Dünya Çocuk Günü açıklaması Karşıyaka Adliyesi'nde
İzmir Barosu 20 Kasım Dünya Çocuk Günü dolayısıyla Karşıyaka Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
İzmir Barosu 20 Kasım Dünya Çocuk Günü dolayısıyla Karşıyaka Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, basın açıklamasını ciddi ihmaller sonucu yaşamını yitiren ve kamuoyu vicdanında derin yaralar açan Alperen’in duruşması olması sebebiyle Karşıyaka Adliyesi önünde yaptıklarında ifade ederek “biz de İzmir Barosu olarak bu önemli davada yer alacağız ve tüm yargılama aşamasında ailenin yanında olacağız” dedi.
Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun sadece Alperen’in davasını değil, Aladağ’dan, Karaman’a, Nizip’ten Van’a kadar kamuoyu vicdanında derin yaralar açan çocuk istismarına ilişkin tüm davaları yakından takip ettiklerini söyleyerek, bu anlamda İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nde gönüllü olarak çalışan kırka yakın avukata çalışmalarından dolayı teşekkür etti.
Basın açıklaması sonrasında konuşan İzmir Barosu Genel Sekreteri ve Çocuk Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. İlke Erol ise “yargılamanın adil yapılması, çocuklarımızın haklarının savunulması açısından davaların hukuki sürecini özellikle yakından takip ediyoruz. Hepimizin ortak çabası geleceğimizin mimarı olan çocuklarımıza daha iyi bir dünya yaratma çabası” dedi. Av. İlke Erol, Türkiye’deki barolar arasında bir ilk olan ve İzmir Adliyesi içerisinde açılan Çocuk Hakları Merkezi’nin bilinirliğinin artmasıyla birlikte Merkez’e yapılan başvuruların her geçen gün arttığını da sözlerine ekledi.
İzmir Barosu tarafından yapılan basın açıklamasının tamamı şöyle:
BASINA VE KAMUOYUNA;
Birleşmiş Milletler, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri’nde herkesin, bu metinlerde yer alan hak ve özgürlüklerden ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumlardan kaynaklanan ayırımlar dahil, hiçbir ayrıcalık gözetilmeksizin yararlanma hakkına sahip olduklarını benimsediklerini ve ilan ettiklerini kabul etmiştir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde ayrıca, çocukların özel ilgi ve yardıma hakkı olduğu da ilan edilmiştir.
Çocuk hakları, kanunen ve ahlaki olarak her çocuğun doğuştan sahip olduğu; sağlık, eğitim, yaşama, barınma, eşitlik ve korunma haklarının hepsini birden tanımlamakta kullanılan evrensel bir kavramdır.
Dünyadaki ülkelerin tümünde çok güç koşullar altında yaşayan ve bu nedenle özel bir ilgiye gereksinimi olan çocukların bulunduğu bilinci ve çocuğun korunması, uyumlu gelişmesi bakımından her halkın kendine özgü geleneklerinin ve kültürel değerlerinin taşıdığı önem göz önünde tutularak, bu koşulları ortadan kaldırmak ve onlara daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla hazırlanan Çocuk Hakları Sözleşmesi, 193 ülke tarafından kabul edilmiştir. Türkiye’nin de 1990 yılında imzaladığı bu sözleşme toplam 54 maddeden oluşmaktadır.
Taraf ülkeler bu sözleşmeyi hazırlarken çocuğun kişiliğinin tam ve uyumlu olarak gelişebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayış havasının içindeki bir aile ortamında yetişmesinin gerekliliğini kabul etmişlerdir. Ayrıca, çocuğun toplumda bireysel bir yaşantı sürdürebilmesi için her yönüyle hazırlanmasının ve özellikle barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetiştirilmesinin gerekliliğini savunmuşlardır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi, 18 yaş altındaki bireylerin yetişkinlerden daha farklı ve özel ihtiyaçlara sahip olmasından yola çıkılarak, çocuklar için ayrıca hazırlanan bir sözleşmedir. Sözleşme, nerede doğduklarına, kim olduklarına; cinsiyetlerine, dinlerine ya da sosyal kökenlerine bakılmaksızın bütün çocukların haklarını tanımlamaktadır. En fazla sayıda ülke tarafından onaylanan insan hakları belgesi olma özelliğine sahiptir.
Çocukların erişkinlerden farklı fiziksel, fizyolojik, davranış ve psikolojik özellikleri olduğu, sürekli büyüme ve gelişme gösterdiği bilincinin yerleşmesi, çocukların bakımının toplum sorunu olduğu ve bilimsel yaklaşımlarla herkesin bu sorumluluğu yüklenmesi gerektiği düşüncesi ile 20 Kasım 1959’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 10 maddeden oluşan “Çocuk Hakları Bildirgesi” kabul edilmiştir.
Dünya genelinde çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerine dikkat çekebilmek, çocuk hakları ve bu haklara ulaşamayan çocuklar için farkındalık yaratmak amacıyla “20 Kasım günü Evrensel Çocuk Günü(Universal Children’s Day/ Çocuk Hakları Günü” olarak kabul edilmiştir.
Çocuk Hakları Bildirgesi ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne rağmen bugün hala çocukların;
- Cinsel istismara uğradığından,
- Küçük yaşta evlendirilmelerinden,
- Fuhuşa ve pornografiye maruz kaldığından,
- Çalıştırılmaması gereken yaşta ya da kötü koşullarda çalıştırıldığından,
- Kız çocuklarının eğitimde fırsat eşitliğine sahip olamadığından, bahsediyoruz.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmeyi onaylayan devletler yasalarını sözleşmeye uygun hale getirmek zorundadırlar. Bu nedenle korunma ihtiyacı olan çocuklarla, suça sürüklenen çocuklar hakkında ülkemizde 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 2005 yılında yürürlüğe girmiştir.
Çocuk Koruma Kanununa göre, çocuk, daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişidir. Çocuk hakları alanındaki tüm düzenlenmelerde çocuğun yaşama ve gelişme hakkı, ayrımcılık yasağı ve çocuğun yüksek yararı ilkesi temel alınmıştır.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin ilke ve hükümlerinin çocuklarca ve yetişkinlerce etkili ve bilinçli kullanımı son derece önemlidir. Bu nedenlerle başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere üniversitelere çok görev düşmektedir.
İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi, hak ihlallerinde çocuklarımızın yanında olmuştur. Çocukların korunup geliştirilmesi gereken haklarını başında eğitim hakkı gelmektedir. Uygulamaya konulan son müfredat programıyla ilgili eleştirilerimizi basın açıklamasıyla yaptık. Bunlara ek olarak okul sayısının anaokullarından başlayarak arttırılması gerekmektedir. Böylece çocuklarımız ikili öğretimden kurtarılacaktır. Yerleşim alanları içinde kurulan okullar sayesinde servisle ulaşım ortadan kaldırılacaktır. Ülke çapında geleceğin teminatı olan kız çocukları mutlaka eğitime kazandırılmalıdır. Avrupa ülkelerinden kopuşu sağlayan farklı saat uygulamasından vazgeçilmeli ve çocukların refahı için çalışan annelere ek olanaklar sunulmalıdır.
Basın açıklamamızı bugün burada yapma sebebimiz Alperen’dir. Ciddi ihmaller sonucu gerçekleşen ve kamu vicdanında derin yaralar açan Alperen’in ölümüyle ilgili yargılama Karşıyaka Adliyesinde görülmektedir. Biz de İzmir Barosu olarak bu önemli davada yer almak istedik. Ailenin bütün yargılama aşamasında yanında olacağız ve Alperenin haklarını sonuna kadar savunacağız.
Dostluk, barış, hoşgörü olan bir dünyada yaşamaları dileğiyle çocuklarımızın “Dünya Çocuk Günü” kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.