Diyetisyen ve Yaşam Koçu Tuğba Yaprak, “Obezite 21. yüzyılın en fazla prevelans artışı gösteren kronik hastalıklarından biridir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından obezite “Sağlığı bozacak ölçüde yağ dokularında anormal ve aşırı miktarda yağ birikmesidir” olarak tanımlanmıştır. Obezite tanısı konulurken kullanılan iki ölçüt vardır. Birinci ölçüt Beden Kütle İndeksi (BKİ)'dir. BKİ kişinin vücut ağırlığının (kg) boy uzunluğunun karesine (m2) bölünmesiyle bulunmuştur.(BKİ=kg/m2) BKİ<25 kg/m2 ise kişi normal, BKİ 25 kg/m2 ise hafif kilolu, BKİ 30kg/m2 ise 1.derece obez, BKİ35 kg/m2 ise kişi 2.derece obez, BKİ40 kg/m2 ise kişi 3. derece(morbid) obez olarak değerlendirilir. İkinci ölçüt ise bel çevresi ölçümüdür. Bel çevresi üst iliyak kanat ile alt kaburga arasındaki mesafenin tam ortasından ölçülür. Bel çevresi erkekte 102 cm kadında 88 cm olduğunda kişi abdominal obez olarak değerlendirilmektedir” dedi.

Obezite de genel olarak tüm vücutta yağlanma arttığını ifade eden Diyetisyen Yaprak, “Fakat özellikle bel çevresindeki yağlanmanın artışı daha risklidir. Bu durum genetik faktörlere ve kişinin beslenme düzenine göre değişkenlik göstermektedir. Bel çevresinde yağlanmanın fazla olduğu vücut şekline elma tipi vücut denir. Göbekteki yağlanma beraberinde iç organların yağlanmasını (visseral yağlanmayı) getirir. Elma tipi vücudu olan kişilerde kardiovasküler hastalıklar, hipertansiyon, Tip2 DM, insülin direnci daha sık görülmektedir. Göbek bölgesinin yağlanması; erkeklerde 30’lu yaşlardan sonra testesteronun ve fiziksel aktivitenin azalması, kadınlarda ise 40’lı yaşlardan sonra menopoz ile östrojenin azalması ve yine fiziksel aktivite azlığı nedeniyle artış göstermektedir. Özellikle glisemik indeksi yüksek ve yağlı besinler vücutta yağ olarak depolanır ve göbek bölgesindeki yağlanmayı arttırır. Ayrıca hamur işleri, trans yağlar, ambalajlı gıdalar, gazlı ve alkollü içecekler, basit şekerler içeriği yüksek gıdalar göbek bölgesindeki yağlanmayı arttırır. Bazı makalelerde rafine şeker ve fruktozun göbek bölgesinde depolandığı belirtilmiştir” diye konuştu.

Göbek bölgesinde yağlanmayı arttıran gıdaların olduğu gibi yağ yakımına yardımcı gıdalarında mevcut olduğunu kaydeden Yaprak, “Fakat bu gıdaların kullanılmasıyla bir zayıflama beklenilemez. Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile birlikte bu gıdaların alımına özen gösterilirse göbek yağlarından kurtulma süreci başarıya ulaşır. Bir başka göbek bölgesinde zayıflama yöntemi ise egzersizdir. Fakat egzersiz sadece mekik çekmek veya karındaki kasları çalıştıracak hareketlerden oluşmamalı aynı zamanda tüm büyük kas gruplarını çalıştıran egzersizler olmalıdır. Böylece daha etkili yağ yakımı sağlanır. Göbek yağlarının yakımının sağlanması için diyette bazı değişiklikler yapılmalıdır. Göbek bölgesinde zayıflama sağlamak için diyetten eklenti şeker, ambalajlı ürünler, boş kalori alımına neden olan gazlı içecekler çıkarılmalıdır. Ayrıca posa ve lif içeriği zengin meyve ve sebzelerin diyette arttırılması da büyük önem taşır” ifadelerini kullandı.

Diyetisyen Yaprak, “Düşük karbonhidratlı protein içeriği yüksek diyetlerde göbek bölgesinde zayıflama için önerilen bir yöntemdir. Günlük 50 gramdan az karbonhidrat tüketilerek vücut ketolize sokulur böylelikle daha hızlı bir yıkım süreci başlar. Fakat TÜBER ve WHO günlük alınması gereken en az CHO miktarın 130 g olarak belirlemiştir. Bu sadece beynimizin kullanması için gerekli olan CHO miktarıdır. Bu nedenle ketojenik diyet fayda ve zararları ile hala tartışılan bir konudur. Bunun yanı sıra diyetteki kaliteli protein miktarını arttırmak daha uzun süre tok kalmayı ve metabolizmanın hızlanmasını sağlar. Yapılan bazı araştırmalar da kaliteli protein ile beslenen insanların göbek çevresindeki yağlanma daha az iken rafine karbonhidrat ve bitkisel yağların göbek çevresindeki yağlanmayı arttırdığı gözlemlenmiştir. Yüksek proteinli diyette alınan enerjinin yüzde 25-30’unun proteinden gelmesi istenmektedir” şeklinde konuştu.