Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Emtia fiyatlar enflasyon oranlarını tetiklemiştir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) toplantısına mesaj gönderdi.
Küresel emtia fiyatlarında gözlenen olağan dışı seyrin dünya genelinde enflasyon oranlarını tetiklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanlık olarak korona virüs salgınının etkilerini hayatımızın her alanında derinden hissettik. Örneğin, küresel ölçekte meydana gelen arz-talep dengesizlikleri, emtia fiyatlarında yüksek artışlara yol açmıştır. Dünya Tarım ve Gıda Örgütü Gıda Fiyatları Endeksi, ekim ayında yıllık yüzde 31,5 oranında artarak 2011 yılından bu yana en yüksek seviyesine çıkmıştır. Uluslararası Para Fonu Emtia Genel Endeksi keza ekim ayında yüzde 74, enerji fiyatları yüzde 176, enerji dışı emtia fiyatları ise yüzde 20,5 oranında artmıştır. Küresel emtia fiyatlarında gözlenen bu olağan dışı seyir dünya genelinde enflasyon oranlarını tetiklemiştir. Doğal kaynakların israfı, gıda güvenliğini ve gıda üretimini tehlikeye atmıştır. Böyle bir konjonktürde teşkilatımızın 8. Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınma Bakanlar Konferansı'na ev sahipliği yaptık. Konferansta tarım sektörünün güçlendirilmesi, kırsal kalkınmanın teşviki, gıda israfının önlenmesi, su kaynaklarının etkin yönetimi ve İslam İşbirliği Teşkilatı Stratejik Tarımsal Ürünler Eylem Planı ile gıda güvenliği rezervi gibi önemli konuları ele aldık. Geleceğimizi tehdit eden zorunlu göç, yoksulluk, terör, iklim değişikliği gibi sorunlar karşısında da kalıcı çözümler üretmemiz gerekiyor. Sahip olduğumuz işbirliği platformlarını bu doğrultuda en iyi şekilde değerlendirmeli, müşterek politika ve programlar geliştirmeliyiz. İSADAK’ın gündemindeki en önemli ticaret projesi, tercihli ticaret sistemidir. Haziran ayındaki Ticaret Müzakereleri Komitesi toplantısında sistemin uygulama tarihi olarak 1 Temmuz 2022 tarihi belirlendi. Henüz sisteme taraf olmayan devletlerin de sürece katılımıyla teşkilat içi ticareti çok daha yüksek seviyelere taşıyacağımıza inanıyorum. Hedefimiz, karşılıklı ticaretimizin toplam ticaretimiz içindeki payını yüzde 25’lere çıkartmak olmalıdır. Uluslararası ticaret ve yatırım uyuşmazlıklarının çözümü için önerdiğimiz tahkim merkezinin faaliyete geçmesini memnuniyetle karşılıyorum. Güçlü bir sahiplenme ile tahkim merkezinin kısa sürede tercih edilen bir kurama dönüşeceğine inanıyorum. Bir diğer önemli İSADAK projesi olan 50 İslami endeksi kapsamında alım satıma konu olacak ürün geliştirme çalışmaları da meyvelerini veriyor. Somut bir yatırım aracı olarak ziraat portföy tarafından 50 İslami endeksi hisse senedi oluşturulması bunun örneklerindendir” diye konuştu.
“İslam ve yabancı düşmanı ırkçı söylem ve eylemlerde kaygı verici bir artış yaşanıyor"
Bu senenin bakanlar görüş alışverişi oturumunda mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin Covid-19’a karşı desteklenmesinde “İslami finansın rolü” konusunun ele alınacağını, çalışma grupların kapsamında teknik konularda düzenlenen toplantılarda ise uzmanların bilgi paylaşımı ve bilgiye dayalı politika geliştirilmesi faaliyetlerini önemsediğini kaydeden Erdoğan, çalışma grupları tarafından geliştirilen somut politika tavsiyelerinin uygulanmasının da son derece önemli olduğunu kaydetti. Erdoğan, “İSEDAK Kudüs Programı ve İBEDAT Covid Müdahale Programı ile üyelerimizle İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşlarına mali anlamda sunduğumuz desteklerimizi daha da artırdık. Başlattığımız yeni programlarla özellikle İSEDAK kapsamında bu yıl 20 üye ülkenin 42 projesinin desteklenmesi kararlaştırıldı. İslam coğrafyasında gençlerimizin iyi yönetim alanında yetiştirilmesi ve onlara gerekli kabiliyetlerin kazandırılmasına ehemmiyet veriyorum” diye konuştu.
Erdoğan, “İslam ülkeleri sadece salgının yol açtığı sıkıntılarla değil, terörden yoksulluğa, iç çatışmalardan göçe kadar birçok zorlukla mücadele ediyor. İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri olarak bir taraftan ekonomik işbirliğimizi güçlendirirken, diğer taraftan da kardeş ülkelere gereken siyasi, insani, mali ve hukuki desteği vermemiz gerekiyor. Afganistan’da barış ve istikrarın tesisi ortak temennimizdir. 40 yıldır çatışmayla, terörle, işgalle boğuşan Afganistan’ın yanında olmak, Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizdir. Kış şartları ile ciddi bir krizle karşı karşıya olan Afganistan’a yönelik insani yardımların sürdürülmesi bu dönemde önceliğimiz olmalıdır. İslam ülkeleri olarak bizlerin bu çabalarda ön safta yer alması gerektiğini düşünüyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın kuruluş gayesi olan Filistin davamızı sonuna kadar savunmakta kararlı olduğumuzu tekrar vurgulamak istiyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olarak Filistin davasını zaafa uğratacak her türlü hareketten kaçınmalıyız. İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşim, yıkım, zorla yerinden etme, tahliye politikalarına dur demeliyiz. Filistin’in başkenti Kudüs-ü Şerif’in statüsünün ve kutsiyetinin korunması için var gücümüzle çalışmalıyız. Asıl olan iki devletli çözüm ve yerleşik uluslararası parametreler temelinde kalıcı barış ve istikrarın tesisidir. Son yıllarda İslam ve yabancı düşmanı ırkçı söylem ve eylemlerde kaygı verici bir artış yaşanıyor. Müslümanlar birçok ülkede, bilhassa Avrupa’da ırkçı, ayrımcı, İslam ve yabancı düşmanı eylemlere maruz kalıyor. Müslüman toplumunun temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan sözüm ona tedbirler kaygı vericidir. Türkiye bu sorunlarla mücadelede uluslararası platformların daha etkin kullanılması, uluslararası mekanizmaların daha güçlendirilmesi ve müşterek somut adımlar atılması için her türlü çabayı göstermektedir. Teşkilat olarak bu alanda da birlik içinde hareket etmeli ve işbirliğimizi artırmalıyız. Rohingya Müslümanlarının karşı karşıya bulunduğu insanı kriz derinleşerek halen sürüyor. Rohingyaların Myanmar’a güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde dönüşleri gerçekleşmeden Arakan’da çözüm ve barışa ulaşılması mümkün değildir. Mevcut siyasi krizin çözüme giden süreci sekteye uğratmamasını ümit ediyoruz. Uluslararası toplum Suriye’de yaşanan mezalimi de durdurabilmiş değildir. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak, ülkeye güvenli şekilde geri dönüşleri sağlayacak kalıcı çözümün bulunması zaruridir. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli güvenliğimize tehdit teşkil eden DEAŞ, PKK ve YPG gibi terör örgütleri ile mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Libya’da meşruiyetin yanında durarak verdiğimiz destek sayesinde sahada denge sağlanmış, siyasi sürecin ilerletilmesi mümkün olmuş ve tüm ülkeyi temsil eden milli birlik hükümeti kurulmuştur. Libyalı kardeşlerimizin kalıcı istikrar, barış ve refahın tesisi yönündeki çabalarına güçlü desteğimizi devam ettiriyoruz. Çin’in Sincar-Uygur Özerk Belgesi’ndeki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkların durumunu da büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. Teşkilatımızın da kuruluş amaçları doğrultusunda bu konuda hassasiyet göstermesi yönündeki beklentimizin altını çiziyorum” ifadelerini kullandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.