Refakatsiz ve kayıp çocuklar, Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı olarak şahsımın ve partimizin odaklandığı çok önemli ve hassas bir konudur diyen Aylin Nazlıaka, yaptığı basın açıklamasında, "Depremin ilk gününden beri, çocukların yüksek yararını gözeterek bu konuda teyakkuza geçtik. Depremde kurtarılan refakatsiz çocukların Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na teslim edilmesi gerektiğini, medya ve sosyal medya kanalıyla defalarca duyurduk. Tarikat ve cemaatlere teslim edilen çocukların peşine düştük. Deprem sonrasında kaybolan çocukların bulunması için özel bir ekip kurduk. Meclis Grubumuz, çocuklarla ilgili iddiaların titizlikle incelenmesi için TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na başvurdu. Başvurumuzda, kamuoyunda yer alan iddiaların araştırılması amacıyla komisyon bünyesinde kurulu Çocuk Hakları Alt Komisyonu’nu harekete geçmeye davet ettik. Kayıp çocukların bildirilmesi amacıyla 0312 207 41 31 hattımızı hayata geçirdik." ifadelerini kullandı.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Nazlıaka açıklamasına şöyle devam etti: "Bu süreçte, refakatsiz ve kayıp çocuklara “sayı” gözüyle bakan ve çelişkili açıklamalar yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ı istifaya davet ettim. Anlaşılan Bakan Yanık’ı koltuğu kaybetme korkusu sarmış. Soruna odaklanmak yerine sorunu dile getirene yani bana odaklanmış. Hodri meydan!. 8 Şubat’ta kayıp çocuk olmadığını iddia eden Bakan, daha sonra yaptığı açıklamada yoğun bakımda olduğu gerekçesiyle kimliği tespit edilemeyen çocuklar olduğunu savundu. Depremin üzerinden neredeyse 1 ay geçmesine rağmen kimliklendirme işleminin tamamlanamadığını itiraf etti. Bu da yetmedi, bir skandala daha imza atarak, “Çocukların önemli bir kısmının sağlık kuruluşlarında olduğunu varsaydıklarını” belirtti. Bizim kaybedecek tek bir çocuğumuz dahi yokken, Bakan Yanık’ın “varsayan” açıklamalarının üzerine gittim."

Koordinasyon Sorumlusu olduğu Gaziantep’ten Sakarya’ya gönderilen 9 çocuğun peşine düştüğünü de dile getiren Nazlıaka, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Bu çocukların akıbetini her gün soruyor olmam Bakan Yanık’ı çok rahatsız etmiş olmalı ki Bakanlık, hakkımda suç duyurusunda bulundu. Katıldığım bir televizyon programında reşit bir gence sehven “çocuk” dediğim için mal bulmuş mağribi gibi oldu ve beni hukuksuzlukla suçladı. Üstelik de bir sonraki televizyon programında hemen bu düzeltmeyi yapmama rağmen…

Sayın Yanık,

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda bakanlık koltuğunuzu verdiğiniz çocuğun koruma altında olduğunu ifşa ederek, Ramazan Ayı olduğu için küçük bir çocuğa çikolata ve çay ikram etmemekle övünerek zihniyetinizi ortaya koydunuz. Yaptıklarınız, yapacaklarınızın teminatı niteliğinde idi… Öyle de oldu. Çocuğun üstün yararını yok sayan zihniyetiniz ile bizimkini kıyaslayamazsınız!

Biz yasaları bilen ve uygulayanız. Çocuğun üstün yararını gözetenleriz!

Siz bizle değil, kaybolan veya refakatsiz kalan çocuklarla uğraşın!

Daha dün kimliği belirlenemeyen 81 çocuk olduğunu söylediniz. Onların kimlik tespitini yapın.

“Kaç kayıp çocuğumuz var? Bu çocukların yaşları, cinsiyetleri ve illere göre dağılımı nedir?” sorumuza yanıt verin.

“Kaç çocuğu ailelerine teslim ettiniz, ALO 183 hattına kaç kayıp ihbarı, kaç çocuk bulundu ihbarı gelmiştir? Kayıp çocuklarımız nerede? “ cevap verin!

Gaziantep’ten Sakarya’ya getirilen 9 çocuğun bir cemaat yurduna yerleştirildiği iddiasını doğrulayan Sakarya İl Müftüsü Hasan Başiş’in sözlerine açıklık getirin! Kurs görevlisi, “Çocukları Aile Bakanlığı götürdü” açıklaması yaptı fakat bu çocukların akıbeti hala belli değil. 9 çocuk nerede? Açıklayın!

Sayın Bakan,

Tek tesellim katıldığım televizyon programlarını izlediğinizi öğrenmemdir. O halde, o programlarda yaptığım İstifa edin çağrımızın gereğini yapın!"