ESİAD'da 2025 küresel gelişmeleri masaya yatırıldı

ESİAD'da 2025 küresel gelişmeleri masaya yatırıldı

Trump etkisiyle dünya yeniden şekillenirken, Türkiye için yeni fırsatlar doğuyor mu? ESİAD toplantısında 2025 gündemi masaya yatırıldı.

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin (ESİAD) Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği Yuvarlak Masası’nın katkılarıyla düzenlenen “2025 Yılında Küresel Gelişmeler ve Türkiye’nin Dış Politika Gündemi” başlıklı toplantıda, uluslararası ticaret ve dış politikada öngörülen gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkileri ele alındı.

3.jpg

ZORLU: TÜRKİYE İÇİN FIRSATLAR OLABİLİR

Dernek merkezinde düzenlenen toplantının açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, ABD Başkanı Trump’ın dış politika yaklaşımının uluslararası statükoyu sarsabilecek etkiler yaratabileceğini vurguladı. Zorlu, Trump’ın “Kanada’yı, Grönland’ı ve Panama Kanalı’nı ABD’ye dahil etme, Meksika Körfezi’ni ABD Körfezi’ne dönüştürme ve başta Çin olmak üzere üçüncü ülkelere yüksek vergiler uygulama” gibi açıklamalarının, küresel ticaret ve siyasi dengeleri değiştirme potansiyeline dikkat çekti. Önümüzdeki dönemde küresel düzeyde pek çok soru ve belirsizlik olduğunu dile getiren Zorlu, Türkiye’nin jeostratejik konumunun bu dönemde daha da önemli hale gelebileceğini vurguladı. Zorlu, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin geniş hinterlandı sayesinde bölgesinde ilave fırsat ve imkanlara erişme şansı yakalayabileceğine inanıyoruz. Öte yandan, iş dünyası olarak ABD’nin Çin ile yaşaması muhtemel rekabetten bağımsız olarak Çin ile ticari ilişkilerimizi ve menfaatlerimizi göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyoruz. Bu dönemde AB ile ilişkilerde de yeni bir dönem başlayabilir. Her ne kadar AB ülkelerinde merkez sağ güçleniyor olsa da, kazan-kazan ilkesi doğrultusunda Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılması için bir fırsat yakalanabilir. AB’nin bir yandan ABD ve Çin’e yetişebilmek için enerji ve teknoloji alanında büyük çaplı yatırımlar yapması, diğer yandan yeni ticaret anlaşmaları ile tedarik zincirlerini çeşitlendirmesi öngörülüyor. Bu koşullarda AB’nin yakın ticaret ortağı Türkiye ile daha fazla yakınlaşması, gümrük birliğinin güncellenmesi gündeme gelebilir.”

s-zorlu-2.jpg

TİCARET SAVAŞLARI

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, ABD Başkanı Trump sonrası dünya ekonomisi ve siyasetiyle ilgili öngörülerini ESİAD üyeleriyle paylaştı. Trump’ın, Çin’i ABD’nin en büyük stratejik rakibi olarak gördüğünü ve bu doğrultuda sert ekonomik tedbirler alacağını ifade eden Ülgen, “Amerika’da çok daha aktif, çok daha müdahaleci, uluslararası kuralları bir yana koyan bir sanayi politikası ile karşılaşacağız. Bu sanayi politikasının bir unsuru da tarifeler. Bu yaklaşım ister istemez bir ticaret savaşını gündeme getirecek. Kendisine yönelik yüksek gümrük tarifeleri konan ülkeler de bir tepki verecekler. Dolayısıyla Amerika'daki mesele çok kısa zamanda bizi etkileyen bir mesele haline gelecek. Özellikle bizim ihracat ilişkimizin olduğu pazarlarda Çin'in çok daha şiddetli rekabeti ile karşılaşacağız. Amerika’nın getireceği yüksek gümrük tarifeleri özünde Türkiye için dezavantajlı görünüyor ama avantajlı yanı da olabilir. Eğer Amerika’nın Çin’e uyguladığı tarife Türk üreticisinden yüksek olursa, Çin’e karşı önemli bir maliyet avantajı elde etmiş oluruz” dedi.

sinan-ulgen.jpg

AVRUPA’NIN ZAYIFLAYAN KASLARINA İLAÇ OLURUZ

Türkiye’nin Trump döneminde Avrupa Birliği ile ilişkilerini güçlendirerek, kendine daha güçlü bir yer edinebileceğini dile getiren Ülgen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Avrupa Birliği de Çin'in ithalat baskısına karşı kendi gümrük duvarlarını arttırmaya bakacak. AB’nin bugün içinde bulunduğu çıkmaz var. Bu ortamda, zayıflayan ekonomisiyle, zayıflayan ittifak bağlarıyla Çin’e karşı kendi ekonomik güvenliğini nasıl sağlayacak? Bu, bence bizim için çok büyük bir fırsat. Çünkü Türkiye-Avrupa Birliği ilişkisi siyaseten tıkandı. Bir yere gitmiyor. Avrupa'da şu anda hiç kimse Türkiye genişlemesini konuşmuyor. O nedenle, AB ile yeni bir dinamik üzerinden bir ilişki kurmamız lazım. Üyeliği unutalım demiyorum ama madem ki Avrupa Birliği artık bir arayış olarak kendi ekonomik güvenliğini bu kadar ön plana getirdi, o zaman biz de çıkıp, ‘Bak, böyle çok daha zor bir jeopolitik ortam var. Biz Türkiye olarak yönelimimizi Avrupa Birliği'nin değil, Avrupa'nın ekonomik güvenliğinin gerçek bir paydaşı olarak koyuyoruz ve bu konuda birlikte hareket etme iradesine sahibiz” demeliyiz. Bunu diyebilirsek eğer bence Türkiye-Avrupa Birliği ilişkisi çok daha pozitif bir yöne evrilebilir. Çünkü aslında Avrupa Birliği'nin zayıflayan birçok kasına Türkiye'nin bir tedavi, bir ilaç olması çok gerçekçi. Özellikle Trump döneminde, Avrupa Birliği'nin çok daha duyarlı olacağı bir açılım bu, eğer kartlarımızı doğru oynarsak. Onun için Trump'ın doğurduğu fırsatlar da var. Birçok taş yerinden oynuyor. Karşımıza çıkacak sınamalar bizi zorlayacak. Ama her sınama, bize bir fırsat da sunuyor. Mühim olan bunları doğru okuyabilmek, doğru analiz etmek.”

plaket.jpg

Etiketler :