Çocuk ve ergenlerde bipolar bozukluk belirtilerine dikkat!
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, çocuklarda ve ergenlerde de görülebilen bipolar bozukluğun belirtilerine ilişkin açıklamalarda bulundu ve aileler için tavsiyeler paylaştı.
Çocukluk çağı bipolar bozukluğunun görülme sıklığı ile ilgili kesin bir çalışma henüz yapılmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Küçük ölçekli çalışmalara göre görülme sıklığı yüzde 0.6 civarındadır. Geç ergenlik döneminde ise bu oran yüzde 1’dir. Erkek ve kız çocuklar eşit oranda etkileniyorlar. Ergenlerde, yetişkinlere benzer şekilde manik yani taşkın duygudurumu olan dönemde, huzursuzluk ya da taşkın duygu durumu, baskılı konuşma, fikir uçuşması, büyüklenme ve uykusuzluk, garip davranışlar gözlenen tipik belirtilerdir. Ergenlik öncesi çocuklardaki mani belirtileri ise erişkinlerde olağan dışı olarak kabul edilen belirtiler şeklinde kendisini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
1 saat içinde duygudurumları değişebiliyor
Karışık özellikler, hızlı döngü, psikotik belirtiler, yüksek oranda eşhastalık ve dışa atım bozukluğunun özellikle çocukluk döneminde görülen belirtiler olduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Çocuklarda duygudurum değişimleri 1 saat içinde bile görülebiliyor. Huzursuzluk hali, saldırganlık, uyku bozukluğu, enerji artışı belirtileri, daha sık olarak çocuklarda görülüyor. Ergenlik öncesi çocuklarda mani uzun süreli ve dirençlidir. Bunun nedeni henüz bilinmemekle birlikte genotipik farklılıkların rol oynayabileceği öne sürülüyor.” dedi.
Major depresyonlu çocuklarda zamanla gelişebiliyor
Bipolar bozukluğun çoğu zaman kendisini ilk aşamada depresyon olarak da gösterebildiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Elde edilen veriler, major depresyonlu çocukların yüzde 20 ile yüzde 30’unda daha sonra bipolar bozukluk geliştiğini gösteriyor. Çocuklarda klinik görünümdeki çeşitlilik, çok ağır bir tabloyla başlayabilme, hastalığın hangi seviyede seyrettiği, diğer psikiyatrik hastalıklarla yüksek oranda eştanı alması, semptomların görünümde gelişimin etkisi, çocuğun kendi semptomlarını anlatmada yaşadığı zorluklar, depresyon ve dikkat eksikliği - hiper aktivite bozukluğu ilaçlarının etkileri ve bipolar bozukluğun geliştiği çevre teşhis koymayı zorlaştırabiliyor.” dedi.
Genetik etkenler önemli role sahip
Bipolar bozuklukta altta yatan genetik etkenlerin çok önemli rol oynadığını vurgulayan Uzman Klinik Psikolog Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Eldeki veriler çocukluk çağı başlangıçlı bipolar bozuklukta erişkin başlangıçlı olana göre daha çok ailesel yük olduğunu açığa çıkarıyor. Çocuk ve ergen bipolar bozukluğu olanların ebeveynlerinde artmış unipolar ve bipolar bozukluk görülme sıklığı olduğu söylenebilir. Çocuklarda düzensiz aile hayatı ve yaşam, ihmal ve istismar konularına önem verilmeli. Küçük yaşlardan itibaren değişken duygu durum, bozulmuş uyku ihtiyacı, okul başarısızlığı ve nörogelişimsel hastalıklarda göz önünde bulundurulmalı.” açıklamasında bulundu.
Ek psikiyatrik hastalıklar da görülebiliyor
Bipolar bozukluk tanısı alan çocuk ve ergenlerin en az dörtte üçünde ek psikiyatrik hastalıkların da görüldüğüne dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Neriman Kilit, “Yüzde 49-87 arası dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, yüzde 75 oranında karşıt olma - karşıt gelme bozukluğu, yüzde 12 – 41 oranında davranım bozukluğu, yüzde 8 – 39 arası madde kullanım bozuklukları, yüzde 40 sosyal fobi, yüzde 19-26 arası oranda panik bozukluk, yüzde 19 yaygın anksiyete bozukluğu ve yüzde 44 oranında obsesif kompulsif bozuklukluk görülebiliyor.” diye konuştu.
Tanı hızlıca konulmalı ve tedaviye başlanmalı
Uzman Klinik Psikolog Neriman Kilit, çocuklarda ve ergenlerde bipolar bozukluk tanısının hızlıca konması ve tedavinin hemen başlatılması gerektiğini söyledi ve “Teşhis konulduktan sonra özellikle ergenlikte artan intihar, kendine ve çevreye zarar verme, uzun süreli devam ve ek ruhsal hastalıklar riskini gözönünde bulundurarak hastane yatışı düşünülmeli. İlk etapta psikoterapi, özellikle yükselmiş duygudurumdaki veya hızlı geçişli duygudurumdaki çocuklar için başarısız olabiliyor. O bakımdan çocuğun duygudurumundaki durağanlığı hastane yatışı ve yoğun ilaç kullanımı veya TMU(Transkranial Manyetik Uyarım) gibi yöntemlerle bir an önce sağlanarak takip eden en az bir yıllık dönemde tedavi ve psikoterapi devam ettirilmeli. Çocuğun yatış kalkış saatlerini yani uyku düzenini, yeme düzenini ve günlük hayatını belirli bir rutinde geçirmesini sağlamak oldukça önemli. Bu bakımdan çocuğa ve aileye hastalık hakkında bilgi vermek, süreci ve önlemleri ayrıntılı bir şekilde anlatmak gerekiyor.” ifadelerini kullanarak açıklamasını tamamladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.