Göz muayenesini aksatmayın!
Göz Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, pek çok hastalığın ilk belirtisinin gözlerde ortaya çıktığını belirterek düzenli göz muayenesinin önemine dikkat çekti.
Göz Hastalıkları Hekimi Prof. Dr. Selçuk Sızmaz, görmemizi sağlayan organlar olarak gözlerin esas görevinin ışığı algılama ve ışık ışınlarının oluşturduğu enerjiyi görüntüye çevirmek üzere beyne iletmek olduğunu; bununla birlikte vücut sağlığı hakkında bilgi aktarmak olarak açıklanabilecek “yansıtma” görevini üstlendiğini söyledi. Pek çok sistemik hastalığın gözde bulgu verdiğinin altını çizen Prof. Dr. Sızmaz “Tıpkı şarkıdaki gibi gözler tüm vücudun aynasıdır. Öyle ki, bazen hastalığın ilk bulgusu gözde meydana getirdiği değişiklik olabilir. Yani, bazı hastalıklar tüm vücutta yaygın bilinen etkilerini göstermeden önce, yalnızca gözde yol açtığı değişikler ile tanınabilir. Bazen de göz bulgusunun ortaya çıkması hastalığın şiddeti ile ilgili fikir verir. Kimi durumlarda da tedaviye yanıt göz belirtileri ile takip edilebilir. Bazı ilaçların yol açtığı göz bulgusu ilacın kesilmesini gerektirebilir” dedi.
Bazı çok yaygın hastalıklara bakıldığında edinilecek bilgilerden bahseden Prof. Dr. Sızmaz diyabet hastalığının gözyaşı eksikliği, katarakt ve retinada kanamalara yol açtığını; romatizmal hastalıkların gözyaşı eksikliği ve üveit adı verilen göz içi iltihabi durumlar ile birliktelik gösterebileceğini; lösemi ve lenfomalarda gözün beyaz tabakasının iltihabından, göz içi iltihaba, retina kanamalarına ve retina damar tıkanıklıklarına kadar değişen tablolar oluşabileceğini ifade etti.
“RETİNA DAMARLARI DOĞRUDAN GÖRÜLEBİLİYOR”
Hipertansiyonda hastalığın şiddetine bağlı olarak retina damarlarında daralma, çaprazlama bölgelerinde alttaki damarın ezilmesi gibi belirtilerin ortaya çıkabileceğine değinen Prof. Dr. Sızmaz “Vücutta doğrudan görülebilen tek damar sisteminin retina damarları olması gerçeği bu durumun önemini artırmaktadır. Örneğin, benzeri değişikliklerin böbrek damarlarında da meydana geldiğini; yani, hastalığın tüm vücudu etkilemeye başladığını bilmek mümkündür” diye konuştu.
Kan yağlarının yüksekliğinin erken dönemde göz kapağı cildinde plak tarzı birikime, korneanın etrafında beyaz haleye, ileri dönemlerde retina damarlarında soluk pembemsi bir görünüme yol açabileceğini belirten Prof. Dr. Sızmaz orak hücre anemisinin geç dönemde retinada yeni damar oluşumları ile seyredebildiğini dile getirdi.
“BEYİN TÜMÖRÜ GÖRME SİNİRİNDE ÖDEME YOL AÇABİLİR”
Radyasyon maruziyetinin katarakt ve retinada kanamalara neden olabileceğini anlatan Prof. Dr. Sızmaz “Meme kanseri tedavisinde kullanılan Tamoksifen etken maddeli ilaç retinada kristal depozit birikimine yol açabilir. Göze metastaz yapan tümörler retina katlarının birbirinden ayrılmasına yol açabilir. Beyin tümörleri başta olmak üzere kafa içi basınç artışı ile seyreden durumlarda optik sinir başlarında ödem gözlenir” diye konuştu.
Prof. Dr. Sızmaz psikoz tedavisinde kullanılan klorpromazin, tiyoridazin gibi etken maddelerin retinada pigment birikimi ile sonuçlanabileceğini; gebelik toksemisi olarak bilinen, gebeliğin son dönemlerinde kan basıncı yükselmesi ile seyreden preeklampsi/eklampsinin retina katları arasında sıvı birikimine neden olabileceğini anlattı.
“VEREM VE FRENGİYE GÖZLERE BAKARAK TANI KONULABİLİR”
Ailevi olarak kalın bağırsakta polipler gelişen bir rahatsızlıkta retinada doğuştan gelen pigmente lezyonlar görülebileceğini belirten Prof. Dr. Sızmaz şunları dile getirdi:
“Retinada bu lezyonun görülmesi, hastanın kalın bağırsağında kansere yatkınlık taşıyabilen polipler yönünden uyarıcı olacaktır. Bir solunum sistemi hastalığı olan sarkoidoz göz içi iltihaplanmasına yol açabilir. Oluşan iltihaplanma o kadar tipiktir ki, hastanın solunum sistemi belirtileri olmasa bile yalnızca bu göz belirtileri sarkoidoz tanısının konmasını sağlayabilir. Bağ dokusu hastalıkları olan Ehlers Danlos, Marfan sendromlarında lens yerinden oynayabilir; ileri dönemde retina tabakalarında ayrışma meydana gelebilir”.
Toplumsal bir sorun olan sarsılmış bebek sendromunun da retinada yol açtığı kanamalar ile kolaylıkla tanınabileceğini sözlerine ekledi.
Bu en sık görülen örnekler dışında bazı durumlarda verem, frengi başta olmak üzere pek çok enfeksiyona da yalnızca göz bulgusu ile tanı koymanın mümkün olduğuna işaret eden Prof. Dr. Sızmaz bütün bunlar nedeniyle düzenli göz muayenesi yaptırılmasını tavsiye etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.