Hamza Yeşilbaş: ‘Ruhsatsız ve ÇED’siz taş ocağı açılması imkansız’
Yeşilbaş, “Maden işletmecilerine haksız eleştiri yapmış. Bir kere ÇED raporu almadan bu işi yapmanın imkânı yok. Varsa bildiği taş ocağı, bakanlığa şikayet etsin, anında kapatırlar” dedi.
MİLLİYET Gazetesi Köşe Yazarı Mustafa Yılmaz’ın geçtiğimiz haftalarda kaleme aldığı, Torbalı ve çevre ilçelerde bulunan taş ocakları ile ilgili yazısı, madencilik faaliyetlerinde bulunan firmanın sahibi Hamza Yeşilbaş’ın tepkisini çekti. Yeşilbaş, “Maden işletmecilerine haksız eleştiri yapmış. Bir kere ÇED raporu almadan bu işi yapmanın imkânı yok. Varsa bildiği taş ocağı, bakanlığa şikayet etsin, anında kapatırlar” dedi. Milliyet yazarı Yılmaz, sadece son bir yılda Torbalı’da ve çevre ilçelerde birer yeni taşocağı açıldığını ve milyonlarca ton taşı kırma ve eleme kapasitesine sahip bu tesislerin pek çoğu da orman arazisi içinde yer aldığını belirtmişti.
BİR TAŞ OCAĞININ AÇILMASI İÇİN 3-4 YIL GEREKİYOR
BİR taş ocağının açılmasının zor süreçler gerektirdiğini söyleyen ve bu sürecin en az 3-4 yıl aldığını anlatan Hamza Yeşilbaş, “Bir taş ocağının açılması için firmalar Çevre Şehircilik ve Orman Bakanlığı’na başvuruyor. Bakanlık önce kendi araştırıyor. Saha keşfi yapıldıktan sonra ön değerlendirme yapılıyor. Sit alanın uzaklığı falan tespit ediliyor. Ondan sonra Ankara’dan heyet geliyor belirlenen sahaya. Madenin yerine olup olmadığını kontrol ediyorlar. İlgili maden yoksa ‘red’ yazısı veriyor, varsa sana ruhsat veriyor, ancak ruhsatla da orayı çalıştıramıyorsun. Onun için Çevre Şehircilik Bakanlığı’na müracaat ediyorsun ve rapor veriyor. Ardından Tarım Bakanlığı ve birkaç kurumdan teyit alıyor. Bu kurumlardan birinin ‘red’ vermesi halinde ruhsatı alamıyorsun” dedi.
RUHSAT ALMAK ÇOK ZOR
RUHSAT alma sürecinin burada bitmediğini dile getiren Hamza Yeşilbaş, “Çevre Değerlendirme Raporu’nu almayı başarırsan, Orman Bölge Müdürlüğü’ne başvuruyorsun. Orman Bakanlığı da kendisi değerlendiriyor. Ormanlık araziye tahribat verecek bir şey varsa, ruhsat vermiyor. Orman Bakanlığı’nı da geçersen, valilikten ‘işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı’ alıyorsun. O da ‘ret’ cevabı verirse bütün yatırım boşa gidiyor ama valilikten geçerse ruhsatı alıyorsun” diye konuştu. Maden çıkarmadaki patlatmaların da eskisi gibi olmadığının altını çizen Yeşilbaş, “Şu anki patlatma ilkel yöntemlerle değil, şimdiki yöntemler teknolojik oluyor, küçük-lokal patlamalar yapılıyor. Gelişen teknolojiye uygun bir şekilde maden aranıyor artık” şeklinde konuştu.
‘MADEN, YOKTAN VAR EDİLEN BİR ŞEY DEĞİL’
MADEN işletmesinin zor ve maliyetli sektör olduğunu, ruhsat alan yerlerin sürekli çok sıkı denetimden geçtiğini belirten Yeşilbaş, “Bir sürü kriteri var. Ruhsat alma süreci 3-4 yılı buluyor. Küçük bir işyeri açma gibi değil” dedi. Madenin nerede çıkacağını kimsenin bilmediğini ve her yerde de bulunmadığının altını çizen Yeşilbaş, “Maden, tarlaya ekilerek-biçilerek veya çiftlikte hayvancılık yapmak gibi bir şey değil. Maden, dağlarda, orman arazisinde veya şahıs arazisinde de olabilir. Maden yoktan var edilen bir şey değil. Bu taş ocakları lokal yerlerde var. Bizim Torbalı’da kalker, dolamit ve mermer taşı var. Olmayan bir şeyi de kuramazlar. Çevre şehircilik zaten izin vermez. ÇED’siz taş ocağı açılması imkansız gibi bir şey” dedi.
‘ÇED’SİZ TAŞ OCAĞI BİLİYORSA İLGİLİ KURUMLARA ŞİKAYET ETSİN, ANINDA KAPATIRLAR’
MİLLİYET köşe yazarı Mustafa Yılmaz’ın ruhsat alınma sürecini tam anlamıyla bilmediğini, kendisini misafir ederek, süreç hakkında bilgi vermek istediklerini de ifade eden Yeşilbaş, “Madencilik ilgili kurumların baskısı altında. Sayın Yılmaz, ÇED raporu bulunmayan firmaları biliyorsa, gitsin ilgili kurumlara şikayet etsin, anında kapatırlar. 1 saat bile faaliyetine izin vermezler. Taş ocaklarının açılması ihtiyaç. Ege bölgesi genelinde ağırlıklı olarak kalker, bazalt ve dolamit taşı çıkmakta. Bu da kısıtlı bölgelerde var. Bazalt taşı raylı sistemin ana hammaddesi olarak kullanılıyor. Kalker ve dolamit taşı ise beton, kireç, çimento gibi üretim yapan firmaların ana hammaddesidir. Yani bu malzemeyi kendi bölgemizde üretmeyip de, yurt dışından ithal mi edelim? Bu çimento ve kirecin ülkemize kazandırdığı dövizin miktarını araştırsın. Birçok Avrupalı şirketler Türkiye’deki çevre örgütlerini finanse ediyor. Bu sayede Türkiye’deki bu işin gelişmesini engellemek istiyorlar” dedi.
‘MADENİN YURTDIŞINDAN VE YABANCI MENŞELİ ŞİRKETLERDEN TEMİN EDİLMESİNİ SAĞLIYORLAR’
TÜRKİYE’DE kullanılan ‘alçı taşı’nı Yunanistan’dan ithal edildiğini söyleyen Hamza Yeşilbaş, “Alçı taşı çimento ve alçıda kullanıyor. Türkiye’de Denizli civarında var, ama çıkarılmıyor. Çevreci örgütlerin köylüleri kışkırtması nedeniyle madem ocakları baskı altında ve üretim yapamıyorlar. Birçok maden ocağı yerel halkı örgütlemesi nedeniyle Türkiye’deki madencilik baskı altında. Köylüleri de çevreci örgütler kışkırtıyor. Bu işte büyük paralar dönüyor. Küçük çaplı madenciler yatırım yapmak istiyor, ama büyük firmalar izin vermiyorlar. Zeytinciliği ve tarımı bahane ederek, sanayicilerin kullandığı ana hammaddeleri yurtdışından ve yabancı menşeli şirketlerden temin edilmesini sağlıyorlar. Büyük şirketler çevreci örgütleri finanse ediyor, çevreci örgütler de köylülerü ayaklandırıyor. Tabi, çevreci örgütler bu işi bedavaya yapmıyor” diye açıklamalarda bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.