Ege Üniversitesi Organ Naklinde Dünya Standartlarında
Her yıl yüzlerce organ naklini gerçekleştiren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi, 2016 yılında da birçok organ nakli gerçekleştirdi.
Ege Üniversitesi Organ Nakli Koordinatörü Uzman Hemşire Nurşen Altuğ, organ nakli merkezinde 2016 yılında 15 tane kalp, 12 tane karaciğer, 105 tane de böbrek naklinin gerçekleştirildiğini ifade etti.
Organ Nakli Merkezi’nde belli bir ivme yakaladıklarını ve onu sürdürdüklerini belirten Uzm. Hem. Altuğ, “Organ nakli için merkezimize başvuran hasta sayısı belli. Geçen yıllarda yapılan organ nakli oranlarının altına da inmiyoruz çok üstüne de çıkmıyoruz. Çünkü kapasitesi belli.” diye konuştu.
MERKEZ ORGAN NAKLİ BAŞARISINDA İSTİKRARINI KORUYOR
Eski ve köklü bir nakil merkezi durumunda olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Organ Nakli Merkezi, şu an dünyanın belirlediği başarı standartları ve Avrupa’da karaciğer ve böbrek naklinde standardı yakalamış bir merkez konumunda.
Uzm. Hem. Altuğ, organ nakli sonuçlarının ise genellikle yüz güldürücü olduğunu belirtti. “Organ naklinde yüzde 80-90 oranında başarılı olanlar var. Tabi arada hasta kayıpları da yaşanıyor. Ancak greft kayıpları da oluyor. Ama tabi ki bu durumda elde edilen başarının yanında yaşanan kayıplar çok küçümsenecek rakamlar.” şeklinde konuştu.
“KADAVRA NAKLİ TÜRKİYE’NİN SORUNU”
Kalp naklinde kadavra donörden başka şanslarının olmadığını dile getiren Uzm. Hem. Altuğ, 12 tane karaciğer naklinden 1 tanesinin canlı, 11 tanesinin kadavra vericiyle, 105 tane börek naklinden 71’inin canlı, 34’ünün de kadavra verici kullanılarak gerçekleştirildiğine dikkat çekti.
Kadavra donör bulmakta zorluk çektiklerini belirten Uzm. Hem. Altuğ, canlı donör bulmakta daha iyi olduklarını vurguladı. Altuğ, “Kadavra donör zaten Türkiye’deki bütün nakil yapan merkezlerin büyük bir sorunu. Bu nedenle herkes canlı donöre yönelmiş durumda. Bizde de bu nedenle yapılan bağışların oranı çok düşük.” dedi. Uzm. Hem. Altuğ, akrabalarına ya da tanıdıklarına organ bağışı yapan kişilerin sayısının, öldükten sonra organ bağışı yapan kişilerin sayısından fazla olduğunu belirtti.
“SÖZLÜ İZİN YAZILI İZİNDEN DAHA ÖNEMLİ”
Ölen her kişini organını kullanamadıklarını söyleyen Uzm. Hem. Altuğ, bir kişinin organlarının kullanılabilmesi için yoğun bakımda ve solunum cihazına bağlıyken beyin ölümünün gerçekleşmesi gerektiğini açıkladı. Türkiye genelinde bu şekilde ölenlerin sayısının 300-500 civarında olduğunu ve yıllar içerisinde aşağı yukarı değiştiğini vurgulayan Uzm. Hem. Altuğ, “Hepsinin ailesiyle görüşüldü. Bu şekilde ölenlerin sayısı arttı ama bağış oranları değişmiyor. İnsanların sadece yüzde 20-25’i organ bağışında bulunuyor. Dolayısıyla total rakam arttığı için kadavra donör sayımız artmış gibi görünüyor. Ama bağış oranlarımız artmıyor.” şeklinde konuşmasını sürdürdü.
Uzm. Hem. Altuğ, hastalardan ölmeden önce imzalı izin alsalar dahi öldükten sonra yakınlarının tekrar rızasını aldıkları belirtirken, “Bizim için sözlü izin, yazılı izinden daha önemli” diyerek sözlerini noktaladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.