film çekimi ve reklam için kullanılması ile ilgili hususlar izne tâbidir. Bu izne ait usul ve esaslar ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Bir hayvan; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde, film çekimi, gösteri, reklam ve benzeri işler için kullanılamaz. Sosyal medya ve internet sitelerindeki yasa dışı ev hayvanı ve deney hayvanı üretim ve satışı yasaktır” şeklinde değiştirilmesini istedi.
KISIRLAŞTIRMA İSTASYONU, BAKIMEVİ VE VETERİNER İSTİHDAMI!
Bakan, nüfusu 100 binden az olan belediyeler sınırları içerisinde yer alan hayvanların da kısırlaştırılması ve her türlü bakımı işin ehli uzmanlarca sağlanması amacıyla, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 19’uncu maddesinde, “Sahipsiz hayvanlar ile ev hayvanlarının korunması amacıyla hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması; buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetlerin yürütülmesi, büyükşehirlerde belediyeleri, illerde il özel idareleri ve il belediyeleri ile;
a) Nüfusu 20000 altında olan yerleşim birimlerinde kısırlaştırma istasyonu,
b) Nüfusu 20000-50000 arasında olan ilçelerde küçük ölçekli bakımevi,
c) Nüfusu 50000-100000 arasında olan ilçelerde orta ölçekli bakımevi,
d) Nüfusu 100000 üzerinde olan ilçe ve illerde gerektiği sayıda hastaneli bakımevleri kurulmak suretiyle gerçekleştirilir.
Tüm il ve ilçelerde mutlaka yeterli ve gerekli sayıda veteriner hekim istihdam edilir ve belediyeler kısırlaştırma uygulaması konusunda Veteriner Hekimler Odaları ile “eğitim, bilgi ve teknik destek” bağlamında iletişim içinde çalışır. Ayrıca, alternatif olarak yerel veteriner hekimlerden de kısırlaştırma ve tedavi için hizmet alımı da yapılabilir. Orman Su İşleri Bakanlığının il teşkilatlarında da yeterli veteriner hekim istihdam edilir” şeklinde düzenleme yapılmasını talep etti.
5199 SAYILI HAYVANLRI KORUMA KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN TEKLİFİNİN GEREKÇELERİ VE MADDE DEĞİŞİKLİKLERİ
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi
Hayvana kötü muameleye verilecek olan cezanın sadece vatandaş için geçerli olması ve belediyeleri kapsamıyor olmasıdır. İkinci önemli husus, kanununu uygulamakla yükümlü Orman Su İşleri Bakanlığının, kanunun uygulanmasına yönelik belediyeler üzerinde hiçbir yaptırımı olmamasıdır. Kısırlaştırma yapmayan, hayvan sayısını azaltmak için öldürme yolunu seçen belediyeler için bir ceza mevcut olmadığı gibi, bakanlığın da bu konuda bir idari yaptırımı yoktur. Belediyeler tarafından gerçekleştirilen hayvan katliamlarının önüne geçebilmek için kanun teklifimizde yer alan bendin 28. Maddeye eklenmesi tüm bu sorunu ortadan kaldıracaktır.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28’inci maddesine;
“ö) Sahipsiz hayvanları koruma, barındırma ve bakımlarını sağlama, kısırlaştırma anlamında görevini yerine getirmeyene Belediyelere, Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hayvan başına ikibin lira idari para cezası, sebepsiz yere sokak hayvanlarını öldüren ve/veya öldürmeye teşebbüs eden Belediyelere ise hayvan başına beşbin lira idari para cezası kesilir.” bendin eklenmesiyle Belediyeler tarafından gerçekleştirilen hayvan katliamlarının önüne geçilecek, ayrıca belediyelerin bu konuda görevlerini düzgün bir şekilde yerine getirmeleri sağlanmış olacaktır.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi
Toplanıp kısırlaştırılan hayvanlardan "sahiplendirilemeyenler, okul, hastane, ibadethane, çocuk oyun alanı gibi toplumun yoğun olarak kullandığı yerler hariç alındığı ortama bırakılır" hükmü yüzünden, hayvanlar şehir merkezlerinden alınıp şehir dışlarına, dar gelirli ve fakir insanların oturduğu kenar mahallelere sürgün edilecektir. Binlerce çoğalan hayvanlar için, vatandaş ve zaten öldürmeye hazır olan belediyeler tarafından zehirleme ve katliamlar başlayacaktır. Ayrıca, son zamanlarda şehirlerin dışlarında da 3-4 bin haneli kasabalara siteler yapıldığı ve buralar da kalabalık yerleşim alanları haline getirildiği için, hayvanlar oralarda da tutulmayacak, yaban hayatının olduğu kırsala, dağa ve ormanlara atılacaklardır. Böylece, yaban hayvanlarında ve yaban hayatında yoğun olan kuduz hastalığı, evcil olan kedi ve köpeklere geçip, hastalığın bir şekilde insan oturumlu olan şehirlere gelmesine sebep olabilecektir. Bunun yanı sıra, ormanlar ve kırsala atılan hayvanlar yazın susuzluktan, kışın da korunaksız olarak soğuk ve kara mahkum olarak acı içinde can vereceklerdir. Ayrıca kısırlaştırılan köpek ve kediler tasarıda tanımlanan yerlere bırakılmasalar bile, kendi doğaları icabı, fiziki engel olmayan her yere gideceklerdir. Bu kez de belediyeler, sürekli olarak kalabalık yerlere geldikleri sebebi ile bu hayvanları toplayıp tekrar başka yerlere taşıyacaklardır. Adeta bir sürek avı başlatılacaktır. Ayrıca, şehirleri kedisizleştirmek ve köpeksizleştirmek, ekolojik dengeyi ciddi biçimde bozacaktır. Toplumda hayvanlara merhamet konusunda ciddi biçimde duyarlılık arttığı için, insanlar da bu hayvanları doyurmak beslemek isteyeceklerdir. Belediye ekipleri ile vatandaşlar arasında ciddi sorunlar yaşanacaktır.
Osmanlı devletinin başkenti olan İstanbul, sokak hayvanları ile tanınırdı. 19. yy’ın başına kadar köpekler, İstanbul kartpostallarının göbeğine oturur ve şehrin simgesi addedilirlerdi. Sokak köpekleri için yemek dağıtma meslek haline gelmiş, onları korumak için vakıflar kurulmuştur. Ayrıca, o zamanlar Mancacılık diye bir meslek vardı. Mancacı, kedi köpek yiyeceği demek olan mancayı, satar; dileyen, Mancacıdan aldığı yiyecekleri hayvanlara verir, dileyen parasını verir Mancacı onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi. Sokak hayvanını sevme merhamet etme bizim toplumumuzun geleneklerinde vardır. Bugün bile İstanbul’un kedileri konusunda yazılan kitaplar ve yapılan filmler bütün Batı dünyasında örnek olarak gösterilmektedir. Bu nedenle şehirlerde hayvan varlığını yok etme yerine, kısırlaştırma ile üremelerini kontrol altına alma hem insani boyutta, hem de eko-denge açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir. “Kısırlaştır-Aşılat-Aldığın Yere Bırak” ana prensibi ile çıkartılan Hayvanları Koruma Kanunu'nun bu ilkesi korunmalıdır. Kalabalık yerlerde köpek ve kedi sayısını kontrol altına almanın çözümü sürgün değil, ciddi bir kısırlaştırma seferberliği ile çoğalmalarının kontrol altına alınması ve ithalat ve ticari üretimin yasaklanmasıdır.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6’uncu maddesinin;
“Sahipsiz ya da güçten düşmüş hayvanların, 11.6.2010 tarihli ve 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ile 24.4.1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda öngörülen durumlar dışında öldürülmeleri yasaktır. Mahalli idareler, sahipsiz veya güçten düşmüş ev hayvanlarını hayvan bakımevlerine götürmekle yükümlüdür. Mahalli idarelerce bu hayvanların öncelikle bakımevlerinde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların mikroçiple kayıt altına alındıktan sonra öncelikle sahiplendirilmeleri esastır. Güçten düşmüş hayvanları, bakımevlerinde ayrılacak özel bölümlerde hayvan refahına uygun olarak bakılır. Mahalli idareler sahipsiz ev hayvanlarının refahını sağlamak üzere yeterli sayı ve özellikte besleme noktaları teşkil etmekle yükümlüdür. Hayvan bakımevi izinleri mahalli idareler tarafından verilir.” şeklinde değiştirilmesiyle özellikle köpek ve kedilerin yaban hayvanlarıyla ve yabani ortamla bağı kesilerek kuduz mikrobu almaları önlenecek, belediyelerin hayvan katletmeleri engellenmiş olacak, mahalli idareler sokak hayvanlarını barındıracak ve bu sayede de makro anlamda da ekolojik denge korunmuş olacaktır.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi
Sahipsiz hayvanlara deney yasaktır. Ev hayvanı satan yerlerin eli ile sahipsiz hayvanların sahipli konuma getirilip, art niyetli kişilerce bilimsel kılıf altında işkence olan deneylere yollanması gibi vahşi bir amaç söz konusu olabilmektedir. Üretim çiftliklerindeki hayvanların dile getirilmeye başlanan "katalog üzerinden" satışı ise kabul edilemez. Hayvanlar, üretim çiftliklerinde gözden uzak daha kötü koşullarda üretilecek ve tutulacaktır.
Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde hayvanlar üzerinde yapılan deneylere kısıtlamalar getirilmeye başlanmıştır. Bu sebeple, deney yapan kozmetik, silah ve ilaç firmaları, Türkiye gibi ülkelerde deneylerine devam etmek için yasal zemin ortamları aramaktadırlar. Bir taraftan petshoplardan hayvan satışı maddesi konurken, öte yandan evlerde bakılan hayvanları sayı ve konum olarak sınırlamanın yasal alt yapısı da yönetmelikler ile hazırlanmaktadır. Deneye hayvan sağlayacak her türlü madde kanundan çıkarılmalıdır. Hayvanları sahiplenmek isteyen kişiler doğrudan bakımevlerinden sahiplenebilirler. Ayrıca, sosyal medya ve internet sitelerindeki yasa dışı üretim ve satışa yönelik tedbir ve yaptırımlar bu tasarıda hiçbir yerde yer almadığı için, halen yapılan üretim, satış ve dövüşler de serbestçe devam edecektir.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 10’uncu maddesinin;
“Ev hayvanı satış yerlerinde ev hayvanı bulundurulamaz ve gerek ev hayvanı satış yerlerinde, gerekse üretim çiftliklerinde ve/veya bakımevlerinde ev hayvanı satışı yapılamaz. Ev hayvanı ithalatı yapılamaz. hayvanların sağlıklarının iyi, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarına uygun olması zorunludur. Üretim çiftliklerinin ruhsatlandırılması ve denetimi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yerine getirilir. Ev hayvanlarının üretimini yapanlar, annenin ve yavrularının sağlığını tehlikeye atmamak için gerekli anatomik, fizyolojik ve davranış karakteristikleri ile ilgili önlemleri almakla yükümlüdür.
Hayvanların ticarî amaçla film çekimi ve reklam için kullanılması ile ilgili hususlar izne tâbidir. Bu izne ait usul ve esaslar ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Bir hayvan; acı, ıstırap ya da zarar görecek şekilde, film çekimi, gösteri, reklam ve benzeri işler için kullanılamaz.
Sosyal medya ve internet sitelerindeki yasa dışı ev hayvanı ve deney hayvanı üretim ve satışı yasaktır.” Şeklinde değiştirilmesiyle ev hayvanlarının yasadışı biçimde deneylerde kullanılması hem doğrudan, hem dolaylı yoldan engellenmiş olacak, hayvan hakları koruma altına alınmış olacaktır.
5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi
Mevcut yasada sahipsiz hayvanların korunması hükmü yer almamaktadır ve yönetmelikte tüm belediyelerin kısırlaştırma bakım merkezi kurma hükmü vardır. Fakat yeni tasarıda nüfusu 100 binden az olan sayısı 970i bulan belediyede kısırlaştırma merkezi kurulmasına gerek görülmemiştir. Oysa, sahipsiz hayvan sorununun çözümü için kısırlaştırmanın daha da genişletilip seferberlik haline getirilmesi gerekirdi. Bu tasarı yasalaşırsa, kısırlaştırılmadan şehir çevrelerine, çöplüklere ve yaban hayatına atılan sahipsiz hayvanların sayısında adeta patlamalar olacak, buna paralel olarak seri katliamlar da başlayacaktır. Şu anda bile yasal engel olmasına rağmen, birbirlerine gizlice kedi ve köpek atan belediyeler, tasarı kanunlaşırsa, başka bir yere kısırlaştırma için hayvan götürme bahanesi ile başka ilçelere köpekleri atmayı alenen yapacaklardır. Bakanlığın görüşü olan, uzaklıkları 2-3 saate çıkan büyük ortak merkezlere belediyelerce kısırlaştırma için hayvanların götürülmesi, mazot gideri, araç ve personel nedeni ile yapılmayacak, hayvanlar ormanlara, yaban hayatına, çöplüklere atılacaktır. Şehir merkezlerinde yaşayan hayvanlar şehir çevrelerine atıldıkları zaman, oralarda yaşayan çoğu dar gelirli vatandaşlar, kısırlaştırılmadan çoğalan bu hayvanlar ile baş başa kalacaklardır. Kısırlaştırmayı en aza indirmek ve sadece büyük şehirler ile sınırlamak, hayvan sayısını kontrol edilemez noktalara taşıyacağı gibi, katliamları seri hale getirerek toplumda da büyük infial ve kaos oluşturacaktır. Yasanın 19. Maddesinin önerdiğimiz şekilde değiştirilmesiyle tüm bu sorunların önüne geçilecektir.
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 19’uncu maddesinin;
“Sahipsiz hayvanlar ile ev hayvanlarının korunması amacıyla hayvan bakımevleri ve hastanelerin kurulması; buralarda bakım, rehabilitasyon, aşılama ve kısırlaştırma gibi faaliyetlerin yürütülmesi, büyükşehirlerde belediyeleri, illerde il özel idareleri ve il belediyeleri ile;
a) Nüfusu 20000 altında olan yerleşim birimlerinde kısırlaştırma istasyonu,
b) Nüfusu 20000-50000 arasında olan ilçelerde küçük ölçekli bakımevi,
c) Nüfusu 50000-100000 arasında olan ilçelerde orta ölçekli bakımevi,
d) Nüfusu 100000 üzerinde olan ilçe ve illerde gerektiği sayıda hastaneli bakımevleri kurulmak suretiyle gerçekleştirilir. Tüm il ve ilçelerde mutlaka yeterli ve gerekli sayıda veteriner hekim istihdam edilir ve belediyeler kısırlaştırma uygulaması konusunda Veteriner Hekimler Odaları ile "eğitim, bilgi ve teknik destek" bağlamında iletişim içinde çalışır. Ayrıca, alternatif olarak yerel veteriner hekimlerden de kısırlaştırma ve tedavi için hizmet alımı da yapılabilir. Orman Su İşleri Bakanlığının il teşkilatlarında da yeterli veteriner hekim istihdam edilir.” şeklinde değiştirilmesi ile nüfusu 100 binden az olan belediyeler sınırları içerisinde yer alan hayvanların da kısırlaştırılması ve her türlü bakımı işin ehli uzmanlarca sağlanmış olacaktır. 3 konteynır ve 5-6 bahçeli bölmeden oluşan istasyonlar, büyük bütçeler gerektirmeden yapılabilecektir. Hayvanları taşıma sırasında harcanan mazot parasından daha az maliyet ile bu hizmet rahatlıkla yapılıp, sahipsiz hayvan sorunu bilimsel ve insani yol ile çözülmüş olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.