Erdoğan: İhtiyaç sahiplerine ulaşmanın çabasındayız
TBMM’de AK Parti grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Muhalefet, yandaşları ile birlikte boğaz manzaralı 5 yıldızlı lüks otellerin kral dairelerinde halkçılık oynarken, biz gönül coğrafyamızdaki ihtiyaç sahiplerine ulaşmanın çabasındayız"
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ramazan ayın nedeniyle esnaf, polis, asker, sanatçı ve toplumun her kesimiyle iftar sofrasında buluştuklarını söyleyerek, “Muhalefet, yandaşları ile birlikte boğaz manzaralı 5 yıldızlı lüks otellerin kral dairelerinde halkçılık oynarken biz kendi vatanseverlerimizle birlikte vatandaşlarımızın yanında, gönül coğrafyamızdaki ihtiyaç sahiplerine de ulaşmanın mücadelesini veriyoruz” açıklamasında bulundu.
Parti teşkilatına seslenen Erdoğan, “AK Parti teşkilatları olarak kardeşlik ve kucaklaşma seferberliği başlatıyoruz. Besmelemizi çekip yeni bir heyecanla tekrar yola revan oluyoruz. 2023 seçimlerine kadar devam edecek bu yolculukta kapısı çalınmadık hane, hali hatırı sorulmadık insan bırakmayacağız. Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun ayrım yapmadan, dışlamadan, 85 milyonun her bir ferdine ulaşmayı hedefliyoruz. Bir dönem AK Parti çatısı altında bu ülkeye hizmet etmiş, ancak daha sonra farklı sebeplerle teşkilatlarımızdan kopmuş kardeşlerimize ulaşmaya özel önem veriyoruz” dedi.
“28 Şubat ittifakı, bırakın 2023 seçimlerini Allah’ın izni ile 2023’ü bile göremeyeceklerdir”
Muhalefet ittifakını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu süreç, muhalefetin ve 28 Şubat ittifakının kendi menfaatlerinden ve hırslarından başka hiçbir gayelerinin olmadığını, hiçbir amaçlarının olmadığını ortaya çıkartmıştır. Coğrafyamız kan ağlarken, komşularımız savaşırken, yanı başımızda çocuklar, kadınlar ölürken, tüm dünya son yarım asrın en büyük ekonomik krizi ile boğuşurken, muhalefetin ve 6 + 1’li masanın tek derdi birbirine gol atmak, sosyal medyadan birbirlerine ayar vermektir. Sadece geçtiğimiz hafta yaşanan tartışmalar bize zillette izzet aranamayacağını bir kez daha ispatlamıştır. Milletimiz masayı kimin kurduğunu, kimin yönlendirdiğini, masanın altında kimlerin olduğunu, masada hangi kirli pazarlıkların döndüğünü gayet iyi biliyor. Daha en basit, en temel meselelerde bile uzlaşamayan çeşitli grupların bile bu uzlaşmanın olamayacağını, ülkenin ve milletin hayrına hiçbir adım atamayacaklarını insanımız çok iyi görüyor. Vatandaşlarımız, 6’lı masanın her gün yenisi patlayan skandallarını, bol aldatmacalı, bolca yalan, ihtiras ve ihanet dolu bir pembe dizi gibi kimi zaman gülerek kimi zaman da utanarak takip ediyor. Sürekli kavga eden, birbirlerine çelme takan, kapris ve kumpas peşinde koşan 28 Şubat ittifakı, bırakın 2023 seçimlerini Allah’ın izni ile 2023’ü bile göremeyeceklerdi. Siyaset mühendislikleri ile siyasetçilik oynayanlar son 20 yıldır defalarca olduğu gibi yine başaramayacaklar, hezimete uğrayacaklardır. Türk milletinin demokratik kazanımlarına el koymak isteyenler, tıpkı daha öncekiler gibi yine kaybedecekler, tarih sahnesinden silinip gideceklerdir. Bu süreçte bize düşen sadece daha çok çalışmak, daha fazla sahada olmak. Milletimizle gönül bağımızı daha da güçlendirmektir. Türkiye’de siyasetin adresi de, merkezi de AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır” diye konuştu.
“İsrail ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek için attığımız adımlar başkadır, Kudüs davamız başkadır”
İsrail’in Filistin topraklarında Filistinlilere uyguladığı zulmü gündeme getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ramazanı da kuzeyimizdeki kanlı savaşın trajik görüntüleri eşliğinde karşıladık. Son günlerde ise ilk kıblemiz Mekke ve Medine’nin ardından üçüncü mübarek şehrimiz olan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın mahremiyetine yönelik yeni saldırılar sebebiyle yüreklerimiz bir kez daha dağlandı. İsrail’den hangi düzeyde olursa olsun görüştüğümüz her yetkiliye, her siyasi ve dini lidere Kudüs’ün statüsü ve Mescid-i Aksa’nın mahremiyeti konusundaki hassasiyetimizi açıkça söyledik. Uluslararası toplumu, BM başta olmak üzere her platformda Filistinlilere yapılan haksızlıklara ve uygulanan zulme karşı duyarlı olmaya, harekete geçmeye davete ettik, etmeyi sürdüreceğiz. Dünyadaki pek çok devletin ve toplumun Kudüs merkezli bu sorunun mahiyetini anlamakta zorlandığını görüyoruz ve düşünüyoruz. Şayet bu sorunun mahiyeti ve yol açabileceği felaketler bilindiği halde kasıtlı olarak bu şekilde davranılıyorsa o zaman işin içinde başka niyetler, başka hesaplar var demektir. Bizim BM üyeliği tescillenmiş ve tarafımızdan tanınmış her devlet gibi İsrail ile de küresel siyasi, ekonomik, sosyal parametrelere uygun ilişkilerimiz vardır, olacaktır.
Afrika’nın Asya’nın, Güney Amerika’nın, okyanusların ücra köşelerindeki devletlerle bile ilişkilerimizi geliştirmenin yollarını ararken, coğrafyamızın en önemli bölgesindeki bu devleti görmezden gelemeyiz. Filistin davasını etkin savunmanın yolu da İsrail ile makul, mantıklı, tutarlı, dengeli bir ilişki sahibi olmaktan geçtiği açıktır. Ancak bu demek değildir ki, Kudüs’te ve diğer Filistin topraklarında yaşanan zulümlere, kutsallarımıza yönelik saldırılara, işgallere göz yumacağız, rıza göstereceğiz. Asla. Her ne kadar Mescid-i Aksa’nın 1969 yılında alçakça yıkılmaya çalışılmasının ardından kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı dahi bu meseleye yeteri kadar sahip çıkmıyor olsa da, biz kendi tarihimizin, vakarımızın, inancımızın gereğini yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Küresel ve bölgesel ihtilaçların gereği olarak İsrail ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek için attığımız adımlar başkadır, Kudüs davamız başkadır. Atamız Selçuklu ‘Kudüs’ten bana ne’ dememiş. Asırlarca Haçlı seferlerine karşı bu davaya gövdesini set yapmıştı. Atamız Osmanlı, ‘Kudüs’ten bana ne’ dememiş, fethinden itibaren bu toprakları elinin, başının, kalbinin üzerinde tutmuştu. Ecdadımız asırlar boyunca dört bir yandan gelen saldırılara karşı bu toprakları korumuş şehirlere ve kadim eserlere sahip çıkmış, tarihinin ve inancının üzerine yüklediği tüm vazifeleri yerine getirmiştir. Kudüs’ten çekilen son Osmanlı birliğinin geride bıraktığı artçılardan son nefesine kadar Mescid-i Aksa’daki nöbetini sürdüren Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın hikayesi hepimizin kalbindeki sızının ortak ifadesidir. Tüm dünya sessiz kalsa bile biz Kudüs davasını, Mescid-i Aksa’ya sahip çıkma irademizi yüksek sesle sürdüreceğiz. Nitekim hem Filistin Devlet Başkanı Sayın Abbas ile hem BM Genel Sekreteri Sayın Guterres ile hem Ürdün Kralı 2. Abdullah ile hem de sağduyusuna ve samimiyetine güvendiğim İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog ile yaptığım görüşmelerde bu konudaki duruşumuzu ve tavrımızı kendilerine ifade ettik. Temennimiz şu mübarek günlerde Kudüs’te yaşanan zulümlerin son bulması, bölgede yaşayan herkesin kendi inancına göre huzur içinde hayatını sürdürmesidir” şeklinde konuştu.
“Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de aynı gaye ile hareket ediyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TSK tarafından terör örgütü PKK-PYD’ye yönelik sürdürdüğü Pençe-Kilit Harekatına ilişkin şu bilgileri verdi:
“TSK’mız, terör örgütünün Irak’ın kuzeyinde işgal altında tuttuğu bölgeleri teröristlerden tümüyle temizlemeye yönelik harekatlarına bir yenisini daha ekledi. Ayın 17’sinden itibaren bu süreç devam ediyor. Terör örgütünün ülkemize karşı saldırıları için üstlenme ve hazırlık yeri olarak kullandığı bölgelere yönelik hava ve kara unsurları vasıtasıyla operasyon başlatıldı. Harekat sırasında şehit olan 2 kahraman askerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Ailelerine sabırlar Allah’tan niyaz ediyorum, mekanları cennet olsun inşallah. Rabbimiz sevgili habibine komşu eylesin. Pençe-Kilit adı verilen bu harekatla amacımız hem Irak topraklarını terör örgütünün tasallutundan arındırmak hem de ülkemizin sınır güvenliğini garanti altına almaktır. Irak merkezi hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile işbirliği içinde yürüttüğümüz bu harekata katılan askerlerimize Rabbimden başarılar diliyorum.
Rabbim hepsini esirgesin, korusun, muzaffer eylesin, gazaları mübarek olsun. Bu harekat vesilesiyle Türkiye’nin kimsenin topraklarında gözü bulunmadığını, tek amacının sınırlarının güvenliğini ve sınır komşularının istikrarını sağlamak olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Komşularımızın güven ve huzur içinde yaşayabilmeleri için toprak bütünlüklerini ve siyasi birliklerini güçlendirmelerine katkı verecek her türlü çabayı gösteriyoruz. Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de aynı gaye ile hareket ediyoruz. Bu noktaya bir anda gelmedik. Yaklaşık 40 yıllık terörle mücadelemizde uzunca bir süre komşularımızın kendi sınırları içindeki terör örgütlerinin üstesinden kendilerinin gelmelerini bekledik, bu anlayışla mücadeleyi kendi topraklarımızda yürüttük. Maalesef biz içeride ne yaparsak yapalım sınır dışında toplanan, eğitilen, ülkemize sızdırılan teröristlerin kökünü tam manasıyla kazıyamadık. Bataklık kurumadığı için sivrisinekler çoğaldı. Döktükleri kan ve verdikleri zarar sürekli arttı. Bölgemizle ilgili hesapları olan güçlerin ve onların güdümündeki vesayet odaklarının da bu kötü gidişteki payını elbette göz ardı etmiyoruz. Bunun değerlendirmesini de yaparak bir süre önce terörle mücadele konseptimizi ve milli güvenlik stratejimizi değiştirdik. Terör örgütleri ile mücadelemizi doğrudan kaynaklarına, inlerine, bulundukları yerlere doğru genişlettik. İçeride de askerimizle, istihbaratımızla, polisimizle jandarmamıza, güvenlik korucularımızla yoğun bir mücadele başlattık. Bu stratejinin etkisini de kısa sürede gördük. Terör örgütlerine artık ülkemiz içinde eylem yapamaz hale getirdik. Sınırlarımızın güvenliğini terör örgütlerinin bulundukları yerlere doğru genişleterek sızmaları ve kaçışları engelledik. Güney sınırlarımız boyunca doğuya doğru yürüttüğümüz harekatlar ve operasyonlar bu amaca matuftur. Irak’ta terörle mücadelemize destek veren merkezi hükümete ve bölgesel yönetime teşekkür ediyoruz. Suriye’nin bir kısmında tırnak tutmaya, palazlanmaya, karanlık hesaplarına bölge halkını kurban etmeye hazırlanan terör örgütünün başını da er geç ezeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Şu gerçeği tüm samimiyetimle bir kez daha paylaşmak istiyorum, bölgede yaşayan her insanı kucaklayan, herkesin geleceğini düşünen tek ülke Türkiye’dir. Başı dara düşen herkesin umudunu ülkemize bağlayarak bizden destek talep etmesinin sebebi de budur. Ülkemizin koruması altındaki yerlerde yaşayıp da can ve mal güvenliğinden endişe duyan, inancı ve kültürü üzerinde baskı hisseden hiç kimse bulamazsınız. Attığımız her adımla bu hakikati tekrar ispat ediyoruz. Yaptığımız operasyonlardan terör örgütü ve yandaşları dışında rahatsız olan kimse yoktur. Bu süreçte HDP gerçek anlamda bir sivil siyasi parti olmadığını, terör örgütünün payandalığı dışında bir hükmi şahsiyeti bulunmadığını bir kez daha ispatlamıştır. 28 Şubat ittifakının gizli ortağının yularının Kandil’in elinde olduğunu gösteren bu tavrının taktirini milletimize bırakıyorum. İnşallah yakında Kandil diye bir yer kalmayınca bu parti görünümlü terör örgütü payandasının da varlık sebebi ortadan kalkacaktır. Ülkemizi çözüm süreci gibi bir fırsatı dahi değerlendirmekten aciz bu yapının yükünden kurtarmak 2023’ün en önemli kazanımlarından biri olacaktır.”
“Belirsizliklerin arttığı bir dönemin yükselen yıldızı ülkesinde yaşıyoruz”
Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmelere değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimize söz verdiğimiz gibi ülkemizi yatırım, istihdam, üretim ve ihracat yoluyla büyütmeyi sürdürüyoruz. Elbette sorunlarımız, sıkıntılarımız, sancılarımız var. Hepsinin de farkındayız. Hepsini de takip ediyoruz. Her biri üzerinde çalışıyoruz. Geçmişte bu ülkeyi vesayetin, terör örgütlerinin, darbecilerin, uluslararası tetikçilerin pençesinden nasıl kurtardıysak bunları da aynı şekilde çözüme kavuşturacağız. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bize mallarımız ve canlarımız konusunda imtihana çekileceğimizi hatırlatıyor. Güney komşumuz Irak can imtihanını 2 milyon, Suriye bir milyon kayıpla verdi. Şimdi Ukrayna aynı imtihanla yüzleşiyor. Biz terörle mücadele imtihanımızı 40 bin canımızı toprağa vererek geride bıraktık.
Yarın hangi ülkenin, hangi toplumun, neyle imtihan olacağını Allah bilir. Şayet yaşadığımız sıkıntılar bizi şükürsüzlüğe ve onun yol açtığı mutsuzluğa ve hele hele Allah göstermesin manevi isyana sürüklerse asıl felaketimiz işte o zaman başlar. Hamdolsun her karışında can ve mal güvenliğinin olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Hamdolsun kendi topraklarının ve halkının güvencesi olmanın ötesinde tüm dost ve kardeşleri için umut kapısı bir ülkede yaşıyoruz. Hamdolsun çalışmak isteyen herkesin iş bulabildiği, müteşebbislere fırsat kapılarının her alanda açık olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Hamdolsun, dünyanın dört bir yanında üretim ve tedarik zincirlerinin çöktüğü, belirsizliklerin arttığı bir dönemin yükselen yıldızı ülkesinde yaşıyoruz. Çevresi ateş çemberi ile çevriliyken kalkınma hedeflerinden vazgeçmeyen, demokrasisini işleten bir ülkede yaşıyoruz. Dünyada yaşanan her krizin, her sarsıntının, her gelişmenin önemini ve gücünü teyit ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Biz önümüzdeki meselelere işte böyle bakıyor ve ısrarla, dirayetle, cesaretle kendi programımızı uyguluyoruz. Türkiye’nin bugünündeki sıkıntıları çözmenin ötesinde yarınını kurtaracak adımları atıyor, yapıları inşa ediyor, mekanizmaları oluşturuyoruz. Milletimiz şahittir. Hükümete geldiğimiz günden beri ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetlerle ihsanlarımızın gelirlerini artırmanın, refahlarını yükseltmenin, hak ve özgürlüklerini genişletmenin peşinde olduk. Ne zaman bir sıkıntı ortaya çıksa ülkenin tüm imkanlarını insanlarımızın lehine seferber ettik.
Yakın zamanda salgın sürecinde yaptıklarımız ortada. Salgının sebep olduğu olumsuzluklara çarpan etkisi yapan kur dalgası ekonomimizi etkilediğinde var gücümüzle milletimizin yanında yer aldık. Pek çok farlı başlık altında her kesime destek sağladık. Karadeniz’deki savaş ise küresel ekonomide zaten yaşanmakta olan sarsıntıyı ve ülkemize olan etkilerini daha da derinleştirdi. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere her yerde yükselen enflasyonun ve tedariki zorlaşan ürünlerin yol açtığı sıkıntıların haberlerini takip ediyoruz. Bu tablo karşısında bize düşen, içinden geçtiğimiz imtihanın farkında olarak önce birliğimize ve beraberliğimize ve 2023 hedeflerimize sıkı sıkıya sarılmaktır. Bu anlayışla biz işimize bakıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bu ‘yuvam’ hesabı ile döviz cinsinden yüzde 4 getiri garantisi veriliyor”
AK Parti iktidarları döneminde Türkiye’de yapılan yatırımları ve hizmetleri gösteren videoyu salonda bulunanlara izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah’a hamdolsun milletimiz için bir an olsun hizmetten, üretmekten çalışmaktan geri durmuyoruz. Bütün imkanlarımızla milletimizin yanında olmayı sürdürüyoruz. Son Kabine toplantısında imalat ve turizm sektörlerine yönelik 150 milyar liralık destek paketimizi açıklamıştık. Bugün de yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza ve dostlarımıza yönelik tasarruf hesaplarıyla ilgili yeni bir uygulamanın haberini kamuoyuna duyurmak istiyorum. ‘Yuvam’ adını verdiğimiz bu tasarruf hesapları işçi dövizlerinden farklı olarak kur koruması dahil içinde pek çok yeniliği barındıran bir finansal araçtır.
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın mavi kart sahiplerinin ve bankalarımızda hesap açtırma şartlarına sahip yabancı ülke vatandaşlarının yararlanabileceği bu ‘yuvam’ hesabı ile döviz cinsinden yüzde 4 getiri garantisi veriliyor. Türk Lirası olarak açılacak hesaplar içerisinde oldukça yüksek ve tatminkar bir gelir vaat eden bu hesaplar vatandaşlarımızın ülkeleriyle bağlarını canlı tutmalarını da sağlayacaktır. İnşallah önümüzdeki günlerde de yeni haberleri, yeni müjdeleri milletimizle paylaşmayı sürdüreceğiz” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.