EÜ Tıp Fakültesi başarılarına her geçen gün başarı katıyor
Ege Üniversitesi’nin kurulan ilk iki fakültesinden birisi olan Tıp Fakültesi bugün İzmir’e Ege Bölgesi’ne, Balkanlara ve Türkiye’ye şifa dağıtıyor.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi aldığı ödüller ile Türkiye’nin en saygın eğitim ve sağlık kuruluşlarından birisi olduğunu tescil ettiriyor. Sağlıkta en iyi olma yolunda çalışmalarına devam eden EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi üstün hizmet anlayışı ile sağlıklı yaşamın adresi olarak biliniyor. Türkiye’nin en fazla yatak sayısına sahip üniversite hastanesi olan EÜ Tıp Fakültesi Hastanesi; tüm branşlarda organ nakli yapabilen tek referans merkez olarak hizmet veriyor. Yakın zamanda hizmete girecek olan Yanık Merkezi ve Merkezi Ameliyathane Üniteleri ile sağlık hizmetinin yanı sıra, Türkiye’de en çok klinik araştırma yapılan dev bir sağlık kuruluşu.
“DÜNYADA REFERANS GÖSTERİLEN AKADEMİK SAĞLIK KURUMLARINDAN BİRİ”
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Ülkemizin her bölgesine 62 yıldır şifa dağıtan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, başarı ivmesini yükselterek, ulusal ve uluslararası alanda gurur kaynağımız olmaya devam ediyor. Birçok ilki dünyaya ve Türkiye’ye kazandıran Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi; Dünya Tıp Fakülteleri Sıralamasında, Türkiye’den 4 tıp fakültesi arasında yer alarak büyük bir başarıya imza attı. Türkiye’nin en fazla yatak sayısına sahip üniversite hastanesi olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıp Eğitimleri Programı Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği tarafından 2023 yılına kadar 2’nci defa akredite olarak hizmet kalitesini tescillendirmiş oldu.
Türkiye’nin en zor bilimsel sınavlarının başında kabul edilen TUS sınavında EÜ Tıp Fakültesi öğrencileri hep ilk 10 içerisinde yer alarak sağlık eğitiminde başarısını ülke sathına yaymış durumda. Her gün binlerce vatandaşımıza sağlık hizmeti veren hastanemizin daha verimli bir hale gelmesi için hocalarımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yakın zamanda hizmete açacağımız Yanık Merkezi ve Merkezi Ameliyathanesi ile EÜ Tıp Fakültesi, ülkemiz başta olmak üzere Balkanların referans hastanesi olacak. Yürüttükleri çalışmalarla ülkemizi ve üniversitemizi uluslararası mecrada başarıyla temsil eden Tıp Fakültesi’nin değerli akademisyenleri ile sık sık bir araya gelerek, hastanemizdeki sorunları, geleceğe yönelik proje ve programları tartışıyoruz. İnanıyorum ki Ege Üniversitesi markasının en önemli ayağını oluşturan Tıp Fakültesi, sunduğu sağlık hizmetleriyle, donanımlı ve yetkin akademik kadrosuyla dünyada referans gösterilen akademik sağlık kurumlarından biri olacak” dedi.
EGE ÜNİVERSİTESİ'NE BÜYÜK ÖDÜL
Yüksek Öğrenim Kurulu(YÖK) tarafından verilen “Alan Odaklı Başarı Ödülleri”nde Ege Üniversitesi Tıp alanında uluslararası düzeyde rekabet edebilirlik ödülüne layık görüldü. Prof. Dr. Necdet Budak, tıp alanında verilen ödülün kriterlerine değinerek, “Yükseköğretim kurumlarını bilimsel araştırma ve tanınırlık açısından değerlendiren dünyaca ünlü derecelendirme kuruluşu Quacquarelli Symonds (QS), ülkemizdeki üniversiteleri ‘alan bazlı’ olarak diğer dünya üniversiteleri ile karşılaştırdı. QS verilerine göre, dünyadaki ilk bin üniversite içerisine Türkiye’deki 186 üniversiteden 10 üniversite girebildi. Ege Üniversitesi de Tıp Fakültesi ile bu sıralamada yer aldı. Türkiye’den fakültemizle birlikte sadece 4 tıp fakültesi dereceye girebildi. Değerlendirme kriterleri olarak; fakültenin akademik yapısı (öğretim üyesi, doktora yapan öğretim elemanı, PhD sayısı, yayın ve atıf sayıları, H-indeksi), öğrencilerin durumu (öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı ve öğrenci değişim programlarının yaygınlığı), iş imkanları (kampüsteki teknolojik şirket sayısı, mezuniyet sonrası başarı durumu) ve uluslararası göstergeler esas alınmıştır” dedi.
Bu tür ödüllerin alınmasında fakültedeki eğitim, araştırma ve uygulama alanlarının katkılarına değinen Prof. Dr. Budak, “Öncelikle bu gibi ödüller fakültenin tüm paydaşları üzerinde olumlu motivasyon yaratmakta, kurumsal aidiyet duygusunu ve uluslararası alanlarda tanınırlığını artırmaktadır. Bunların sonucu olarak fakültemiz öğrenci ve öğretim üyesi değişim programlarında daha çok yer almakta, daha çok bilimsel proje ve çalışma ortaklığı gelişmekte ve Yüksek Öğretim Kurumunca desteklenen araştırma üniversitesi olma yolu açılabilmektedir” diye konuştu.
“2023 YILINA KADAR 2’NCİ DEFA AKREDİTE OLDU”
Tıp Eğitimleri Programı Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (TEPDAD), Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni, Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Programı’nın Ulusal Tıp Eğitimi Kurulu’nun yaptığı değerlendirme sonucunda, Türkiye Mezuniyet Öncesi Tıp Eğitimi Ulusal Standartlarını karşıladığını saptayarak ikinci kez akredite etti. EÜ Tıp Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Cemil Gürgün, “Fakültemiz ilk kez 2011 yılında akredite olmuş ve ülkemizde ilk akredite olan tıp fakülteleri arasında yer almıştır. Bu yıl ikinci kez TEPDAD tarafından değerlendirilen fakültemiz 2023 yılına kadar 2. kez akredite olmuştur. Akredite olan fakülteler ÖSYM başvuru kılavuzunda belirtilmekte ve sınavlarda daha başarılı öğrenciler tarafından tercih edilme nedeni olmaktadır. Akreditasyon sürecinde fakültemizin eğitim sistemi dışardan bakış açısıyla değerlendirilmekte, sistemimizin eksik ve aksayan yönleri tekrar yapılandırılmaktadır. Bu sayede eğitim sistemimiz her 6 yılda bir güncellenmekte ve hedeflenen amaçlarına uygun hale getirilmektedir. Fakültemizin eğitim sisteminin akreditasyonu kurum kültürü oluşturarak mezuniyet sonrası eğitimimizin de akredite olması yolunda motivasyon oluşturmakta, fakültenin kalitesini ve rekabet gücünü arttırmaktadır” dedi.
“EGE, TÜRKİYE’NİN EN FAZLA YATAK SAYISINA SAHİP ÜNİVERSİTE HASTANESİDİR”
Bölgenin en büyük üniversite hastanelerinden ve halkla iç içe olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin hizmet kalitesini değerlendiren Prof. Dr. Gürgün, “Hastanemiz sadece bölgenin değil ülkemizin en fazla yatak sayısına sahip üniversite hastanesidir. Hastanemizde 3’üncü basamak sağlık kuruluşunda yapılan tüm tetkik ve tedaviler yapılabilmektedir. Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi, Tüp Bebek Merkezi, Kemik İliği Nakli Ünitesi, Robotik Cerrahi, Algoloji ve Palyatif Bakım birimlerimiz özellikli işlem yapılan ünitelerden bazılarıdır. Organ naklinde tüm branşlarda nakil yapabilen tek merkez olarak ülkemizin referans hastanesi durumundadır. Yeni açılacak olan Yanık Merkezi ve Merkezi Ameliyathane Üniteleri ülkemizde benzeri olmayan projelerimizdendir. Hastanemizde verilen sağlık hizmetinin yanı sıra devam eden klinik çalışmalar açısından da ülkemizde en çok klinik araştırma yapılan bir kuruluştur” dedi.
“EGE BÖLGESİ’NİN REFERANS HASTANESİDİR”
Bölge halkına her zaman her koşulda hizmet vermeye devam ettiklerini ifade eden Prof. Dr. Gürgün, “Tüm üniversite hastanelerinde olduğu gibi yaşanan mali sıkıntılara rağmen hastanemiz nitelikli sağlık hizmeti üretmeye devam etmektedir. Referans hastanesi konumunda olmamızdan dolayı bölgemizdeki en komplike ve uzun süre yatış ve tetkik gerektiren hastalar hastanemize sevk edilmektedir. Bu hastaları geri çevirme lüksümüz olmadığından maddi açıdan gelir kaybına uğrasak da halkımıza verilmesi gereken tüm sağlık hizmetini eksiksiz vermeye devam etmekteyiz. Hastanemizin en güçlü yanı; alanında ülkemizin marka değeri olan hocalarının özverili çalışmalarıyla eğitim ve araştırmaya verdikleri katkılardır. Ülkemizdeki üniversite hastanelerinin mali durumlarının genel bir düzenlemeyle düzlüğe çıkacağını düşünmekteyiz. Özellikle SUT fiyatlarının üniversite hastaneleri için yeniden yapılandırılması, büyük mali bütçe gerektiren ilaç ve malzeme alımlarının Sağlık Bakanlığı’nca düzenlenecek merkezi bir sistemle temin edilmesi ve sözleşmeli personel maaş ödemelerinin oluşturduğu döner sermaye yükünün azaltılması çözüm önerilerimizden bir kaçıdır” diye konuştu.
TUS SINAVINDA EGE BAŞARISI
Tıpta uzmanlık sınavı(TUS), Türkiye’nin en zor bilimsel sınavlarının başında kabul ediliyor. Rekabetin çok fazla ve hassas olduğu TUS sınavında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin durumunu değerlendiren Prof. Dr. Gürgün şöyle konuştu;
“Fakültemizde eğitimin temel amacı; toplumun sağlık sorunlarına yüksek nitelikli sağlık hizmeti ile cevap verebilecek bilgi, beceri ve tutuma sahip, koruyucu hekimliği ön planda tutan, bilimsel düşünce ve yaklaşımdan ödün vermeyen, etik değerleri gözeten, ulusal değerlerine sahip çıkan, hekimler yetiştirmektir. TUS başarısının mezuniyet öncesi eğitimimizin ana hedefi değil verdiğimiz eğitimin başarısını gösteren çıktılarımızdan birisi olduğunu düşünmekteyiz. Mezuniyet sonrası uzmanlık kontenjanlarının çok sınırlı olması nedeniyle TUS sınavını bugünkü durumuyla bir yarışma ve sıralama sınavı haline getirmiştir. Tıp Fakültesi öğrencileri bu yarışta var olabilmek için klinik eğitimlerinin büyük bir kısmını özellikle intörnlük gibi çok önemli bir uygulama dönemini teorik ders çalışarak ve dershanelere giderek verimli geçirmemektedirler. Oysaki mezun olan tıp öğrencilerinin büyük kısmı aile hekimliği sistemine girmekte ve bu alandaki yetkinliklerini mezuniyet sonrası çalışma alanlarında deneme yanılma yöntemiyle ya da meslektaşlarından edindiği tecrübelere göre sahada çalışmak zorunda kalmaktadır. TUS sınavı öncesini de yaşamış bir hekim olarak TUS sınavı veya benzeri bir sınavın gerekliliği tartışmasızdır. Ancak bu sınavın içerik ve zamanlama açısından yeniden yapılandırılması, öğrencilerimizi dershane tuzağından kurtaracak bir formülün üretilmesi de gerekmektedir.
Fakültemizin TUS sınavı açısından oldukça başarılı olduğunu düşünmekteyiz. Önceki yıllarda ÖSYM tarafından üniversitelerin TUS başarı sıralamaları gönderilmekteydi ancak şu an itibariyle elimizde buna benzer resmi veri bulunmamaktadır. Öğrencilerimiz her yıl yapılan sınavlarda en yüksek puan alan ilk 10 öğrenci arasında yer almaktadır. Örneğin 2017 Yılı Nisan Döneminde mezuniyet öncesinde TUS sınavına katılan öğrencilerimizden 3’ü Türkiye sıralamasında ilk 10’nda yer almıştır. Yine aynı yıl mezuniyet sonrasında Eylül TUS Döneminde de benzer olarak 3 öğrencimiz Türkiye sıralamasında ilk 10 içinde yer almışlardır”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.