Küreselleşme ile birlikte tüm sınırların kalktığı, dünyanın adeta yerel bir işletmeye dönüştüğü günümüzde, bu gelişme rekabetin şekil ve şartlarını da değiştirerek niteliğini arttırdı. Artık çağın gereklerini yerine getirmenin yanında rekabetin beraberinde getirdiği zorlukları aşmak da ayrı bir beceri gerektiriyor. Bu noktada, stratejik danışmanlık ve tanıtımın ne denli önemli olduğu ayrı bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. 

Bugün küçülen dünyada şirketler “nasıl daha fazla ürün satarım” sorusundan daha çok “marka, kalite, tercih edilirlik kavramını nasıl oluştururum” sorularının cevabını aramaya başladı. Dünyanın neresinde olursa olsun, dünyanın en iyi, en kaliteli ve en ucuz ürününü üretiyor olsanız bile, bundan kimsenin haberi yoksa, geri dönüşü olmayan bir hizmet ve ürün ortaya koymuş olma ihtimaliniz yüksek. Çünkü tanıtımı yapılamayan her ürün boşa yapılmış bir yatırım ve zaman kaybı olarak nitelendiriliyor.  

Markaların kendilerini “satmaları” gereken müşterilerin eskisi gibi olduğunu söylemekse yanlış olur. Markalar artık, sayısız seçeneğe kolaylıkla ulaşabilen, duygularını, fikirlerini, şikayetlerini bütün dünyayla paylaşabilen, hiçbir segmente sığmayan, daha fazlasını isteyen ve zor memnun olan müşteriler ile karşı karşıya. Bu nedenle firmalar değişen müşteri beklentileri doğrultusunda bir marka değeri oluşturma çabası içindeler. 

Firmaların “ Marka değerini” ise sadece ürün ve hizmetlerinin özellikleri, fiyatı, sunumu, ya da elde ettiği cirolar veya sektördeki yeri göstermiyor. Günümüzde marka değeri, o markanın imajı,-itibarı ve toplum-müşteri kitlesi nazarındaki değeriyle ölçülmekte. Modern P&R Halkla İlişkiler felsefesi, markaların bilinirliği, güvenilirliği, imajı, itibarı, müşteri bağımlılığı ve algısını maksimize ederek markaların değerinin artmasına hizmet eden en stratejik işletme başlığı olarak karşımıza çıkıyor.  

Bugün artık markadan bahsettiğimizde, sadece müşterilere hitap eden soyut bir varlıktan bahsetmiyoruz; aksine marka deyince bütün değer ortaklarıyla kurulan sıkı bağlar ve paylaşılan bir anlamı kastediyoruz. Bu sebeple markaların ürünlerini “satmaktan” öte, insanların ruhlarına dokunacak yeni bir bakış açısına ihtiyaçları var. Bu noktada devreye P&R giriyor. 

P&R sadece Halkla ilişkiler değil 
Her işletme çevresiyle iyi ya da kötü, az veya çok ilişki içinde. Bu ilişkilerin arzulanan etkiyi yaratacak biçimde düzenlenmesi, geliştirilmesi ve uygulanması P&R çalışmalarının temelini oluşturuyor. İngilizce Public Relations kelimelerinin kısaltması olan ve Halkla İlişkiler anlamına gelen P&R çalışmaları, bilinenden çok daha fazla alanı kapsıyor. 

Halkla ilişkiler kavramı geleneksel anlayışta, sadece sekretarya ya da girişlerdeki görevlilerin veya sorun olan durumlara müdahale eden yetkililerin çalışma alanı zannedilmekte. Oysa pazarlamanın son yıllarda önemli bir kısmını oluşturan P&R, Türkçesinde halk kelimesi olsa da, sadece halka hitaben çıkmış bir kavram değil. Modern anlamda P&R, bir markanın sadece müşteri kitlesi ile değil, tüm kamuoyu ile kendine has yollarla etkin bir iletişim içerisinde olmasını ifade ediyor.  Markanın tüm medya, sosyal medya ilişkileri, kamuoyuna dönük itibar-imaj konumlandırması, kriz iletişimi, sponsorluk ve sosyal sorumluluk projeleri başlıklarında tüm dış dünyayla konuştuğu bu kurumsal iletişim dili, P&R çalışmalarıyla oluşturulmakta. 

Diğer bir ifadeyle P&R’ı; kurumların amaç ve hedefleri doğrultusunda, kendileri için geliştirdiği tanımın kamuoyu tarafından aynı şekilde algılanabilmesini sağlayacak faaliyetler bütünü olarak da tanımlayabiliriz. Bu faaliyetler sayesinde geliştirilen strateji ve uygulanan teknikler ile kurumların fikirler ve hizmetlerini sundukları toplum ve topluluklar ile devamlı iletişim içinde olması sağlanıyor. Kesintiye uğramadan pozitif yönde devam eden bir iletişim ise markaya olan güven duygusunu arttırarak beraberinde ‘bağlı müşteriyi’ yaratıyor. Bu ise tüm markaların ulaşmak istediği en önemli hedef… 

P& R Çalışmaları neyi sağlar? 
Tüketiciler
Endüstriyel alıcılar
Kurum çalışanları
Potansiyel işgücü
Tedarikçiler
Aracılar
İşletmenin faaliyet gösterdiği çevre halkı
Finansal kurumlar
Fikir liderleri
Trend belirleyiciler gibi kamuoyunun farklı kesimlerine ulaşarak belirlenmiş mesajlarımızı iletiriz. 
Bu sayede; 
Marka bilinirliği artar
Markaya güven duygusu artar ve güçlenir
Firma itibarı artar; finans çevrelerinin güveni kemikleşir
Mevcut müşteriler bağımlı hale gelirken
Müşteri olma potansiyeli taşıyan kararsız kesim, yaratılan olumlu etki sayesinde mevcut portfoyümüze katılır 
Faaliyet konusu sektörde, sektörü yönlendiren lider firma konumuna geliriz.   
Dolayısıyla Satışlarımız ve ciromuz artar