HUZUR
Öykü Orakçı yazdı
Gün gitmek üzere. Hiçbir gidiş bu kadar güzel olamaz. Adeta gökyüzünde renk şöleni var. Top top, buzla dolu bardağıma ara sıra dokunup, elimi serinletiyorum. Şu hayatta hiç bitmesin istediğim, yüzde yüz huzurlu anlarım var. İzmirin en iyi manzaralı restoranında arkadaşımı bekliyorum. Öyle özleştik ki, baş başa yemek yakışır ancak bu özleme dedik.
Omzuma dokunan el ve gülen yüzüyle işte gelmişti. Bazı insanların enerjisi, yüzde yüzlük huzur anlarını besliyordu. Konuşacak çoookk şey vardı. Akşam boyunca, telefonu birkaç kez çaldı. Afedersin Öykü, diyerek bir kaç aramayı yanıtladı. Konuşmalarından, kendisinden bir şeyler yapmasını istediklerini anlıyordum. Bildim bileli, hep kendisinden bir şey istenen biriydi. İşin tuhafı, kimseden bir şey istemezdi. Yorucu değil mi? dedim. Yorucu, kıramıyorum iyi mi kötü mü bilmiyorum ama istediklerini yapıp, memnun edemediklerimde çok dedi.
Elbette, birbirimize faydamız olacak, elbette koşacağız yardımlaşacağız, birbirimizin işini kolaylaştıracağız. Fakat sürekli isteyen, sürekli talep eden olmak, ısrarcı davranmak... Çok hoş değil. Bir zaman sonra uzaklaştırıyor hatta değersizleştiriyor. İsteklerini yapmadığınızda sizden kötüsü de olmayabiliyor. Çünkü göreviniz gibi kabul ediliyor. Sınır çizmek, mesafe koymak hemen hemen bir çok şeyin çözümü gibi. Neşeli sohbetimiz eşliğinde, gün yerini aya ve yıldızlara bıraktı. Geçen vapurlar körfezde ışıltılar bırakıyordu. Bir daha bu kadar uzun özleşmemek üzere ayrılırken, yüzde yüz huzurluk bir akşamı anılarımıza iliştirmiştik.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.