Çocuklarda bu davranışlar, kaygının belirtisi!

Çocuklarda bu davranışlar, kaygının belirtisi!

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, anne ve çocuk ilişkisi, bu ilişkide ortaya çıkan sorunlara ilişkin önemli değerlendirme ve tavsiyelerde bulundu.

Anne ve çocuk arasındaki ilişkide dönem dönem sorunların yaşanabileceğini belirten Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kimi annelerin doğum nedeniyle ara verdikleri iş hayatına dönüş yapmasıyla bu süreçte çocuğun bazı tepkiler verebileceğini söyledi. Anne işe başladıktan sonra çocukların tırnak yeme, tırnak etlerini koparma gibi davranışlarda bulunabileceğini kaydeden Tarhan, “Tırnak yemek, ileri yaşta stres azaltma tekniği olarak kullanılır. Kaygı olduğu zaman beyin otomatik bunu yapıyor. 4-5 yaşındaki çocuklar genellikle sorunlarını söz diliyle anlatamazlar, davranış diliyle anlatırlar. Mesela altına kaçırma, sık sık ağlama, geceleri annesinin yanına gelme gibi. Bu tepkiler, çocuğun kaygısının yüksek olduğunu gösteriyor.” diye konuştu.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, parmak emmek, tırnak yemek, altına kaçırmak gibi davranışların çocuğun örnek aldığı birinde varsa da ortaya çıkabileceğini kaydederek “Çocuk model olarak seçebilir. Çocuk, mutsuzluğunu giderme tekniği olarak buna yönelebilir. Bu davranışı ilgi çekince de pekiştirebilir.” dedi.

Anneden ayrılma anksiyetesi yenilmelidir

“Seperasyon anksiyetesi” denilen anneden ayrılma anksiyetesini çocuğun yaşayıp yenmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne çocuğundaki bir sorununun üstüne gidiyorsa mesela ‘tırnağını yeme’ diyorsa, çocuk ‘Annem bana değer veriyor, beni seviyor’ diye düşünüyor. Bu negatif ilgidir. Çocuğun yalnızlığını gidermek için annesinin kendisiyle ilgilenmesini sağlamak için geliştirdiği bir yöntemdir. Burada negatif ilgi, ilgisizlikten daha iyidir. Çocuk kendini hırpalatabilir, annesini bağırtır ve rahatlar. En büyük travma, yok sayılmaktır.” dedi.

545126.jpg

Ergenlik döneminde ortaya çıkan bazı davranış bozukluklarının arkasında gizli depresyon olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ergenlikteki çocuğun duygularını ifade etme becerisi daha gelişmemiştir. ‘Bir sorunum var, moralim bozuldu’ diyemiyor. ‘Neden bozuldu?’ diye analiz yapamadığı için, kaygıyı gidermek için bir yöntem geliştiriyorlar. Annesinin ilgisini çekmeye çalışırlar.” dedi.

Çocukla inatlaşmada anne kaybeden taraf oluyor

Bazı annelerin yemek elinde çocuğun arkasında dolandıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuk böyle durumlarda yani yeme-yememe mücadelesiyle annesinin kendisiyle ilgilenmesini oyun gibi görüyor. Anne böyle durumlarda inatlaştığı zaman çoğu kez kaybeden taraf oluyor. Anne çocuk için kaygılandığını, önem verdiğini hissettirirse, çocuk bilmeden o davranışa daha çok odaklanır. Buna ‘ters çaba kuralı’ deniyor. Bu kurala göre, bir topluluğa ‘pembe fil düşünmeyin’ denirse grup üyeleri, düşünmemeye çalıştıkça daha çok düşünür. Ama burada ilgi odağını, dikkat odağını değiştirirsen düşünmeyebilirsin. Anne çocuğun bir hareketini onaylamıyorsa ‘Yapma’ demek yerine ‘Ben şu an senin yanından ayrılıyorum, böyle bir şey yapan çocukla oturamam’ deyip o hareketi onaylamadığını hissettirmesi gerekiyor.” diye konuştu.

Nitelikli zaman geçirmede çocuk çok iyi dinlenmelidir

Çalışan annelerin çocuklarıyla gün içerisinde mutlaka nitelikli zaman geçirmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne çalışmak zorunda olabilir ama nitelikli dediğimiz, çocukla beraber 5-10 dakikalık bir süre bile olsa zaman ayırması çok önemlidir. Göz temasının olduğu, çocukla birlikte bir şey okuyup ona anlattırdığı zaman, çocuğu en çok tatmin ettirecek zamanlardır. Bu zamanlarda örneğin ona hikaye okuyup çocuğa anlattırıp, sabırla dinlemek gereklidir.” diye konuştu.

Susan çocuk gelecekte sosyal fobik oluyor

Bazı annelerin maalesef çocuğu sabırla dinlemediğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı anneler konuşur konuşur, çocuk susar. İleride çocuk sosyal fobik oluyor ya da konuşmasında tutukluk oluyor, kendini ifade edemiyor. Oysa soru soran çocuk iyi bir çocuktur. Soru soruyorsa çocuk öğreniyordur. Ötelemiyordur, içine atmıyordur. Çocuğun konuşabilen çocuk olmasını sağlamak lazım.” dedi.

Toplumumuzda hayal kurmanın kültür olarak bastırıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu bizim zayıf tarafımız. Bunu değiştirmemiz lazım. Bunu değiştirmezsek itaat kültürü olur.” uyarısında bulundu.

Çocuk rahatlama yöntemi olarak bu davranışları kazanıyor

Tırnak yeme, parmak emme gibi davranışı bağımlılığa benzeten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bağımlılıkta beyinde ödül-ceza sisteminin bozulduğunu kaydederek “Çocuk bir nevi bunu rahatlama yöntemi olarak kazanıyor. Beyin azalan seratonin ihtiyacını öyle karşılıyor. Bir müddet sonra bağımlılığa dönüşüyor. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Beyin merkezine madde olarak ödül veriyorsun ve sahte bir rahatlık oluşuyor. Zaten şu anda bağımlılığa ödül yetmezliği sendromu deniliyor. Bu durumlarda beyindeki kimyasal düzeni sağlamadan bağımlılık tedavisi tam olmuyor.” dedi.

Günümüzde eğitimde güven esas, korku istisna

Çocuğa zorlayarak bir şey yaptırıldığı zaman savunma duygusu uyandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayati tehlikesi olmayan konularda zorlamak doğru değil. Klasik eğitim sisteminde korku esas, güven istisna idi. Şimdi güven esas, korku istisna. Korkutarak yapılacak şeyler aniden yola fırlaması ya da sobaya yaklaşarak kendini tehlikeye sokacak durumlarda olabilir ancak 1 yaşındaki çocuğu tuvaletini kaçırırsa korkutacak tehditlerde bulunmak çok zararlıdır.” uyarısında bulundu.

Çocuk dini kavramlarla korkutulmamalıdır

Çocuğun dini kavramlarla korkutulmasının da pek çok riskleri bulunduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu tehditler çocuğun kafasını karıştırabilir. Çocuğu korkutarak düzeltemezsiniz. Cezalandırma istisnai durumlarda olur.” dedi.

Anne yoksunluğu sendromunda çocuk sürekli ağlıyor

Genellikle çocukluğun ilk döneminde ortaya çıkan parmak emme davranışının emzirilmeyen çocuklarda görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Emzik verildiği zaman oral fiksasyon olmayacak mı? Mesele o değil. Çocuğun en büyük psikolojik ihtiyacı o anda güven ihtiyacı. Güven ihtiyacı oluşması için hayat güvenli, gelecek güvenli duygusu olması lazım. Anne yoksunluğu sendromunda ne olur? Çocuk devamlı ağlar. Onda korku, kaygı vardır. Çocukluk depresyonu vardır. Birisi yanına yaklaştığı zaman çocuk susar, bakar annesi mi geliyor diye, annesi ise ona sarılır, rahatlar ve ağlaması yavaş yavaş azalır. Ama annesi değil, başkası ise tekrar ağlamaya başlar. Çocuk bilerek yapıyor zannedilir. Halbuki çocuk o anda psikolojik, güven, yalnızlık, sevgi ihtiyacını tamamlamak için yapıyor.

Bebeğin dünyaya gelir gelmez ilk tepkisinin ağlamak olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ciğerlerine soğuk hava girdiği zaman birden bire anne karnının konforu gidiyor. Artık nefes alması lazım. Hayatın birçok gerçeğiyle yüzleşiyor doğan kişi. İlk duygusu korku, ilk tepkisi ağlama ve ilk rahatlaması anneye sarılıp, emzirildiği zaman. Böylece korkuyu giderme, sevgi alma ve temel güven oluşturma duygusu oluşuyor.” dedi.

Anne mutlaka gerçeği söylemeli ve güven kazanmalıdır

Bir çocukta temel güven duygusu yoksa çocuğun çeşitli tepkiler verebileceğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Annenin işe gideceği ya da bir başka yere gideceği zaman çocuğu ‘Bak ben işe gideceğim ama yine geleceğim’ diyerek zihinsel olarak hazırlaması lazım. Çocuk ağlasa da tepki de gösterse mutlaka vedalaşarak ayrılacak. Vedalaşmadan ayrılınca çocuk yine korkuya kapılıyor. ‘Annem ya gelmezse?’ diye düşünüyor. Yalan güveni zayıflatır. Çocuk asla kandırılmamalıdır ve yalan söylenmemelidir. Çocuk bir süre sonra ‘Annem sık sık yalan söylüyor, demek ki her söylediği doğru değildir’ diye düşünmeye başlıyor. Çocuğa yalan söylemeden ilgi odağını değiştirmek lazım. Yalancılık, çocuğun kişiliği haline geliyor. Böyle olunca da çocuk, hayat güvenilmez, insanlar güvenilmez, aldatılabilirim duygusu yaşıyor.” diye konuştu.

Evlilik güven yuvasıdır

Çocuğu yalanla büyüten annelerin çocuklarında paranoyaların çok fazla ortaya çıktığını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne sevgi verse bile güven olmadan olmaz. Dürüstlük olmadan olmaz. İş birliği sanatının temel özelliği yalandan uzak durmaktır. Güvenin temelinde açık, şeffaf, dürüst ilişki önemli. Dürüst ilişki yoksa devamlılık da yoktur. Orada güven alanı oluşmaz. Evlilik sevgi yuvası değil, güven yuvasıdır. Güven yuvası için sevgi yetmiyor. Sevgi var ama aldatıyor mesela.” dedi.

Belirsizlik çocukta gelecek kaygısı oluşturuyor

Parmak emen çocuk psikolojisinde, anne-çocuk bireyselleşme ve ayrışma sürecinin tam aşılamadığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Anne çocuğa ‘Şimdi işe gidiyorum ama yine geleceğim, hep geldim’ dediğinde çocuk beklemeyi öğrenmiş oluyor. Çocuk da dayanıklılık eğitimi oluyor. Annenin işten eve geldiğinde ise evdeki işlere başlamadan çocuğa zaman ayırması gerekiyor. Çocuğun gelecek kaygısı yaşamaması için belirsizliği gidermek lazım. Çocuk, ‘Hadi oynayalım anne’ dediğinde değil, anne ‘Şu saatte oynayacağız’ dediğinde o saatte oynanacak. Anne sözünü tutacak ama nasılsa sesi çıkmıyor diye atlatmayacak. Anne çocukla beraber zaman geçirmeyi artırırsa çocuğun dikkat çekmek için yaptığı davranışlar değişir.” diye konuştu.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.