Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, antik zamanlardan itibaren anne sütünün kutsal kabul edildiğini ve Mısır’da M.Ö. 1500’e dayanan kayıtlarda bile bebeğin tüketebileceği en iyi besinin anne sütü olduğuna vurgu yapıldığını söyledi. Anne sütünün, yeni doğan ve büyüyen bebek için enerji ve besin değerlerini tam ve dengeli olarak bulunduran, sindirimi kolay, bebeğin sıvı ihtiyacını da karşılayan, bebeği enfeksiyonlara karşı koruyan, hijyenik, ekonomik ideal ve doğal bir gıda olduğunun altını çizen Diyetisyen Akgül, “Bebeği bulaşıcı ve kronik hastalıklara karşı koruyan anne sütü bebeğin ilk aşısı olarak değerlendirilebilir. Bebeğinizin beslenme ve sıvı ihtiyacını 6 ay tek başına karşılamaktadır. Bu dönemde bebeğinize su bile vermenize gerek yoktur, sadece emzirmek yeterlidir” dedi.

“İLK 6 AY SADECE ANNE SÜTÜ VERİN”

Dünya Sağlık Örgütü’nün 2017 raporuna göre bebeklerin yüzde 40’nın ilk 6 ay sadece anne sütüyle beslenebildiğini aktaran Diyetisyen Akgül, “Annenin sütü her bebek için özeldir ve ihtiyaçlarına göre içeriği farklılaşmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü ilk 6 ay yalnızca annenin sütünü ve 2 yaş ve üzerine kadar ek gıdalarla beraber emzirmeyi önerir” diye konuştu. Emziren bir anne için yeterli ve dengeli bir beslenme düzeninin oluşturulması, annenin fizyolojik ihtiyaçlarının karşılanması, annenin vücut depolarının ve anne sütünün enerji ve içeriğinin bebek açısından yeterli ve dengeli olmasının önemine değinen Diyetisyen Akgül “Yeterli ve dengeli bir beslenme örüntüsü emziren anneler arasında farklılık gösterebilir. Beslenme planı annenin kişisel ihtiyaçlarına göre, sık yapılan doğumlara göre, annede var olan enfeksiyona, kronik hastalıklara, annede varsa yetersiz beslenme gibi pek çok anneye bağlı özellik değerlendirilerek anne ve bebek için ayrı ayrı beslenme programı oluşturulmalıdır” dedi.

“ANNEYE ÇOK FAYDALI”

Süt salınımında sadece beslenme değil annenin huzurlu olması gerektiğinin altını çizen Diyetisyen Akgül, annenin fiziksel ağrılarının olması veya stres altında olması annenin süt yapımı süresince önemli bir yere sahip olan oksitosin hormonu seviyesini olumsuz etkileyerek süt salınımını ve verimini azaltabileceğini söyledi.

Akgül, ancak stres altında dahi olsa annelerin emzirmeye devam etmesinin hem süt yapımını desteklediğini hem de annenin ruh sağlığını olumlu etkilediğini dile getirdi.

Diyetisyen Akgül, emzirmenin anne için faydalarını şu şekilde sıraladı: “Anne ve bebek arasındaki bağı kuvvetlendirir. Emzirmek, doğum sonrası kanamaların azalmasına yardımcı olur. Kanamaların neden olduğu anemi riskini azaltır. Uzun dönemde kemik sağlığını korur. Emziren kadınlarda osteoporoz riski emzirmeyenlere göre daha düşüktür. Menopoz sonrası süreç için de bu durum oldukça önemlidir emzirmek postmenopozal dönemde kadınları kemik kırılmalarına karşı da korur.
Emzirme döneminde östrojen seviyesinin düşük olmasına ve bu da hormona bağlı kanser türlerinden korunmaya yardımcı olur. Emzirmek, over (yumurtalık), endometrium (rahim) ve meme kanserine karşı koruyucudur.
Emziren kadınlarda Tip II diyabet gelişimi riskinin azaldığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır. 2017 yılında 194 emziren anne ile Türkiye’de yürütülen bir çalışmada yüzde 15 diyabet riskinin azaldığı tespit edilmiştir.
Gebelik döneminde alınan kiloların daha kolay verilmesine yardımcı olur. Emzirme döneminde enerji ihtiyacının karşılanması ve süt yapımının da desteklenmesi için anne vücudunun yağ depoları kullanıldığı için emziren anneler daha kolay hamilelik öncesi ağırlıklarına dönebilmektedir.
Annede depresyon riskini azaltır. Emzirmek annenin özgüveninin gelişimine destek olur. Emzirme döneminde salgılanan hormonların rahatlatıcı etkisi annenin uyku kalitesini arttırır. Annenin vücudunun daha kısa sürede toparlanmasını sağlar.
Düzenli ve sık emzirmek anne için doğal bir doğum kontrol yöntemi oluşturur. Ancak emzirme, yüzde yüz koruma sağlamayabilir. Bu nedenle kadın doğum hekimine başvurmak gerekir.”