Erdoğan’dan CHP’ye sandalye tepkisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi'de Rusya ve İran'la yapılan görüşmelerle ilgili CHP'yi sert sözlerle eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 lider olarak Suriye'deki insani dramı sonlandırmak için 15 gün ya da ayda bir toplanacaklarını belirterek, "Yıllar sonra Suriyeli kardeşlerimizin vatanlarına geri dönme ihtimali göründü. Ancak tarihî Soçi zirvesinde CHP’yi ilgilendiren tek şey kaza ile devrilen bir sandalye oldu. Zirvenin ardından ana muhalefetin bir milletvekili çıktı, kıdemli diplomat ve siyaset bilimcilere taş çıkartırcasına, Soçi zirvesini düşen bir sandalyeye sığdırmayı başardı" dedi. Erdoğan, "Kandil’e kadar ineriz. Bir gece ansızın geldik. Bundan sonra da geliriz. Kimse bizi buna mecbur etmesin” diyerek operasyon mesajı verdi.
Balıkesir’de AK Parti’nin il danışma meclisi toplantısında konuşan Erdoğan, partililerden daha çok faaliyetlerini isteyerek, “Erdek, çok çalışacaksınız. Martta Erdek’i alacaksınız. Dursunbey zirve maşallah. AK Parti olarak 15 yıl boyunca bu ülkenin her bir köşesine, her bir bölgesine, her şehrine aş ve iş götürmek, hizmet götürmek için ter döktük. Tek gayemiz milletimize hizmet etmek, ülkemizi adaletle kalkındırmak oldu. Hamdolsun 81 vilayetimizin tamamını hastanelerle, okullarla, adliye saraylarıyla, bölünmüş yollarla, toplu konutlarla, birçok yatırım ve eserlerle donattık. Sağlıkta vatandaşlarımıza dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde olmayan standartlarda hizmet sunuyoruz. Her yıl 400 binin üzerinde yabancı ülkemize geliyor, şifasını Türkiye’deki hastanelerde arıyor” dedi.
“Borç alan emir alır”
“Geldiğimizde, terörle mücadelesini dahi birilerinin verdiği silah ve istihbarata borçlu ülke vardı” diyen Erdoğan, “Bu güçler silah satmıyor, terörle mücadelemizin sınırlarını da çiziyordu. Ne zaman terör örgütüne öldürücü darbe vurmak için hazırlık yapılsa gizli açık tehditler, yalan yanlış yönlendirme ile bunu engelliyordu. Ecdadın dediği gibi borç alan yeri geldiğinde istemese de emir almak zorunda kalıyordu. Bir dönem ülkemiz ithal silahların, ithal ürünlerin, ithal fikirlerin adeta cenneti olmuştu. Bu ülkenin ekonomisi üretmeden, hiçbir riske girmeden, sadece devlete borç vererek palazlanan faiz lobisinin oyuncağı haline gelmişti. Bu ülkenin demokrasisi, medya patronlarının iktidarı yönettiği, darbeci köşe yazarlarının ülkeyi yıktığı acziyet içindeydi.
Milletimize yakışmayan tabloyu 15 yılda büyük mücadeleler sonunda değiştirdik. Her alandaki yatırımlarla sadece ülkemizi büyütmekle kalmadık. Aynı zamanda Türkiye’ye gerçek bağımsızlığını kazandırdık, savunma sanayiindeki projelerle, ülkemizin iradesine vurulan prangaları söküp attık. Yalnızca kendi silah, tank, savaş gemimizi üretmekle kalmıyor, aynı zamanda ihraç ediyoruz. Türkiye silahlı insansız hava araçlarını millî imkanlarla imal eden dünyanın 10 ülkesinden biri olmuştur. Bugün Türkiye belli uluslararası ülkelere garnizonluk yapan değil, milli menfaatlerini ne pahasına olursa olsun koruyan bir ülke. Sadece müttefik kurum ve kuruluşlardan değil kendi imkan ve kabiliyetlerimizi ortaya koyuyoruz” diye konuştu.
“Asıl mesele özgüven sahibi olmak”
Türkiye’nin hak ve hukukunu korumaları sayesinde birilerinin kendilerine çeki düzen vermek zorunda kaldığının altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
“Son NATO skandalında olduğumuz gibi, Türkiye’nin hak ve hukukunu koruma kararlılığı, artık birilerini kendilerine çeki düzen vermek zorunda bırakıyor. Askeri ve ekonomik alanda güçlü olmak yeterli değil. Asıl mesele özgüven sahibi olmak. Hakikatin hatrını kaba güce feda etmemektir. Zihinlere vurulmuş zincirlerin kırılması gerekiyor. Müstekbirlerin en büyük silahı maddi güç silah teknolojileri tank füze değildir, onların asıl silahları zihinlere vurdukları prangalardır.
Ses çıkarılmayan her haksızlık zalimi daha da pervasız hale getiriyor. Bizim inancımızda bırakın zulme destek olmayı, zulme rıza göstermek, tepkisiz kalmak da zulümdür. Biz birileri gibi asla sağ yanağa vurulduğunda sol yanağımızı çevirenlerden olamayız. Biz sırf kendi siyasi ikbalimiz tehlikeye girmesin diye milletimize yapılan hakaret ve saldırıları sineye çekemeyiz. Şayet bir haksızlık varsa, birisi ülkemize karşı hadsizlik yapıyorsa, onun cüssesine, kimliğine bakmadan tepkimizi ortaya koyarız. Ne şahsımıza, ne cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal’e, ne ordumuza, ne de bu ülkenin başka değerine dil uzatılmasına asla müsaade etmeyiz. Hele hele bu aziz milletin onuruyla oynanmasına asla izin vermeyeceğiz. Bu da böyle bilinsin”.
“Müzelik bir ana muhalefetimiz var”
Erdoğan, “Türkiye’de 15 yıl öncesine göre hiçbir gelişmenin sağlanamadığı tek alan vardır, o da ana muhalefetin durumudur. Hamdolsun diğer bütün konularda belli mesafe aldık, bir çok sorunumuzu çözdük, hal yoluna koyduk; ancak ana muhalefet meselesinde hiçbir ilerleme kaydedemedik. Hâlâ dünyaya 1940’ın penceresinden bakan müzelik bir ana muhalefetimiz var. Hâlâ millî meselelerde bile kişisel hırslarının esiri olan bir ana muhalefete sahibiz. Hâlâ sabah evet, sakın ona bakmayın ha, akşam hayır diyen, sabah sahip çıktığını akşam reddeden çarkçı bir ana muhalefetimiz var. İnanın onların hallerini, tutarsızlıklarını gördükçe ülkem adına ben utanıyorum. Evvelsi gün Rusya Fedarasyonu Başkanı Putin’in davetiyle Soçi’ye günübirlik davet gerçekleştirdik. Sayın Ruhani’nin katılımıyla Soçi’de bölgemiz için çok önemli üçlü zirve toplantısı yaptık.
Başta Suriye krizi olmak üzere terör örgütleriyle mücadeleyi ve bölgesel meseleleri görüştük, konuştuk. 7 yıldır devam eden, 1 milyonun insanın hayatını kaybetmesine,1 2 milyon Suriyelinin evini barkını terk etmesine sebep olan bu krize nasıl siyasi bir çözüm bulabileceğimizi etraflıca istişare ettik. Sadece bölgemizdeki mazlumlar değil, bütün dünya, Soçi’deki toplantıya ve bizlerin açıklayacağı sonuç bildirgesine, kararlara kilitlenmişti. Hamdolsun bu beklentiyi boşa çıkarmadık. 3 lider olarak Suriye’deki insani dramı sonlandırmaya yönelik çok kritik kararlar aldık. Bunun olumlu yansımalarını sahada belirgin şekilde görmeye başlayacağız. 15 günde, ayda bir de bu bir araya gelişimiz devam edecek. Bütün dünya Soçi’deki toplantıda umut, istikrar, barış ve bir gelecek gördü. Suriyeli kardeşlerimiz Soçi’deki toplantıda, yıllar sonra vatanlarına geri dönme ihtimalini gördü. Peki bizim ana muhalefet ne gördü?
Ne gördüğünü biliyor musunuz? Sandalye gördü, sandalye! Tarihî Soçi zirvesinde CHP’yi ilgilendiren tek şey kaza ile devrilen bir sandalye oldu. Zirvenin ardından ana muhalefetin bir milletvekili çıktı, kıdemli diplomat ve siyaset bilimcilere taş çıkartırcasına, Soçi zirvesini düşen bir sandalyeye sığdırmayı başardı. Neymiş, Sayın Putin bunun üzerinden bütün dünyaya mesaj vermişmiş. Biraz daha kafa yorsa, diplomasi külliyatına düşen sandalye teorisi kazandıracak diye bekledik, ama olmadı. Çünkü yanında çok değerli diplomatlar var. Ana muhalefet partisi değil, sanki komedi sahnesi. Ecdat ne güzel söylemiş: Göz nereye bakarsa gönül oraya akar, gönül nereye akarsa ayak oraya koşar. İnanın bunların gözleri kendi sığ dünyalarından başka hiçbir şey görmüyor” dedi.
"Bütün seçimleri kaybettin"
“Tabii milletvekili böyle olan partinin genel başkanı farklı mı olur?” diyen Erdoğan, “O da çıkmış, içinde Balıkesir’in olduğu liste yapmış, buraları alacağız diye ahkam kesmiş. Eskiler, aç tavuk kendini darı ambarında sanır derler. Sen bugüne kadar bütün seçimleri kaybettin. Bunları unuttun mu? Kendine göre bir hayal dünyası oluşturdun. İddialara girdi, ‘2011 seçimlerinde yüzde 40 almazsam istifa ederim’ dedi. Ama seçimlerden sonra bu sözlerinin hepsini unuttu. 2019’daki seçimlerde de emin olun aynısını yapacak. Şimdiden başladı. Onun için medya buna ‘Çarkçı Kemal’ diyor.
"Kifayetsiz zatın şahsım ve ailemle ilgili iftiralarına yarın cevap vereceğim"
Kılıçdaroğlu’na “Hodri meydan” diyen Erdoğan, “Ne alacaksın? Balıkesir’i alacaksın. Sevgili Kemal! İşte Balıkesir burada. Hadi bakalım, gel de al! Az önce meydan da ortadaydı. İşte meydan, hodri meydan! Balıkesir’den bu çarkçı ana muhalefete hak ettiği dersi verecek güçlü bir netice bekliyorum. Ana muhalefetin başındaki kifayetsiz zatın şahsım ve ailemle ilgili iftiralarına yarın İstanbul’dan cevap vereceğim. Şimdi girmiyorum. Muhalefetin bu hali bizim işimizi kolaylaştırmıyor, bilakis daha da zorlaştırıyor.
Güçlü demokrasinin en önemli şartlarından biri de vasıflı, kaliteli ve vizyonel bir ana muhalefete sahip çıkmaktır. Sizin bu heyecan ve coşkunuz, inanıyorum ki bu iradeniz, Mart 2019’da çok farklı bir süreci başlatacaktır. 1 Kasım’da artık Türkiye’de bir siyasi reform olacaktır. Buna hazır mıyız? Mesele bitmiştir. Virgül demiyorum, nokta diyorum. Ortada eksiğimizi söyleyecek, doğrularımızı takdir edecek, tenkitleri ile bir ana muhalefet olmayınca iş yine başa dönüyor. Kendi murakabemizi de kendimizin yapması gerekiyor. İstişare grup toplantılarımız, il divanlarımızla, milletimizle yaptığımız görüşmelerde her fırsatta kendimizi sigaya çekiyoruz. Bizim her toplantımız, aynı zamanda burada olduğu gibi bir meşveret meclisidir. Bizim her il ziyaretimiz, aynı zamanda vatandaşlarımızla kucaklaştığımız bir şölendir.
Peygamberimizin buyurduğu gibi, istişareyi pişmanlığa karşı kale olarak görüyoruz. Bunu sevgili Peygamberimiz buyuruyor. Rabbimiz ne buyuruyor? Bu da çok önemli; ‘bütün işlerinizde müşavere ediniz’. O istikamette yürüyoruz. Birileri aradan onca yıl geçmiş olmasına rağmen, AK Parti’nin başarısının arkasındaki bu sırrı bir türlü görmek, kabullenmek istemiyor. Bununla da kalmayıp, kendi marazlarını, kendi iç kavgalarını AK Parti’ye ihraç edebileceklerini sanıyorlar. Sandalye ve hakaretlerin uçuşmadığı, gürültüsüz bir kurultay gerçekleştiremeyenlerin, AK Parti’nin yenilenme sürecini baltalamaya çalışmasını gülerek takip ediyoruz. Biz buna asla fırsat vermeyeceğiz.
AK Parti kişisel hesapların, kavgaların, çıkarların partisi değildir. AK Parti, iç çatışmalarla enerjisini tüketen bir parti hiç değildir. AK Parti, bir dava hareketidir. Milletle birlikte, millete hizmet için kurduk. Bizim kavgamız birbirimizle değil, vesayet odakları, terör örgütleriyledir. Bizim kavgamız, içerideki ve dışarıdaki ihanet şebekeleri, faiz lobileri iledir. Bizim kavgamız, ülkemizi en müreffeh on ülkeden birisi yapmaktır. Gönüller yapmaya geldik. Makamların, koltukların, payelerin aramıza girmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Bir taraftan kadrolarımızı yenilerken, vefayı, saygıyı, sevgiyi de elden bırakmayacağız. Erdek, Edremit! Belediyeyi almaya hazır mıyız? Bu işin hiç şakası yok. Kapı kapı dolaşacağız. Durmak yok yola devam” diyerek, partililere seslendi.
“Kandil’e kadar ineriz”
Vatanı asla böldürmeyeceklerini ifade eden Erdoğan, “Ülkemize yönelik operasyonların arttığı bu dönemde yek vücut olacağız. Vatanımızı asla böldürmeyiz. Kim ki operasyon hayaline girerse, Tendürek’te fantom oluruz, Cudi’de, Bester deresinde fantom oluruz, üzerlerine üzerlerine ineriz. Kandil’e kadar ineriz. Bir gece ansızın geldik. Bundan sonra da geliriz. Kimse bizi buna mecbur etmesin” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.