İklimsel değişikliklerin en büyük nedenini bilim adamları, güneşin dünyaya olan etkisinin artmasıyla, buzullarda başlayan erimenin çoğalmasıyla başlayan süreç olarak değerlendirir.

En büyük nedeni bu!

Ama bunun yanında bir de irili, ufaklı biz insanların oluşturduğu nedenler var ki, bunlar dünyada insanların yaz veya kış yaşamasını zorlaştıran unsurları da beraberinde getiriyor.

Önceki gün İzmir’de fırtına koptu, deniz taştı, dalgalar sahil bandını aşarak, denizin suyunu şehrin içlerine kadar soktu.

Yağan yağmur suyunu adeta karaya kusan deniz, İzmir’i denizin kıyısında değil, denizin ortasında bir şehir haline getirdi.

Maddi zarar büyük, manevi zarar büyük, endişe diz boyu!

Bugünkü Kordon’un geniş halinde deniz dolgu çalışmaları yapıldığı dönem, gazetecilik yıllarımın ilk yıllarına denk gelmişti.

O dönemin çevreci avukatları, Kordon’da oturarak İzmir Körfezi’ne dolgu çalışması yapılmasının denizin çevreyle ilgili yapısına vereceği zararı anlatırken, kıyı şeridinde yaşayan insanların da yaşamlarını olumsuz etkileyeceğine dikkat çekmişlerdi.

Yazın yediğiniz hurmalar, kışın sizi tırmalar’ misali, bir dönem yapılan deniz dolgu çalışmaları, İzmir’i denizin kıyısı değil, denizin ortasında bir şehir haline getirmeye yetmiş gibi duruyor.

Doğal çevre hareketlerindeki değişimlerin bile insanlığa büyük zararlar verdiği gerçekliğinde, insanın doğayı değiştirmeye çalışmasının zararları olmayacağını düşünmek akıl tutulmasından başka bir şey değildir.

İzmir Körfezi doldurulup, önce araçların geçeceği otoban yol düşünülüp, sonra insanların yaz aylarında keyif yapacağı alan olarak daha da genişletmenin bedelini bugün denizin çıkartma hareketiyle ödüyoruz.

Bunlar yapılanların etkileri, bir de yapılamayanların etkileri var.

İzmir Körfezi’nde Ege Denizi’nin her şiddetli yağış ve fırtınada bu sonucu yaratacağını kabul etmek için bilim insanı olmaya gerek yok sanırım.

Az akıllı projeler üreterek, az tedbirli projeler üreterek denizin bu çıkartmasına karşı önlemler alınmalı, alınabilmeliydi.

Yağmur, fırtına, deniz ve su baskını hepsinin ortak noktası:

İnsanın yaptığı hatalar, insanın yapmadığı hatalar!