Eğitim Önce Kime verilmeli?
Ergün Yücesoy yazdı; Eğitim Önce Kime verilmeli?
Göz bebeğimiz, ciğer parelerimiz, gözümüzden dahi sakınarak büyüttüğümüz, dünyamızın anlamı olarak gördüğümüz, yavrularımızı emanet ettiğimiz yegane kurumlardır okullar. Biz ebeveynler yaşam şeklimizim çocuklarımıza göre şekillendiririz. Tatillerimizi, etkinliklerimizi her şeyimizi okullara göre planlarız. Evlerimizi okullara yakın yerlerden alırız. Kendimizce, evlerimiz iyi bir okulun çevresinde değilse bile ikametimizi taşırız o ideal okulun bulunduğu yere! İş yerlerimizin okul çevresinden olmasını yeğleriz. Okullar tatil olduğunda büyük kentlerde trafik sorunları dahi olmaz. Hiç de azımsanmayacak miktarda ebeveyn de yavrularını özel okullara vermek suretiyle imkanlarını sonuna kadar kullanırlar.
Daha ana okulundan itibaren iyi okul ve iyi öğretmen arayışlarına başlarız. (Keşke öğretmenlerin ve okulların da öğrenci ve veli seçme hakları olsa) Hatırlı kimselere başvurmak kaydıyla çocuğumuzu (güya!) iyi bir okul ve iyi bir öğretmene yazdırmak için yarışırız. Bunun için bir yıl öncesinden çalışmalara başlayanlarımız da hiç azımsanmayacak kadar çoktur.
Dünya üzerinden gelmiş geçmiş çok büyük medeniyetler de okula ve eğitime büyük önem vermişlerdir. Amacına ulaşsın ya da ulaşmasın ülkemizde de durum farklı değildir. Okul ve eğitime çok fazla önem verilmektedir. Kalitesi çoğu zaman tartışılsa da okul ve eğitime çok büyük enerji ve paralar harcanmaktadır. Ülkemizde Milli Eğitim Bakanlığı devlet bütçesinden en büyük payı alan üçüncü bakanlıktır.
Ülkemizde okul ve okullaşma her geçen gün hızlı bir şekilde artmaktadır. Özellikle de son yıllarda değişik eğitim kademelerinde, kademeli olarak yapılan mecburi eğitim değişiklikleri, ülkemizin eğitim sisteminde köklü değişiklikler meydana getirmiştir. Öğrencilerin yaklaşık 17-18 yılı okullarda geçmektedir.
İlkokuldan itibaren çocuklarımızı, yeterlilikleri olsun ya da olmasın, bilinçsiz ve acımasızca sürekli bir yarışın içine atıyoruz. Özellikleri aynı olsun olmasın tüm öğrencileri çoğu zaman aynı tür sınavlara tabii tutuyoruz. Tüm öğrencileri sınav puanıyla yerleşilen en iyi okula yerleştirmeye çalışıyoruz. Bunun için özel derslere ve dershanelere oluk oluk paralar akıtıyoruz. Durumun böyle olmasının en büyük sebebi maalesef biz ana babalarız. Biz ana babalar, tüm enerjimizle ve de ekonomik imkanlarımızı zorlayarak; çocuklarımızın okumalarını, iyi bir eğitim almalarını en nihayetinde de iyi bir işe yerleşmelerine var gücümüzle gayret ediyoruz. Tüm bu süreç boyunca biz veliler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Herkes ilgi istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda eğitim alır” yasasını unutarak çocuklarımızın yetenek ve ideallerini bir tarafa bırakmak suretiyle, çocuklarımızı kendi hedeflerimiz ve de kendi gerçekleştiremediğimiz ideallerimiz doğrultusunda eğitim almalarına zorluyoruz. Onları maalesef özgür bırakmıyoruz. Resme ilgisi ve yeteneği olmayanı ressam, spora ilgisi ve yeteneği olmayanı sporcu yapmaya; Matematik dersinden yetersiz, Türkçe dersinden yeterli olan öğrenciye, Türkçe dersinden ilerlemesini sağlamak yerine Matematik dersleri aldırıyoruz. Sözel yeteneği çok iyi olan öğrencimizi sayısalcı yapmaya gayret ediyoruz. Ya da tam tersini yaparak öğrencimize en büyük kötülüğü yaparak onu okuldan uzaklaştırıp, ona eğitim öğretim hayatını çekilmez kılıyoruz. En basitinden, öğrencilere ilk okulda temel seviye derslerden itibaren “Tüm meslekler önemlidir” kazanımı verilmeye çalışılmaktadır. Bir mesleği herkes yapamaz, yapsa da başarı elde edilemez. Hem bu da bir çelişki değil midir? Klasik tabirle “Aynı kıyafet herkese olmaz”. Ancak biz ana babalar bu durumu gözden kaçırıyoruz. Tüm öğrencilerimizi aynı torna makinesinden aynı şekilde çıkarmaya çalışıyoruz. Hal böyle olunca kaçınılmaz sonu yaşıyor, hüsrana uğruyoruz. Yetenekleri olsun ya da olmasın başaramadığımız elde edemediğimiz bir takım idealleri ve hayalleri gerçekleştirmek için baskı altına alıyoruz çocuklarımızı.
Çocuklarımız da belli bir yaşa gelene kadar mecburen bizlere itaat ettikten sonra ne kendisinin, ne de bizlerin istediği bir ideali, bir hayali gerçekleştirmek istemiyorlar. Bunun sonucunda çocuklarımız için okul eziyet oluyor. Sonuçta insana sevmediği bir şeyi zorla yaptırmak çok zordur. Yapsa da iş verimsiz, ürün de kalitesiz oluyor.
Günümüzde bir çok türde okullar maalesef hakir görülüp küçümsenmektedir. Bunun en temel sebebi o okullarda eğitim alan öğrenciler, sınavla öğrenci alan okullara girmek için yeterli puanı alamamış olmalarıdır.
İhtiyacı, önemi ve gerekliliği bitmeyecek, ihtiyaç duyulan çok sayıda zanaatkarlık mesleği artık yok olmaya yüz tutmuşlardır. Yaşadığımız şu dönem, her ne kadar bilişim çağı olsa da bazı meslek dallarına ihtiyaç bitmeyecektir. Artık berberlere, kuaförlere, elektrikçiye, motor ustalarına, kuyumculara, fırıncılara çırak bulmak oldukça zordur. Bunun en temel sebebi, 20 yaşını geçmiş bir gencin çıraklık ve ya kalfalık yapmasının imkansız olmasıdır. Ekonomik olarak bakıldığında bir çok zanaatkarlık mesleği oldukça itibarlı ve de kazançlı mesleklerdir.
“İyi de bu söylediklerinizi, savunduğunuz şeyleri siz yapmıyor musunuz?” ya da “Kim yapmıyor ki?” diyebilirsiniz. Bu soruya net bir şekilde şöyle cevap verebilirim: “Başkalarını bilmem ama bu yanlışların hepsini olmasa da çoğunu ben de yaptım. Bu yanlışları yaptığım için böyle bir yazı yazdım ve sizler şimdi bu yazıyı okuyorsunuz”
Özetle öğrencilerimizi, okul ve öğretmenlerimizle el ele verip çok iyi tanımamız ve de onların yetenekleri doğrultusunda eğitim almalarını sağlamalıyız. Çocuklarımızı kendilerinin ilgi istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda eğitim almalarına yardımcı olmalıyız. Dünyamızın anlamı, gözümüzden bile sakındığımız yavrularımız özgür bırakıldıkları ölçüde ideallerine ulaşır. Bizlerin bu noktada yapacağımız en isabetli davranış, onların ideallerine ulaşmaları için destek olmak olacaktır. Zaten ideallerine ulaşmış kimseler işlerinde başarılı, hayatlarında mutlu olacaklardır. En önemlisi de hem bizler, hem de onlar, ancak bu şekilde mutlu olabiliriz. Bizim mutlu, huzurlu ve gururlu olmamızın en büyük kaynağı yavrularımız değil miydi?
Bu durumda öncelik olarak eğitim kimlere verilmeli?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.