Tuğba Topal
ESKİTİLMİŞ KELİMELER
Ne çok konuşur bu insanoğlu hep anlatır hep anlatır... Anlattıkça yıpranır, yıprandıkça azalır.
Her şey eskir bu hayatta. Hiçbir şey ilk günki gibi kalmaz. Koltuk eskir, halı eskir, dolap eskir, giysiler eskir...
Ya kelimeler? Onlar eskimez mi?
Bence en çok onlar eskir.
Onlar da kırılır, onlar da gücenir.
Siz anlatırsınız duygularınızı veya düşüncelerinizi farklı şekillerde farklı boyutlarda. Bıkmadan defalarca anlatırsınız anlaşılacağınızın umuduyla. Ama bu sizi zamanla yıpratır ve bu sefer hırçınlaşır kelimeler. Kırıldıkça agrasifleşir, daha çok bilenir uçları ve daha çok keskinleşir. Uzunca bir süre bu böyle devam eder.
Bir tek anlaşılmayı beklerken karşınızdakilerden bu seferde neden hırçınlaştığınızı anlatmak zorunda kalırsınız ve bu sizi daha çok yıpratır. Anlaşılmak yerine suçlamalarla karşılaşırsınız.
Zaman eskir, aylar eskir, mevsimler eskir ve en sonunda kelimeler eskir. İçinize kaçar sesiniz. Sağırlaşır ve körleşirsiniz duygularınıza. Hatta bazen de hayata...
Bu sefer suskunluğunuz sorgulanır. Ama artık anlatma gereğini duymazsınız, nasıl olsa anlamayacak olan kof yüreklere ve yoruluyoruz boş yere.
Şöyle diyor üstad Ahmet Telli;
Düşüşüp durmaktasın, zihnin tökezliyor. Yırtık zamanın en ucundasın, uçurum mu diyorlardı ne, işte orayı seçmişsin. Hırpalandıkça solan kelimeye ne denir? Uzak! Çok uzak kalbinle kurduğun söz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.