Türkiye, yüzyıllardır çok inançlı, çok sesli ve çok renkli bir coğrafyadır. Bu topraklarda Alevisiyle Sünnisiyle, Türk’üyle Kürdüyle, herkes bir arada yaşamaya çalışır. Ancak zaman zaman bu kardeşlik iklimine bilinçli olarak fitne tohumları atanlar çıkar. İşte Cengiz Sarıoğlu da o zehirli dilden nasibini alanlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.

“Kalbini Ali’ye, kılıcını Yezid’e sunandan bize fayda gelmez” diyerek sosyal medyada Alevi toplumunu hedef alan, kin ve ayrıştırma kokan bir paylaşımda bulunan bu şahıs; ne tarihi bilir, ne inancı anlar, ne de vicdan taşır. Hz. Ali’nin adını ağzına alıp onun mirasına ihanet eden, sözde laf cambazlıklarıyla halkı bölmeye çalışan bu anlayışa karşı susmak, suça ortak olmaktır.

Alevi yurttaşlarımız bu ülkenin asli unsurlarındandır. Onların inancı, duruşu ve tarihi, kirli dillerin tartısına sığmaz. Hz. Ali’nin adını kullanarak, o adla bir toplumu aşağılamaya yeltenmek; sadece cehaletin değil, aynı zamanda bilinçli bir tahrikin ürünüdür.

Cengiz Sarıoğlu’nun yaptığı paylaşım bir görüş değil, bir nefret söylemidir. Ve unutulmasın:
Toplumu ayrıştıran her söz, bu ülkenin birliğine sıkılan bir kurşundur.

Kimse inanç üzerinden insanları yargılayamaz. Kimse kendine hak görmediği bir sözü, başkalarının değerlerine karşı sarf edemez.

Bugün Alevilere yapılan bu saldırıya sessiz kalırsak, yarın başka bir inanç, başka bir halk hedef olur. Bu yüzden çağrımız nettir:
Nefret söylemi suçtur. Sözde değil, yargı önünde de hesabı sorulmalıdır.