HADİ GAZETECİLİK OYNAYALIM!
Ali Eyce yazdı
Bugün 10 Ocak.
Çalışan Gazeteciler Günü.
Çalışmayan gazeteciler günü değil, onu bir kenara not düşelim.
Çalışmayan, çalışamayana da zaten gazeteci denilmez.
Ne mi denir?
Boşta gezen, boşa yazan, boşta düşünen, boşta gören, boşta araştıran, boşta yürüyen, boşta nefes alan denir.
Çalışan gazeteciler gününü kutladığımızda 30 yıl ne düşündüysem yine aynısını düşünüyorum.
Kendi adıma hala çalışabildiğim için günümün kutlanmasından dolayı mutluluk duyuyorum.
İşsiz gazeteci arkadaşlarım adına ise çalışamadıkları için üzüntü duyuyorum.
Daha önce de birçok kez yazılarımda mesleğin geleceğine dair düşüncelerimi aktarırken, gazeteciliğin sadece bir insanın değil, bir toplumun, bir ülkenin, bir milletin geleceğinin de garantisi olduğunu belirttim.
Bu seslenişin nedeni hem 4 yıl bu işi yapmak için eğitim gören öğrenciler gibi mesleğe yılarını vermiş insanlar için gerekli.
Özelikle de gazetecilik mesleği bu kadar başıboş, gelişi güzel, rastgelene güzel şekilde yapılmamalı, yapılmasına izin verilmemeli.
Toplum olarak, ülke olarak dünlerde yaşadığımız benzer sorunları, gelecekte de yaşamaya devam ederiz.
İktidarı eline geçirenlerin ele geçirmeye çalıştığı bir basın, muhalefette olanların muhalif tarafta olması kaydıyla sahip çıktığı basın olmaktan öteye geçemeyiz.
Gazeteci çalışırken özgürlüğü elinden alınıyorsa, özgür olabilmek için imkân verilemiyorsa, eğitimi, geçmişi, geleceği sorulmadan bu işi yapmasına izin veriliyorsa toplum olarak çekmeye devam ederiz.
Gazetecilik çok ve özverili çalışmak isteyen bir meslektir.
Doğrudan insanların akıllarına, düşüncelerine, yaşantılarına ve geleceklerine yön veren bir meslektir.
Manevi ve maddi kanunlarla korunmayı da, kollanmayı da her meslekten daha çok hak ediyor.
İnsanın zehirlenmesi mideden başlar ama o zehir akla girdiğinde hayat biter!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.