AK Parti’nin oluşturduğu Anayasa Yazım Komisyonu’nun son iki toplantısına katılarak genel ilkelerle ilgili çerçeve çizen Başbakan Davutoğlu, ‘tam başkanlık’ sisteminin metinde yer almasını istedi. Davutoğlu, Meclis’teki diğer partilerden destek konusunda ise “Şimdiden yorum yapılmasın, Güneş Motel algısı yaratılır” uyarısı yaptı.

Anayasa Yazım Komisyonu’nun son iki toplantısına 12 kişilik çekirdek kadronun yanı sıra bakanlar, danışmanlar, öğretim üyeleri ve anayasa uzmanlar katıldı.

DAVUTOĞLU 'YÜZDE 100 BAŞKANLIK' DEDİ

Her iki toplantının da 30 kişilik gruplar halinde yapıldığının aktarıldığı haberde, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun metinde, başkanlıkla ilgili olarak sadece ‘tam başkanlık sistemi’ önerisinin yer alması gerektiğini söylediği aktarıldı.

Davutoğlu, “Bizim tezimiz yüzde 100 başkanlık sistemi olmalı. Tartışmaları bu başlık altında yürütmeliyiz” derken, bazı komisyon üyelerinin ‘Komisyon görüşmeleri aşamasında diğer partilerden destek gelirse, yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığının da tartışılabileceğini’ dile getirdiği belirtildi.

‘DESTEK İSTEMEZSEK 330 SAYISINI NASIL BULACAĞIZ?’

Öte yandan Davutoğlu, referandum için gerekli 330 oyun bulunmasına ilişkin başka partilerden gelecek destek konusunda ‘yorum yapılmamasını’ istedi. Bunun muhalefet cephesinde tepkiye yol açabileceğini dile getiren Davutoğlu, “Nasıl ki, kendi içimizden bir arkadaşımızın yeni anayasaya karşı çıkmasına kırılırsak, muhalefet cephesinde de bize destek verenler nedeniyle aynı kırgınlık yaşanabilir. Şimdiden bu konuları konuşmayalım. Kamuoyunda ‘Güneş Motel’ olayı gibi algılanır. Bu tartışmalardan uzak duralım” dedi.

Son toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ise Davutoğlu’na yanıt olarak “Benim matematiğim iyi değildir ama, bizim 316 milletvekilimiz var, 14 milletvekili eksik bu durumda. Diğer partilerden destek istemezsek, bu sayıyı nasıl bulacağız?” ifadelerini kullandı.

GÜNEŞ MOTEL OLAYI NEDİR?

CHP, 5 Haziran 1977 seçiminde yüzde 40 oy oranına ulaşmış, ancak hükümeti kuracak sayıya ulaşamamış; hükümeti Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi kurmuştu.

‘İkinci Milliyetçi Cephe’ hükümeti olarak adlandırılan bu hükümeti düşürerek kendi kabinesini kurmak isteyen dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit “Kumar borcu olmayan 11 milletvekili arıyorum” demişti. Ecevit’in görev verdiği CHP’lilerin Florya’daki Güneş Motel’de yaptıkları görüşmeler sonucunda 11 Adalet Partili milletvekili, gensoruda Milliyetçi Cephe’den desteğini çekmiş, Ecevit, bu 11 isimden 10’unu bakan yaparak 5 Ocak 1978’de hükümeti kurmuştu.

Ancak siyasi tarihe ‘milletvekili pazarlığı’ olarak siyasi tarihe geçen ve halk arasında ‘Güneş Motel Hükümeti’ diye anılan, hükümetin kuruluşundan 20 ay sonra yapılan ara seçimde CHP’nin oy oranı yüzde 29’a düşmüştü.

‘ATATÜRKÇÜLÜK GİBİ İDEOLOJİK TANIMLAR ANAYASADAN ÇIKARTILABİLİR’

Bu arada Anayasa Yazım Komisyonu’nun Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı son iki toplantısında  üç önemli başlık üzerinde duruldu. Bunların, ‘82 Anayasası’nda yer alan değiştirilemez maddeler’, ‘anayasanın ideolojisi olmalı mı?’ ve ‘etnisite’ başlıkları olduğu aktarılan haberde şu ifadelere yer verildi: “Toplantı, genel görüş olarak yeni anayasanın bir ideolojisinin olmaması yönünde gelişti. Bu bakış açısının yazım aşamasında da benimsenmesi durumunda, ‘Atatürkçülük’ gibi ideolojik tanımlar anayasa metninden çıkartılacak.”

‘AK PARTİ ‘İLK ÜÇ MADDEYİ KORUYAN 4. MADDE’NİN ANAYASADA YER ALMAMASINDAN YANA’

Görüşmelerde, Anayasa’nın ilk üç maddesi ile bu maddelerin değiştirilmesinin ‘teklif edilemeyeceğini düzenleyen’ 4. maddesinin de gündeme geldiği belirtilen haberde, toplantıya katılanların çoğunlukla, ‘İlk üç madde sadeleştirilerek korunsun, ancak bunların değiştirilemeyeceğini öngören dördüncü madde metinde yer almasın’ görüşünü savunduğu kaydedildi.

AK Parti’nin geçen dönem TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunduğu metinde de ‘değiştirilemez’ hükmünü öngören dördüncü madde bulunmuyordu.

‘Anayasada etnisite’ konusuyla ilgili olaraksa ‘anadilde eğitim, vatandaşlık’ gibi tanımlara yer verilirken, anayasada ‘Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı’ ifadesinin kullanılması ya da ‘vatandaşlık tanımına hiç yer verilmemesi’ gibi modellerin konuşulduğu vurgulandı.