Toplumsal olarak birinci sorunumuz, sanırım ev sahibi olabilmek.

Bunun temelinde ise ev fiyatlarının çok yüksek olması, gelir seviyelerimizin ona göre çok düşük olması.

Ancak aile kavramına önem veren bir toplum olarak ama kiralık, ama satılık bir evimiz olması, olmaz ise olmazımız.

Aile kavramını bu kadar önemli hale getirdiğimiz dönemde, yeni evlenecek çiftler için kim yapar, nasıl yapar bilemem ama evliliklerin ilk bilmem kaç yılı için ev kullanma desteği verilebilmeli.

Öğrenci yurtları gibi, aile evleri de kurulabilmeli.

Bu; toplumun beklentisi, özellikle gençlerin beklentisi!

Devletin ve ilgili birimlerin düşünmesi gereken bir proje.

Asıl konumuza gelecek olursak, son zamanlarda ev almak için mücadele eden, mücadele diyorum çünkü ev almak için paranızın az ve çok olması artık yeterli değil.

Ev alırken mücadele ettiğiniz konu, evin alımı veya satımı sırasında mağdur olmamak üzerine.

Ev almaya çalışırken mağdur olan insanların sayısında bir hayli fazlalık görülürken, konunun sadece dolandırıcılık vasfıyla kanunen değerlendirilmesi, bu konuda işlenen suçların artışında da bir başka etken.

Dolandırılan dolandırıldığını kanunen ispatlamak zorunda, dolandırmadığını iddia eden de dolandırmadığını ispatlamak zorunda.

Hukuken ortada kağıt, kalem, yazı, şahit yoksa ortada dolandırılan da yok, dolandıran da yok.

Son günlerde ev alımı konusunda ticari faaliyet gösteren, ev almak için insanların birikimlerini hedef haline getiren ve 'Sizin adına biriktirelim, sizin adınıza alalım' mantığıyla hareket eden firmalardan çok ama çok şikayetler gelmeye başladı.

'Üç beş yılda evinizi alırsınız' denilen, 'Kura sıranız gelirse alırsınız' denilen ve bu zincirleme sistemine dahil olanlar, ya evlerine kavuşamadıkları için mağdurlar, ya da evlerine kavuşamayacaklarını anladıklarında zincirden çıkıp, çıkmaya çalışıp, verdikleri paraları geri alamadıkları için mağdurlar.

Enflasyon rakamlarının hesaba katılmadığı sistemde, verdiğiniz kadarının geri verilmesi bile ayrı bir mağduriyet.

Bu şikayetlerin bir çoğunu okuyup, bu şikayetlerin bir çoğunun yer aldığı zincir sisteminin akşam televizyon kanallarında reklamlarını görünce, işin ticari kısmıyla ilgili ciddi endişeler duyuyor insan.

Yumurtadan dolandıranları, maketten dolandıranları görünce, bir başka türlü dolandırıcılığın da patlak verme ihtimalini düşünüyor insan.

Bu konuda devletin ilgili birimlerle ciddi denetim yapması gerekiyor.

Kimlerden ne kadar paralar toplandığının ve kimlere hangi şartlarda evler verildiğinin veya verilemediğinin incelenmesi gerekiyor.

Her şeyin yazılı olması, hesapların bilinir olması, işlemlerin yasal olması yetmez bazen.

Kanunların kullanılarak dolandırıcılık yapıldığını net olarak gördük.

Gemi su almaya başlamadan, geminin su alabileceğini düşünmek, geminin batmaması için yapılacak en iyi harekettir.

Vesselam!