Çocuklara İngilizce öğretmenin kolay yolu
Finlandiya'da tasarlanan ödüllü dil öğrenme programı, oyun temelli bir yaklaşımla çocuklara erken yaşta İngilizce öğretiyor. Çocuklar her gün yalnızca 5 ila 15 dakika arasında ekrana maruz kalacak.
Türkiye'de e-öğrenme temalı ilk pazaryeri olarak B2B çalışma modeliyle hizmet veren LEGOnimbus, Finlandiya merkezli EdTech (eğitim teknolojileri) şirketi Playvation bünyesindeki Moomin Language School ile işbirliği yaptığını duyurdu. Okulun, Finlandiya’nın en iyi dijital eğitim ödülünü alan dil öğrenme programı, LEGOnimbus işbirliğiyle Türkiye’deki erken eğitim veren kurumlar ile ilkokulların 1 ve 2. sınıflarında kullanılmaya başlanacak.
Finlandiya’nın eğitim yaklaşımını Türkiye’ye getiriyor
"Finlandiya eğitim sistemi, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü OECD’nin uyguladığı PISA sınavında (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) elde ettiği başarılı sonuçlarla 2000’li yıllardan itibaren adını çok sık duyurmaya başladı. Son yıllarda adeta müfredat devrimi gerçekleştirilen ülkede, eğitim teknolojileri alanındaki yatırımlar da dikkat çekiyor” diyen LEGOnimbus Kurucusu ve CEO’su Kayhan Karlı, Finlandiya merkezli Playvation’ın Moomin İngilizce Dil Okulu’nun en yeni öğrenme teknolojilerini ülkemizin hizmetine sunmaktan mutlu olduklarını belirtti. Programın 2018 yılında aldığı Kokoa Standartları Global Kalite Sertifikası ile bilimsel çalışmalar ışığında hazırlandığını ve pedagojik temelli olduğunu belgelediğini söyleyen Kayhan Karlı, sözlerine şöyle devam etti: “Dünya gitgide daha karmaşık ve birbirine daha fazla bağlı hale geldikçe, dil becerilerinin ve iletişim becerilerinin önemi de artıyor. Farklı dil ve kültürel geçmişlere sahip insanların birbirleriyle iletişim kurması için dil yetkinliklerinin önemi artıyor.”
Türkiye’deki müfredatla uyumlu
LEGOnimbus Kurucusu ve CEO’su Kayhan Karlı, “Moomin Dil Okulu, erken eğitim kurumlarının kullanabileceği yüksek kalitede dijital dil öğrenme çözümleri sunuyor. Programın ardışık olarak 4 yıl için planlanan müfredatında, 7 farklı seviyede hazırlanmış içerik akışı bulunuyor. Türkiye'deki özel okulların aynı yaş grubunda kullandığı müfredatla uyumlu program, İngilizce öğretmenin yanı sıra, okul öncesi ve ilkokulda çalışılan arkadaşlık, sevgi, paylaşma, hoşgörü, saygı gibi temalar üzerinden değerler ve sosyal duygusal gelişim çalışmalarını da kapsıyor. Çocuklar her gün pratik yapmak için hikaye tabanlı bir uygulamayı kullanıyor. Programın eksiksiz ve eğlenceli ders planları, İngilizce öğretmeyi kolaylaştırarak herhangi bir branştan öğretmeni de dil öğretmenine dönüştürebiliyor” dedi. Kayhan Karlı sözlerine şöyle devam etti: “Playvation ile araştırmaya dayalı eğitim ve dijital çözümlerlerle zenginleştirilmiş eğitim yaklaşımlarında aynı vizyonu paylaşıyoruz. Biz de LEGOnimbus olarak, evrensel öğrenme ilkelerinin ışığında, pedagojik temelli yaklaşımlarla hazırlanan e-öğrenme temalı program, araç ve yazılımları Türkiye’deki eğitim kurumlarıyla buluşturuyoruz. Geniş bir danışman ağının yanı sıra, ülke çapında eğitim sağlayıcılara, Milli Eğitim Bakanlığına ve 10 bin okula sahip eğitim ekosistemine erişiyoruz” dedi.
“İkinci dil erken çocuklukta daha kolay öğrenilir”
Dil bilmeyi dünyanın kilidini açan bir anahtar olarak gördüklerine dikkat çeken Playvation CEO'su Anu Guttorm ise “İçinde bulunduğumuz dijital çağda, yabancı dil öğrenmenin pek çok faydası bulunuyor. Bireyleri daha empatik ve hoşgörülü yapıyor çünkü başka bir dili, özellikle de İngilizce gibi dünya çapında en çok kullanılan bir dili bilmek, bizi başka kültürlere ve düşünme biçimlerine de maruz bırakıyor. Playvation olarak Moomin Dil Okulu bünyesinde erken çocukluk dönemi eğitim kurumları için dil öğrenme çözümleri tasarlıyoruz. Birçok ülkede yabancı dil eğitimi, ortalama 10 yaşlarında başlatılıyor. Ancak araştırmalar erken çocukluk döneminin hızlı öğrenme sürecinin, ikinci bir dilin kolaylıkla öğrenilmesini sağladığını gösteriyor. Çocuğun ana diliyle etkileşimi uzadıkça, yıllar içinde diğer dillerin seslerine uzaklaşıyor ve öğrenmesi zorlaşıyor. Bu yüzden eğitim için dijital çözümler geliştirmenin tam zamanı” dedi.
Çocuklar günde en fazla 15 dakika ekrana maruz kalıyor
4-8 yaş arasındaki öğrencilere İngilizce öğretmek için dijital çözümler geliştirdiklerini söyleyen Anu Guttorm, “Çocukların en hızlı ve kalıcı öğrenmeyi oyun oynayarak gerçekleştirdiğini, doğal yaşam süreçlerinde mutlu olarak öğrenen çocukların başarıya daha kolay ulaştığını biliyoruz. Oyun tabanlı kurgusunun yanı sıra, ters yüz edilmiş sınıf modeliyle hazırladığımız program, Finlandiya Eğitim İlkeleri de baz alınarak küçük yaşlara uygun olarak tasarlandı. Öğrenen uygulaması, ekran kullanımını 5 ila 15 dakika arasında sınırlı tutuyor. Öğretmenler için hazırlanan portal ise sınıfta oyun temalı dersleri uygulamasını sağlıyor” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.