
Ali EYCE
Dikili'deki doktor avı!
Kınık Belediye Başkanı Sema Bodur’un, kooperatifçilerin ve doktorların isimlerinin karıştığı, Dikili’den çıkan ve Türkiye’nin gündemi olan ‘Doktorların mağdur olma’ durumu.
Neresinden bakarsanız bakın, oyunlar var, neresinden bakarsanız bakın yanıltma var, neresinden bakarsanız bakın boşa giden milyonlar var.
Mağdur olan ise doktorlar!
Hayatlarının her aşamasında, her anında, her dakikasında insanlara faydalı olabilmek, hayatı yaşanabilir kılabilmek, hayatta kalmayı başarabilmek için mücadele eden doktorlarımızda eksik olmayan iki şey vardır.
İnsan sevgisi, yaşama saygı!
Gel görelim ki, doktorlarımızın bu insan sevgisi ve yaşama olan saygısı, başlarına sorun yaratmış durumda.
Belediye Başkanı olmadığı dönemde ticari faaliyetinden dolayı Sema Bodur’un kendilerini mağdur ettiğini iddia eden doktorlar, yargı önünde haklılıklarını ispatlamaya çalışıyor ve mağduriyetlerinin giderilmesini talep ediyorlar.
Konunun ilk çıkış anından bakarsanız, Başkan Bodur’un öncülük ettiği ve ticari faaliyet olarak gördüğü Dikili’deki alan, çoğunluğu doktorlar olan insanlara lüks villalar yapılacağı düşüncesi, planı ve projesiyle pazarlanmış.
Birlikte hareket eden doktorlar, kendilerine ait, çoğunluğu meslektaşları ve aileleriyle birlikte yaşam süreceği projeye, plana sıcak bakıp olaya direkt dalmışlar.
Milyonlar ödenerek lüks villaların yapılacağı alan satın alınmış ve üzerinde bu işin tamamlanması için kooperatif dahi kurulmuş.
Yetmemiş, o kooperatif üzerinden alınan kararlarla da lüks villalarını yapacak olan, onlara yaşamsal alan inşasında katkı koyacak olan firmayı da kooperatife ortak olarak almışlar.
Dikili’de doktorların yaşam olanı olacak lüks siteler için her şey tamamlanmış sizin anlayacağınız.
Ancak adına şanssızlık mı dersiniz, yol bilmezlik mi dersiniz, oyunculuk mu dersiniz, film mi dersiniz bir başka senaryo çıkmış.
İddiaya göre Kınık Belediye Başkanı Sema Bodur’un ticari faaliyet kapsamında sattığı alan, satış işlemi yapıldıktan iki hafta sonra SİT alanı ilan edilip, tedbir uygulanmış.
Yani proje boşa düşmüş, planlar suya düşmüş, doktorların paraları da havaya uçmuş gibi olmuş.
SİT, devlet tarafından kamu yararı görünerek koruma altına alınan alanın kısa yazımıdır.
SİT kararı verilmeden önce gerekli incelemeler, gerekli bilim insanları tarafından yapılır ve sonra SİT kurulu, hazırlanan rapora istinaden SİT kararı verip alanı korumaya alır.
Bu inceleme de öyle bir haftada, iki haftada falan olmaz.
Bazen aylarca araştırmayı gerektiren süreçleri, bazen de aylarca kararın tartışıldığı toplantıları gerektirir.
Hal böyle olunca da, Dikili’de doktorlara satış yapılan alanın SİT tarafından inceleme ve araştırma alanına tabi olduğunu birilerinin bilmemesi mümkün değil.
Hele ki mal sahibinin, hele ki satmaya çalışan kişinin bilmemesi hiç mümkün değil.
Bu tümden gelim, tümevarımdan yola çıkarsak, Dikili’de birilerinin doktor avına çıktığını düşünmek çok da zor olmuyor.
Başkan Bodur ve beraberinde çalışan ekip, kooperatif kurucuları ve beraberinde çalışan şirketin hiçbir şeyden haberdar olmadıklarını düşünmek de bir o kadar zor.
Kınık Belediye Başkanı Sema Bodur'un olayı başkanlık öncesi bir ticari faaliyet olarak anlatması, bu ticari faaliyetin içindeki soru işaretlerini ortadan kaldırmıyor.
Kooperatif yönetiminin SİT kararının kaldırılmasını beklediklerini söylemiş ki bu, ticari faaliyetin içindeki soru işaretlerini ortadan kaldırmıyor.
Ortada bir değil, iki değil, birden fazla kişinin karıştığı bir organize iş görüntüsü var.
İçinde de öyle bir şirket var ki, onu da bir sonraki yazımda, şirketin yetkilisine ulaşıp sorularımızı sorduktan sonra kaleme almak gerekiyor.
Dikili’de doktor avı varsa herkes şunu net bilsin!
Kalemimiz kırılmış değildir!
Doktorlarımız yalnız değildir!
Vesselam!