Gazetecilik yerle bir! Habercilik yerle bir!
Ali Eyce yazdı; Gazetecilik yerle bir! Habercilik yerle bir!
Dün sabahın ilk ışıklarında Türkiye'de operasyon haberleriyle uyandık.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Terörle Suçlar Bürosu tarafından yürütülen soruşturmaya bağlı olarak kolluk kuvvetleri, Esenler Belediye Başkanı Ahmet Özer'i gözaltına aldı.
Suç istinatı ise terörle alakalı suçlarla ilgili.
Soruşturmanın içeriği, gelişmesi ve sonuçlanmasının hukuki sonuçları ve değerlendirmeleriyle ilgili yorum yapmak, hukukun işleyişine karşı söylemde bulunmak ayrı bir suç olduğu için o konuya girmiyorum.
Bu operasyonda Türkiye'de gazetecilik ve haberciliğin ne olduğu veya ne olmadığı konusuna girmek istiyorum.
Kelimenin tam anlamıyla gazeteciliği yerle bir ettik, haberciliği yerle bir ettik.
Bilerek değil, bilmeyerek!
Dikkatimi çeken ilk durum, Hürriyet Gazetesi Yazarı Abdulkadir Selvi'nin, 'Polisin gözaltına alma zamanını doğru bulmuyorum' söylemi oldu.
Alan gazeteciliği yapmadan, alanla ilgili yorumlar yapmak, her gazeteciyi böylesi kötü hatalara sokar maalesef.
Hukuk içinde gerçek olan şudur; operasyonun yapılıp yapılmamasına, nerede yapılacağına, ne zaman yapılacağına kolluk kuvvetleri, polis karar vermez.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı karar verir, emir verir!
Gözaltının sabahın köründe yapılması da, böylesi riskli ve tehlikeli operasyonlarda gerekli olan zaman ve durum olarak değerlendirilir.
Selvi'nin doğru bulmadığı zaman dışında hareket edip, başkanı belediyeye giderken, başkanı belediye makamında otururken, başkanı bir toplantı veya etkinliğin ortasındayken gözaltına almanın doğal olarak bilinemeyen ama tahmin edilen büyük riskleri vardır.
Cumhuriyet Savcısı, operasyonun mümkün olduğu kadar bu tür olası risklerden uzak bir zamanda ve durumda yapılmasına karar verir.
Hukuk devleti olduğumuzu, hukuk devletinde operasyonlara Cumhuriyet Savcıları'nın karar verdiğini ve yaptırdığını, polisin, kolluk kuvvetlerinin verilen emirleri yerine getirdiğini artık öğrenin.
Hukuk devleti olduğumuzu, hukuk devletinde yargılamayı hakimlerin yaptığını, tutuklamaya veya cezaya hakimlerin karar verdiğini artık öğrenin.
İkinci dikkatimi çeken, koca Hürriyet Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan, CNN Türk'de program yapan Ahmet Hakan'ın, adliyeye getirilen Özer ile ilgili 'Ek gözaltı süresi alınacak mı?' sorusu oldu.
Alan gazeteciliği yapmadan, alanla ilgili yorumlar yapmak her gazeteciyi böylesi kötü hatalara da sokar malesef.
Adliyeye sevk edilen zanlı, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı'nın talimatıyla adliyeye, savcı karşısına getirilir.
Hukuken soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, kolluk güçlerine yapacakları işleri, elde edecekleri delilleri tamamladığına karar verdiği için zanlıyı karşısına ister.
Adliyeye, Cumhuriyet Savcısı'nın karşısına gelen zanlının gözaltı süresi bitmiştir, adli süreci başlamıştır.
Üçüncü dikkatimi çeken konu ise, çeşitli televizyon kanalarında yayınlanan, Başkan Ahmet Özer'in adliyeye getirilmesinden sonra, Esenler Belediyesi'ne Kayyum atandığı haberleri.
İçişleri Bakanlığı tarafından yapılmayan ve açıklanmayan konuyla ilgili, derin istihbarat çalışması yaptıklarını övüne övüne belirtenler, Esenler Belediyesi'ne bırakın kayyum atanmasını, kayyum olarak Beşiktaş Kaymakamı'nın da atandığı söyleyecek kadar habercilikte ileri gittiler.
O yalan haberin üzerine başlayan, 'Daha tutuklanmadan kayyum atanması doğru değil. Bu yargıya baskıdır' yorumları ise o yalan haberden daha beter yalan yorum oldu maalesef.
İçişleri Bakanlığı, terör suçundan tutuklanan Esenler Belediye Başkanı Ahmet Özer'in yerine kayyum atadı ama o adliyede, adli süreci beklerken değil, tutuklandığının sabahı.
Kayyum olarak da Beşiktaş Kaymakamı'nı değil, İstanbul Vali Yardımcısı'nı atadığını yazılı olarak açıkladı.
Dördüncü dikkatimi çeken konuysa, her bir televizyonda hukuksal süreçleri olan olayla ilgili alan gazetecisi olmayanların hukuktan uzak, aklına uygun yorumlar yapması, bir televizyon kanalının da bu eksikliği gidermek için uzman bir ceza hukukçusuna bağlanıp, soruşturmanın aşamaları veya olayın içeriğiyle ilgili hukuksal bilgisine başvurmamaları.
30 yılı aşkın adliye koridorlarında gazetecilik yapmış, az veya çok bilgi sahibi bir gazeteci olarak ben bile bu konuyu konuşacak, yorumlayacak olsam, yanıma hukukçu, en iyisi ceza hukukçusu alırım.
Olası bir hatalı gazetecilik yapmamak, habercilik yapmamak düşüncesiyle.
Habercilik, kamuoyunun bilgi edinmesi için önemlidir!
Doğru yapıldığı sürece!
Hatalı veya yanlış yapılan habercilik toplumu zehirler.
Vesselam!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.